Zehebe Aliyyun ilel medreseti

İmam-Hatip’te üç sene okudum ve o üç seneden geriye topu topu üç Arapça cümle kaldı:

“Zehebe Aliyyun ilel medreseti” (Ali okula gitti), “El vaktu vakte rahatin” (Zaman dinlenme zamanı) ve “El himaru indel marul cari” (Bunun tercümesini unuttum. Af buyurun, bir eşekle bir yılan hakkındaydı galiba).

İmam-Hatip’te yedi sene okuyanların kahir ekseriyetinin aklında da yedi cümle filan kalıyor.

***

Babamgil beni İmam-Hatip’e gönderdiği için Allah’a şükrediyorum.

Bana çok şey kazandırdı bu okul(daki atmosfer).

Ben de çocuklarımı İmam-Hatip’te okutuyorum.

Bu okullar iyi ki var.

İyi ki var, ama bu okullarda Arapça öğretimi daha iyi olmalıydı.

“Daha”sı fazla.

İyi olmalıydı.

Belki “iyi”si de fazla.

“Olmalıydı” desek yeridir.

Çünkü kaideyi bozmayan istisnalar hariç, İmam-Hatip okullarımızda Arapça öğretimi NETİCE İTİBARIYLA yok mesabesinde. (Şimdi kimse bu itirafımız üzerinden İmam-Hatip’e vurmaya kalkmasın ha! Düz okullardaki yabancı dil öğretimi de yerlerde sürünüyor, malum. ‘Resmi dili’ İngilizce olan ODTÜ’yü bitirip de doğru düzgün bir tanecik İngilizce cümle bile kuramayanları da çok gördük, görüyoruz. Daha ziyade onları görüyoruz zaten.)

***

İstanbul’daki bazı İmam-Hatip okullarının yöneticileri bu müzmin problemi aşmak için güzel bir çare buldular.

Talebeleri, hızlandırılmış Arapça eğitimi için Ürdün’e gönderiyorlar.

İki-üç senedir uygulanan bu eğitim programları gayet verimli.

Çocuklar, Arap hocaların derslerinde ve dahî Arap sokaklarındaki muhabbetlerde ciddi ciddi Arapça öğreniyor.

Nerden mi biliyorum?

Gittim, gördüm, işittim; oradan biliyorum.

Davutoğlu Dışişleri Bakanıyken, sağ olsun, bir grup gazeteciyle beraber bendenizi de Ürdün’e götürmüştü.

Başkent Amman’da, hızlandırılmış Arapça eğitimden geçirilen bir grup İmam-Hatip’li gençle buluştuk.

Davutoğlu onlarla Arapça bir güzel hasbıhal etti.

Çocuklara Arapça sorular soruyor, onlar da çatır çatır Arapça cevap veriyorlardı.

Arapça’yı espri yapabilecek kadar iyi öğrenmiş olmalılar ki, arada kahkaha tufanları kopuyordu.

“Zehebe Aliyyun ilel medreseti”de kalmış bir adam olarak ben aval aval bakıyordum tabii.

***

İstanbul’daki o İmam-Hatip okullarından sonra, Samsun Atakum Anadolu İmam-Hatip Lisesi’nden de bir grup talebe (38 kişi), 2,5 aylık hızlandırılmış Arapça eğitimi için Ürdün’e gidiyormuş.

Ne güzel.

Samsun’a başka şehirlerin de eklenmesini, bu yeni geleneğin hızla yayılmasını dileriz.

***

Elhamdülillah; İmam-Hatip’liler nihayet Arapça öğrenebiliyor.

karargazete

Bu yazı toplam 943 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar