Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

AK Parti'ye bir öneri

Yani ürettiğiniz formül Kürtler'i tatmin etmiyorsa da olmaz, Türkler'i ikna etmiyorsa da olmaz.

Biri Kürtler açısından yetersiz bulunur, diğeri de bölünme korkusu ile mukabil bir Türk sorununa yol açar.

Peki nasıl bulunacak Kürtler'i tatmin, Türkler'i ikna edecek çözüm çerçevesi?

Başbakan "Terör örgütü ile olmaz" dedi açıkça.

"Uzantısı ile olur" dedi ama sonra zikrettiği "bağımsız iradeniz varsa" şartı, "uzantısı" önerisini de anında devre dışı bırakıyor.

Aslında tek başına BDP ile de olmaz bu çünkü bu durumda "BDP Kürtler'in sözcüsü, hükümet Türkler'in" gibi bir garip denklem ortaya çıkıyor.

AK Parti uygun zemin

Ben, tam bu noktada AK Parti'ye bir öneri sunmak istiyorum, şöyle ki:

AK Parti'de toplumun her kesiminden milletvekili var. Türk, Kürt vs. Bu niteliği ile BDP'den çok farklı.

Bu hüviyeti ile AK Parti, öncelikle kendi içinde "Kürtler'i tatmin, Türkler'i ikna edecek" bir çözüm çerçevesini bulabilir.

Bunun için önce parti bünyesinde hem Kürtler'in beklentilerini bilebilecek hem Türkler'in hassasiyetini dikkate alma kabiliyetine haiz kişilerden oluşan bir komisyon kurulabilir.

Bu noktada bir önemli husus, bu komisyona katılacak Kürt milletvekillerine geldikleri toplum tabanının taleplerini seslendirme noktasında tam bir serbestiyetin sağlanması, ek olarak, belki BDP tarafından dile getirilmesi mümkün tekliflerin bile tartışılacağı özgür, samimi, birbirinden kuşkulanmayan bir ortamın sağlanması diye düşünürüm.

Bunu neden söylüyorum?

Çünkü yaptığım görüşmelerde onlarda da, parti bünyesinde Kürtler'in bazı taleplerini dile getirdiklerinde "Dışlanma-suçlanma" gibi endişeli bir psikoloji bulunduğuna tanık oldum.

Dün bir bölümünü yansıttığım Abdurrahman Kurt'un mülakatında, mesela "Yeni Kürt planı" diye isimlendirilen şeye yönelik de eleştiriler vardı.

Kurt, AK Partili'ydi, eski milletvekiliydi ama kendi partisi bünyesinde oluşan bir planı eleştirebiliyordu.

İşte bunun, öncelikle kişiler parti bünyesindeyken ve Meclis grubundayken dile getirilebileceği bir zeminin oluşması önemli.

Mesela şu ana çerçeve

Bu komisyonda:

-Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü ana ekseninde,

-Halkların kardeşliğinin vazgeçilmezliği,

-Her insanın dil, din, etnik aidiyet, kültür gibi kendi insani değerlerinin azami koruma görmesi,

-Asimilasyonun dışlanması,

-Türklük, Kürtlük'ten öte, tabii süreçte bir kaynaşmışlığın devam ettirilmesi, tüm ayrışma duygularının dışlanması ortak paydasında buluşan bir çerçeve çıksa...

Yani önce Türkiye'nin bütün coğrafyalarında bulunan, bütün toplum kesimlerinden oy alan en büyük partisi olarak AK Parti, bünyesinde bulunan her temsilcinin, hiçbir burukluk yaşamadan onay verdiği bir tanımlama ve çözüm çerçevesi çıkarsa...

Sonra bu TBMM'ye gelse...

TBMM'de bütün grupların katıldığı asla sadece BDP'nin değil- komisyonlarda bu çerçeve müzakere edilse...
Bu öneriyi neden sunuyorum?

Bu işte, ana tıkanıklık noktası "temsiliyet" ve "muhataplık" iken, AK Parti dahil herkesin, terör örgütü ve BDP'nin KCK'nın muhataplığını tartışıyor konuma düşmeleri ve yüzde 25'lik bu kesim dışındaki Kürtlüğün temsiliyetinin fiilen devre dışı kalması yanlışının sürdüğünü görüyorum, bir.

Öncelikle AK Parti bünyesindeki Kürt kökenli milletvekillerinden yeterince katkı alınmadığını düşünüyorum, iki.
O yüzden de "Kürtler'i tatmin, Türkler'i ikna" edecek bir formül için ilk adımı AK Parti kendi bünyesinde atmalı diyorum.

 

bugün

Bu yazı toplam 861 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar