Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 254., Ankara'da 336., Ankara'da 337.,

Konya İnanç Özgürlükleri 6 yıl önce ramazan ayının ilk cumartesi günü başlamış oldukları basın açıklamaları kayalıpark meydanında devam ediyor. Bu hafta ki basın açıklamasını platform adına Fevzi Yılmaz yaptı. Yılmaz yapmış olduğu basın açıklamasında bizler burada haklı taleplerimizi dile getirmek ve zulmü unutturmamak için zulüm bitene kadar bu meydanda olacağımızı sözlüyoruz dedi. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 254. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Ey iman edenler! Allah'a karşı nasıl takvalı olmak gerekiyorsa öyle takvalı olun. Hakk ile muttaki olun ve her halükarda ancak Müslümanlar olarak can verin. (Ali İmran Suresi 102. Ayet) Sevgili dostlar değerli basın mensupları; Bu yola çıktığımızda aylardan Ramazan'dı bundan 6 yıl önce o gün ki çıkış amacımız o gün ki azmimiz o gün ki inancımız, kararlılığımız eksilmeden aksine devam etmiş ve artarak bugünlere gelmiştir. Konjöktür gereği kısmi rahatlamalar ya da kendilerine yakın hissettikleri yasa yapıcı ve uygulayıcılarının inisiyatifine bırakılan kısmi özgürlükler neticesinde bu haklı taleplerinden feragat etmeyi düşünen ya da daha sonra ki bir zamana erteleyenlere rağmen meydanlarda var olmaya haklı taleplerimizi dillendirmeye haklarımızı da alıncaya kadar direneceğimizi ifade ediyor ve meydanlarda var olmaya devam ediyoruz. -Hak sözü hak sınırları içerisinde hakkın istediği gibi ifade etmek için; -Zalime karşı mazlumun yanında olmak için; -İnancımızın gereğini yerine getirmemize engel teşkil eden tüm yasaklara ve baskılara karşı durmak için; -İslam'ın kendi içerisinde bir bütün olduğunu bölünüp parçalanamayacağını ilan için; -İslam'ın izzetini kuşanarak zilletten kurtulunabileceğini ifade için; -Yolumuzun Resullerin yoluna ulaşması için; -Taleplerimizin anlık, geçici bir heves olmadığını istikrarlı ve sürdürülebilir olduğunu ispat için; -İyiliğe çağırmak, kötülükten men etmek için; -Kendi amaç ve çıkarlarına uygun dini emirleri öne çıkarıp bayraklaştıran kendi mevcudiyeti için tehlike olarak gördüğü dini emirleri yasaklamaya kalkışan çarpık zihniyeti ortaya koymak için; -Dinle ilgisi olmayan ama dinden geçinenlerin maskelerini düşürmek için; -Bu din evrenseldir. Kardeşliği evrenseldir, hukuk'u evrenseldir. Müslümanların tepkilerinin de evrensel olduğunu göstermek için; - Zalim Sultan'a hakk'ı haykırmak için -Mümin kadınların izzet ve şerefi olan başörtüsü mücadelesi bizim mücadelemizin kilometre taşlarından biri olduğu için; -Bu platformun sadece başörtüsü yasağına tepkiyle sınırlı olmadığını tüm İslami meselelere duyarlı olduğunu göstermek için; -Hakikati beyan için yedi Beyza olmak Firavunlara Musa olmak Nemrutlara İbrahim olmak kutsallarımıza saldıranlara ebabil olmak için oruçlarımızı kalkan namazlarımızı miraç kılmak için; BURADAYIZ ve Zalimler zulme devam ettiği müddetçe bizler zalime karşı mazlumun yanında var olmaya, zalimin zulmünü mazlumun acısını büyük harflerle ve yüksek sesle haykırmaya BURDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhid ve adalet üzere kurulu yepyeni bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 255. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 02 RAMAZAN 1433 21 / 07 / 2012

 

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU'NUN
 14 TEMMUZ 2012 TARİH ve 336. BASIN AÇIKLAMASI

