Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 381., Konya'da 276., Ankara'da 359., Akyazı'da 307.,

Başörtüsünde herkes için özgürlük!

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 381. hafta açıklamasında başörtüsünün tüm öğrenciler ve kamu çalışanları için serbest olması gerektiğini vurguladı

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına İlim ve Hikmet Vakfı tarafından yapılan 381. hafta basın açıklamasında "2012 yılı sona ererken, "Kamusal alan" yalanı dışında hiçbir yasal ve mantıklı gerekçesi bulunmayan başörtüsü zulmü, yaklaşık yüzyıldır bu topraklarda sürdürülmeye devam ediyor. Bugün, hukuksal zemin üzerinde herhangi bir çözüm üretilmeksizin, sadece üniversitelerde fiili olarak, İHL'lerde ise topal bir yönetmelik ile hal yoluna gidilmesi karşısında, bu kısmi çözüm ile yetinmemizi isteyenlere soruyoruz; Hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde, 45 yıldır sürdürülen başka hangi yasak vardır? Çıkardığınız kıyafet yönetmeliği ile, imam hatipte okuyan kızlara sunduğunuz başörtüsü özgürlüğünü, diğer okullara hangi gerekçe ile çok görüyorsunuz. Başörtüsü emri, yalnızca İHL öğrencileri için mi indirildi?" denildi.

Kamu çalışanlarına da serbestlik!
İlim ve Hikmet Vakfı tarafından yapılan açıklamada başörtüsüne her alanda özgürlük çağrısı yinelenirken "Öğrencilerin yararlandığı kıyafet serbestisi, öğretmenlerden niçin esirgenmektedir? Kadın öğretmenlere dayatılan baş açıklığı mecburiyetinin yanında, Erkek öğretmenlere dayatılan takım elbise kravat zorunluluğu gibi mazide kalması gereken ilkel bir dayatmayı daha ne kadar sürdüreceksiniz? Hukuk ve ahlak bakımından hiçbir yasal dayanağı olmayan "Başörtüsü Yasağı" istisnasız olarak kaldırılmalı, darbe mahsulü olan bu zulüm uygulamalarına derhal son verilmelidir. Zaman; artık başörtüsüne her yerde özgürlük zamanıdır. İnsanların en temel haklarının yasalarla, yönetmeliklerle kısıtlanmaya çalışılması, karşısında sessiz kalmayacağız." denildi.

SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ
BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU 381. BASIN AÇIKLAMASI:

2012 yılı sona ererken, "Kamusal alan" yalanı dışında hiçbir yasal ve mantıklı gerekçesi bulunmayan başörtüsü zulmü, yaklaşık yüzyıldır bu topraklarda sürdürülmeye devam ediyor.

Bugün, hukuksal zemin üzerinde herhangi bir çözüm üretilmeksizin, sadece üniversitelerde fiili olarak , İHL.lerde ise topal bir yönetmelik ile hal yoluna gidilmesi karşısında, bu kısmi çözüm ile yetinmemizi isteyenlere soruyoruz; Hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde, 45 yıldır sürdürülen başka hangi yasak vardır?

Çıkardığınız kıyafet yönetmeliği ile, imam hatipte okuyan kızlara sunduğunuz başörtüsü özgürlüğünü, diğer okullara hangi gerekçe ile çok görüyorsunuz. Başörtüsü emri, yalnızca İHLler için mi indirildi? Reel Politik mazeretlerin arkasına sığınanlar, bu mesnetsiz mazeretleri ile halkımızı uyutmaya daha ne kadar devam edeceklerdir.

Kıyafet yönetmeliğinin 3.maddesinde okul öncesi,ilkokul,ortaokul ve liselerde kılık kıyafet serbesttir hükmü bulunmaktadır.Aynı 3.maddenin 2.fıkrasında ise "velilerin en az yüzde altmışının muvafakati" olmak koşuluyla okul kıyafeti, yani formaların tercih edilebileceği belirtilmektedir.Yani asıl olan serbestiyettir., forma ise tercih edilirse uygulanacaktır. Kılık kıyafette serbestlik esas ise, arzu eden öğrencilerin dini inançlarına uygun bir şekilde giyinmeleri kimi niçin rahatsız edecektir.

Diğer taraftan; Öğrencilerin yararlandığı kıyafet serbestisi, Öğretmenlerden niçin esirgenmektedir. Kadın öğretmenlere dayatılan baş açıklığı mecburiyetinin yanında, Erkek öğretmenlere dayatılan takım elbise kravat zorunluluğu gibi mazide kalması gereken ilkel bir dayatmayı daha ne kadar sürdüreceksiniz?


Hukuk ve ahlak bakımından hiçbir yasal dayanağı olmayan "Başörtüsü Yasağı" istisnasız olarak kaldırılmalı, darbe mahsulü olan bu zulüm uygulamalarına derhal son verilmelidir. Zaman; artık başörtüsüne her yerde özgürlük zamanıdır.

İnsanların en temel haklarının yasalarla, yönetmeliklerle kısıtlanmaya çalışılması,karşısında sessiz kalmayacağız. Sadece, kadın öğretmenler değil,Erkek öğretmenler de bu serbestiden tam olarak yararlanıncaya , sadece İHL ler değil, tüm öğrenciler özgürleşinceye, ve kamusal alan yalanı yok oluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. SAGİR ADINA İLİM VE HİKMET VAKFI

Konya'da 276., Eylem
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla,
"Birbirlerine neyi soruyorlar?O büyük haberden (kıyametten) mi? Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler. Hayır, ilerde bilecekler. Hayır hayır, ilerde bilecekler. Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?Dağları da birer kazık kılmadık mı? Sizleri çift çift yarattık. Uykunuzu bir dinlenme yaptık. Geceyi bir örtü yaptık. Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık. Üstünüze yedi sağlam bina (gök) çattık. İçlerine ışık saçan bir kandil astık. Yoğunlaşmış bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik. Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye.Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye). Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur. O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz. Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur. Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur. Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur. Azgınlar için son varılacak yer olmuştur.Orada çağlarca kalacaklardır." (NEBE SURESİ 1-23 AYETLER)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları;
Tutarsız mayalı bir gündem olarak insanların gündemine kıyametin girmiş olması sevindiricidir. İster efsaneler üzerine ister bilimsel verilere dayalı kurdular ile olsun kıyametin insan gündemi açısından konuşulmasını önemli buluyoruz.Hakikatten uzaklaşmış bilimin hurafe ile işbirliğinden meydana gelen garip kıyamet senaryoları inasnalrın kıyamete yönelik endişlerini gündeme getirmesi açısından önemlidir.
Kıyamet asla bir son değildir. Kıyamet müminler için imtihanın sona erip imtahan mekanının ortadan kaldırılırak nimet yurduna gidişin bir başlangıcıdır. Zalimler için ise büyük bir helak günüdür. Biz bütün zalimleri o dehşetli günün azabına karşı uyarıyoruz. Bu uyarıız hergün dipdiri ve taptazedir. Ne mutlu o gün kurtuluşa erenlere veyl olsun o günün dehşetini tadacak olanlara hiçbir zalim o günün azabından kurtulacak değildir.
Geçen haftalarda ülkemizi ziyaret eden Rusya Devlet başkanı ülkemizden ayrıldıktan sonra Rusya'da başörtüsünün yasaklanmasını talep etmiştir. Eskiden ülkemiz koministleri Rusya'ya gider ordan öğrendiklerini ülkemizde uygulamaya çalışırlardı. Bir grup da bunları kınamak için "koministler Moskova'ya" diye slogan atardı şimdi durum tersine döndü onlar baskıyı ve despotizmi artık Ankara'dan öğreniyorlar. Yakında Moskova'da özgürlük taraftarlarının "Yasakçılar Ankara'ya!" diye slogan attıklarını duyarsak hiç şaşırmamak gerekecek.
Mısır referandumu demokrasinin nasıl birşey olduğunu demokratların onu nasıl algıladıklarını göstermesi açısından gayet önemlidir. Referandumda eevet çıkmasına rağmen demokratların ve liberallerin hala hayır eylemleri yapması onların demokrasi algısının en büyük göstergesidir. Demokrasi demokratların işine geldiğinde iyi demokratların işine gelmediğinde kötü bir yönetim biçimidir.
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 277. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunun düzenlemiş olduğu 359. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

İçinde yaşadığımız ülkede halkın büyük bir çoğunluğunu Müslüman nüfusun oluşturuyor olmasına karşın; devlet ve devletin resmi ideolojisi müntesiplerince İslam'ın ibad-i rükünleri üzerinden yıllar boyu Müslümanlara yapılan baskı hız kesmeksizin sürdürüle gelmiştir.