 Değerli basın mensupları ve katılımcılar!
Basın açıklamamıza hoş geldiniz.
 Akıl, hafıza ve ünsiyet sahibi olan insanoğlu, cemiyet halinde yaşayan mükerrem bir varlıktır. Her cemiyette mutlaka siyasi bir iktidar ve o iktidara bağlı olan insanlar vardır. İnsanların kuvvet, zekâ, eğitim, yaş ve sağlık açısından farklı hususiyetlere sahip oldukları da malûmdur. Bu farklılaşmanın, değişik siyasi tercihleri beraberinde getirdiğini söylemek mümkündür. Bilindiği gibi siyaset kelimesi, "Emir, nehiy ve terbiye" gibi manalara gelen "Sase" fiilinin masdarıdır. Bu kavramı kısaca; "İktidarı elde etme, iktidarı kullanma veya iktidarı kullanmaya katılma faaliyeti" şeklinde tarif etmek mümkündür. Yönetim tekniğiyle ilgili olan siyaset kavramı, insanlığa hizmeti ifade eden bir kavramdır. Bir devletin kurulması ve sürekliliğinin sağlanması siyasetle mümkündür. Kısaca siyaset, "Ülke, devlet ve insan yönetimidir. Bizim inancımıza göre devletin meşrûiyeti; kavmi, rengi, dili ve dini ne olursa olsun insanların haklarını muhafaza etmekle, yani adaletle sınırlıdır. Hz. Ömer 'in dediği gibi "Adalet mülkün temelidir"
Günümüzde insanların en çok kullandığı, fakat mahiyetinde ihtilâfa düştüğü kavramların başında "Adalet" ve "zulüm" kavramlarının geldiğini söyleyebiliriz. Arapça olan adalet terimi "Her şeyi yerli yerine koymak, nefsine ve başkalarına zulm etmemek, hakkı hak sahibine vermek" gibi manaları ifade eden, vücûh bir terimdir. Adaletin zıddı olan zulüm terimi ise lügatlerde "Bir şeyi; kendisine ait olan yerin dışına koymak, eksiltmek, çoğaltmak, haddi aşmak ve mahiyetini değiştirmek" şeklinde tarif edilmiştir. Geçtiğimiz hafta, 19 yıl önce Sivas'ta yaşanan ve devlet içerisinde çöreklenen 'Ergenekon Çetesi' mensupları tarafından işlendiği bilinen katliam, bazı çevrelerce 'Müslümanların Sivas'ta 33 aydını diri diri yaktıkları' iddiasının tekrarlanmasına vesile olmuştur. Bu propaganda yıllardır çeşitli basın organı ve televizyonlarda o kadar çok tekrarlandı ki, yeni nesiller bu olayı tartışmasız gerçek gibi kabul etmeye başladılar. Bilindiği gibi 'Sivas'ın intikamını aldıklarını' iddia eden başka bir Ergenekon çetesi de 'Erzincan'ın Başbağlar Köyü'nde' 33 masûm insanı hunharca öldürmüştür. Bu iki hadisenin aynı anda ve birlikte değerlendirilmesi gerekirken, meseleyi 'sünni-alevi kavgası' şeklinde takdim eden medya mensuplarına şu sualleri sorabiliriz. Sivas Davası'nın Ankara'ya alındığını ve olayın failleri oldukları ileri sürülen 33 kişinin ağırlaştırılmış müebbed hapse mahkum edildiğini bilmiyor musunuz? Peki, yangını çıkaranların bulunabildiğini söyleyebilir misiniz? Sivas'ta yaşanan hadise esnasında Hatay'da olan ve aynı saatlerde noterde işlem yaptırdığı sabit olan Alim Özhan isimli vatandaşın müebbed hapse çarptırıldığını bilmiyor musunuz? Eğer biliyorsanız, bu insanın hukukunu savunmak hiç aklınıza gelmiyor mu? Hiçbir gerekçe yokken İzmir'de görülen 'Başbağlar Davası'nda' kaç kişiye ceza verilmiştir? Failleri bulunamadığı gerekçesiyle kapatılan ve Başbağlar'da hurharca öldürülen 33 kişinin hukukunu savunmayan medya aydınlarının, adalet peşinde koştuklarını söylemek mümkün müdür? Sivas ve Başbağlar davaları ile 'Danıştay Suikastı' arasındaki münasebet hiç ilginizi çekmiyor mu? Bilindiği gibi Ergenekon çetesi, başörtüsünü yasaklayan Danıştay dairesine kanlı bir baskın düzenlenmiş, olay dindar Müslümanların üzerine atılmıştır. Henüz soruşturma yapılmadan 'medya aydınları' keyiflerine göre, hadiseyle hiç ilgisi olmayan kimseleri suçlamış, hatta 'ikinci Kubilay hadisesi' gibi akla ziyan yayınlar yapılmıştır. Daha sonra soruşturma genişletilmeden dosya alelacele kapatılmış ve karara bağlanmıştır. Ancak yakın zamanda olay Ergenekon davası ile birleştirilerek soruşturmanın genişletilmesi mümkün olabilmiştir. Oyak Güvenlik şirketine ait, Danıştay ve Orduevi güvenlik kameralarının o gün neden arızalı olduğunu hiç düşündünüz mü?
 Nitece olarak şunu söyleyebiliriz: İttihat ve Terakki Çetesi'nin devleti ele geçirdiği 1908 yılından bu yana çeşitli provokasyonlarla, dindar insanlar değişik iftiralara maruz kalmış, akla-hayale gelmeyecek zulümlere muhatap olmuşlardır. Sivas, Başbağlar, Danıştay ve Malatya-Zirve katliamı gibi hadiseler, derin çetelerin kurduğu tuzakların günümüzdeki versiyonlarıdır. Bilindiği gibi İslâm'ın temel hedefi; Müslüman olsun veya olmasın, bütün insanların can, mal, akıl, nesil ve din emniyetlerini sağlamak, insanların haklarını ve hürriyetlerini muhafaza etmektir. Üzerinde yaşadığımız coğrafi bölgede çeşitli ırk ve dinden birçok insanın yüzyıllarca barış içinde yaşadıklarını unutmamak gerekir. Eğer dindar insanlar, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi kan dökücü caniler olsaydı, o zaman kendi dışındaki kavimleri kılıçtan geçirmeleri gerekirdi.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
 ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA
 Muhittin ÖZDEMİR
 VAHDET VAKFI