Son dönemde yapılan mevzii çalışmalarla inanca dair baskılarda kısmi yumuşama olmuşsa da özellikle başörtüsü, namaz ve sakal konusunda Müslümanlar hala baskı ve yasaklamalarla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Özellikle kılık kıyafet yönetmeliği adı altında öğrencilere ve kamu çalışanlarına yapılan başörtüsü ve sakal dayatması hala aşılması zor bir engel olarak Müslüman kitlelerin önünde durmaktadır.

Basında son günlerde yer alan haberlerde çeşitli derecelerdeki eğitim kurumları ve kimi resmi kuruluşlardaki mescit problemi hala çok büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Namazın, İslam'ın en önemli ve vakit sınırlandırması olan rükünlerinden biri olması sebebiyle bu sorun ertelemeye mahal bırakılmaksızın derhal halledilmelidir.

T.C. anayasası ve tarafı olunan uluslar arası anlaşmalar gereği sözde güvence altına alınan din ve vicdan hürriyeti ve bu duruma bağlı olarak ibadet etmek isteyen kişilerin önündeki engellerin kaldırılması gerektiği halde, kurum içerisinde kendilerine idari yetki verilen kişilerin ideolojik ve keyfi tutumları neticesinde insanlar ibadet edebilecekleri mekanlardan yoksun bırakılmaktadırlar.

İnsanların rahat bir şekilde ibadet edebilmeleri için devlet gereken tedbirleri derhal almalı, okullar başta olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlarda ibadet alanları oluşturulmalıdır. İdeolojik saplantı içerisinde keyfi tutum ve davranış sergileyen, insanların ibadetlerine engel olan kişiler hakkında gerekli cezai yaptırımlar uygulamaya konulmalıdır.

Yozgat ili Sorgun ilçesi imam hatip okulunda cereyan eden ve basına yansıyan haberlerde bazı öğretmenlerin öğrencilere " Bu okula üniversite okumak için gelinmez, Fatiha okumak için gelinir. ", " Buradan mezun olanlar ya ev hanımı ya da imam olur " , "Neden matematik çözüyorsunuz? Siz Fen Lisesi öğrencisi misiniz?" , "Bu kadar yüksek puanla neden bu okula geldin? " diyerek psikolojik baskı oluşturduğu yada ders işlemeyerek dersleri boykot ettikleri bilgisi yer almaktadır.

Fenni ve dini ilimleri aynı anda alarak inançlı, ahlaklı ve ilmi donanıma sahip bir gençlik vücuda getirmek için kurulmuş olan imam hatip okulları öğrencilerinin bir kısım öğretmenleri tarafından psikolojik yıldırma harekatı ile okullarından ve almış oldukları eğitimden soğutulmaya çalışılması bilinçli bir ideolojik çalışmadır. İçine düştükleri ideolojik körlükle çağdaşlık ve gelişmişlik adına insanlara zulmetmeyi kendisine görev bilmiş insanların varlığı mütedeyyin kesimi tehdit etmektedir.

Buradan milli eğitim bakanına sesleniyoruz: Görevi, atandığı okullarda kendi branşında ders vermek olan ve devletten bunun karşılığında maaş alan bu malum zihniyetteki öğretmenler görevlerini ideolojilerinden dolayı ifa etmekten imtina ediyor ise bir an önce bu kişiler görevden alınmalıdır. Kimsenin, özellikle de görevi öğrencilere ilim öğretmek olan ve bu yolla para kazanan bu şahısların çocukların eğitim haklarını ellerinden almak hakkı ve haddi değildir. Bu anayasal bir suçtur ve her suç gibi bununda bir cezai müeyyideye tabi tutulması gerekmektedir.

Bu olay, her fırsatta yaygara koparıp mahalle baskısı yapılıyor yalanı ile gündemi meşgul eden kesim gerçek yüzünü bir kere daha gün yüzüne çıkarmıştır.

Yapmış oldukları zulmü arkalarındaki medya gücü ile perdelemeyi beceren bu zalim taifeye diyoruz ki; İslam bu topraklara Kemalizm ve laiklik gibi sonradan monte edilmedi, her türlü baskı ve dayatmalarınıza karşın İslam bu toplumun damarlarına kadar sirayet etmiştir.

Bin yıldan fazla bir zamandır insanların özgürce gerçekleştirdikleri ibadetlerin ve inanç sisteminin önüne ideolojik saplantılarınızla geçmeyi asla başaramayacaksınız. İdeolojinizle bu toplum arasında kan uyuşmazlığı vardır.

Müslüman halktan vergilerini alan devlet mekanizması artık dinini yaşamak isteyen Müslümanların haklarını derhal iade etmelidir.

Zulüm sürdüğü müddetçe zulmü ve zalimi deşifre etmeye ve onlarla mücadele etmeye devam edeceğiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

İnanç özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğu düşünüldüğünde mevcut yasa ve yönetmeliklerin baskıcı ve yasakçı karakterden kurtulmasının zamanı çoktan gelmiştir.

Yıllarca başörtülü kızlarımıza her türlü zulmü reva gören sistemin nispeten değişmesiyle kısmi bir özürlük ortamı sağlansa da hepimiz biliyoruz ki bu açılımlar hukuki olarak güvence altında değilse rahatlıkla yeni ihlallere kapı aralayabilir.

Üniversitelerde büyük ölçüde ortadan kalkan yasaklar kamuda devam etmektedir. Dolayısıyla okulunu başörtülü olarak bitiren kızlarımızın inançlarına uygun çalışmasının önündeki engeller varlığını sürdürmektedir. Oysa yapılan birçok halkoyu araştırması bu haksızlığın giderilmesi gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.

Örneğin TESEV tarafından yapılan son araştırmaya göre halkın yüzde 76,3′ü "Kamuda isteyen örtünebilir" demektedir. CHP'lilerin bile yüzde 48'inin yasağa karşı olduğu ifade edilmektedir. Gerçi asıl olan özgürlüktür ve bu tür anketlerde hangi sonuç çıkarsa çıksın bireysel özgürlükler yasaklanamaz. Ancak hükümetin bu tür kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuçları ve halkın isteklerini de dikkate alması ve kamudaki başörtüsü yasağını biran önce kaldırması gerekmektedir.

Devam eden bir başka inanç özgürlüğü sorunu da lise ve üniversitelerdeki cami ya da mescit meselesidir.12 yıla çıkan zorunlu eğitimle birlikte ibadetlerini yerine getirmek isteyen ortaokul ve lise öğrencilerinin yanı sıra üniversitelerdeki binlerce öğrencimize ibadet edebilecekleri bir mekan tahsis edilmemektedir. Yeni açılan çok sayıda imam-hatip lisemizin öğrencisinin okul bünyesinde veya okullarına yakın bir yerde namazlarını kılabilecekleri mescit veya cami bulunmaması dini özgürlüğü kısıtlayan ciddi bir problemdir. Aynı şekilde üniversitelerimizin tamamına yakınında ibadet yeri olarak bir yer tahsis edilmediği için öğrenciler büyük sıkıntı yaşamaktadır. Anayasa ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın genelgesi gereği, idareciler ibadetlerini yapmak isteyenlere yer göstermek ve bununla ilgili gerekli düzenlemeyi yapmak zorundadır. Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz;

Lütfen Müslüman halkın inanç değerlerine uygun olarak eğitim kurumlarındaki ibadet özgürlüğünün sağlanması bakımından gerekli düzenlemeleri biran önce yapınız, yasakçı ve baskıcı uygulamalara son veriniz.

Önümüzdeki hafta cumartesi saat 12:30'da görüşmek üzere Allaha emanet olunuz.

Akyazı Adalet Ve Özgürlükler Platformu