 

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU'NUN
 337. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI 21/07/2012
 
Yok sayılmış, gasp edilmiş temel hak ve hürriyetlerin teslimine yönelik gerçekleştirdiğimiz kararlı takip ve mücadelemizi bizimle birlikte sürdüren değerli insan hakları aktivistlerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
 
Değerli basın mensupları, kıymetli katılımcılar Ramazan ayının feyzinden, bereketinden, rahmetinden ve mağfiretinden hep birlikte istifade etmeyi umarak bu haftaki basın açıklamamıza başlıyoruz.
 
İLKAV KONFERANS SALONUNUN KAPATILMASINI KINIYORUZ.
 
Laik Yargı, laik Diyanetin, Hanefi Mezhebi alimlerinin İslam Devleti için yaptığı içtihadı istismar edip saptırarak verdiği, "Cuma Namazı kılmanın laik devletin iznine tabi olduğu" fetvasına dayanarak gerçekleştirilen İLKAV Konferans Salonunun kapatılması işlemini geçtiğimiz günlerde onayladı.
 
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV)'nın senedinde yer alan amacı doğrultusunda ve Vakıflar Bölge Müdürlüğünün de bilgisi dahilinde 1995 yılında açmış bulunduğu konferans salonunda, Cuma günleri gerçekleştirilen "Cuma Konferansları" programını müteakiben Cuma Namazı kılınması sebebiyle, 05. 09. 2003 tarihinde Altındağ Kaymakamlığı ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından, konferans salonunun kapıları mühürlenerek kapatılması yoluna gidilmişti. Hukuka ve yürürlükteki yasalara aykırı olan bu idari işlemin iptali için konu yargıya intikal ettirilmişti.
 
Ankara 7. İdare Mahkemesinin, kararıyla, davalı idarenin, Diyanetin "Cuma namazı kılınmasının laik devletin iznine tabi olduğu" fetvasını dayanak kılarak gerçekleştirdiği konferans salonunu kapatma işleminin hukuki olduğu ifade edilmiştir. İşte bu karar, bir süre önce Danıştay tarafından da onaylanmıştır. Kararın üzerine oturtulduğu yasa maddesinde Cuma namazı kılmak değil, mescid açmak izne tabi kılınmışken ve kendi anayasalarına göre de temel hak ve hürriyetler ancak yasa ile sınırlanabilecekken, Diyanet İşleri Başkanlığının kendi yasalarında da bir dayanağı olmayan genelgesine dayanarak, konferans salonunda Cuma Namazı kılmanın da laik devletin iznine tabi kılınması ve bunun bir mahkemece de uygun bulunması Türkiye'ye özgü yeni bir hukuk skandalı olarak tarihe geçmiştir.

İLKAV'ın Konferans salonunun kapatılmasını şiddetle kınıyor, yetkililerin bu yanlış adımlarından bir an önce vazgeçmelerini, ilgili kurumdan özür dilemeleri çağrısında bulunuyoruz.
 
Basın Açıklamamıza birkaç duyuru ile son vereceğiz.

"28 Şubat Siyasi Yargı Kararlarının İptali" için Türkiye genelinde başlattığımız imza kampanyası Ramazan ayı boyunca Ankara'da Keçiören Ramazan Fuar Alanı ve Hamamönünde imza kampanyamız ay boyunca devam edecektir.

Roboski/Uludere Katliamının ardından, katliamın suçlularının yargı önüne çıkarılması ve olayın unutturulmaması için Kızılay Konur Sokak'ta "Roboski için Adalet" standı açan MAZLUMDER standın 50. Gününde devam etmektedir.

23 Temmuz Pazartesi Keçiören Halil İbrahim Sofrasında (Belediye Karşısı) MAZLUMDER olarak düzenlediğimiz, geleneksel iftar programına tüm üye ve gönüldaşlarımızı bekleriz.
 
Ramazan ayının İslâm âlemine ve tüm dünyaya barış ve huzurun gelmesine vesile olmasını diler, bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA
MAZLUMDER Ankara Şube
 Yönetim Kurulu Üyesi
 Soner KARTAL