Zaman yazarından Davutoğlu'na çok çarpıcı benzetme

Zaman yazarından Davutoğlu'na çok çarpıcı benzetme

Zaman gazetesi yazarı Alkan'dan Başbakan Ahmet Davutoğlu'na çok konuşulacak bir benzetme geldi.

Zaman gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan bugünkü köşesinde "Davutoğlu'nun Stratejik Derinlik adlı eseriyle, "Bu adamdan iyi dışişleri bakanı olur" kanaatini uyandırması -insaf olunsun!- onun suçu değildi. Şüphesiz siyasette etkili olmayı ve yükselmeyi kendisi arzulamıştır..." dedi ve ekledi:

Konuşmalarında liselerin edebiyat kolu başkanlarını hatırlatan hissî, hamâsî ve fena halde teatral bir edâdan kurtulamıyor.

İşte Ahmet Turan Alkan'ın o yazısından çarpıcı bir bölüm:

LİSELERİN EDEBİYAT KOLU BAŞKANI...

Dışişleri bakanı olarak verdiği kararların isabetsizliğinden artık kendisi değil, itâ âmiri sorumludur.

Kendisini, önce dışişlerine, ardından 'iyi iş çıkardın, aferin; bu yolda devam et" dercesine başbakanlığa tayin eden zât, onu sadece Yunus Emre Enstitüsü veya bilemediniz TİKA Başkanlığı'nı yürütmek konusunda iknâ edebilseydi şüphesiz herkes için daha iyi olacaktı. Üstelik ciddiyim de...

Konuşmalarında liselerin edebiyat kolu başkanlarını hatırlatan hissî, hamâsî ve fena halde teatral bir edâdan kurtulamıyor. Mefhumun muhalifinden hareketle Türk halkının siyaseten yeterlik yerine, kahramanlık şiiri okuyan liseli genç edâsını tercih ettiğini görmek öğretici olmuştur.

Bu iş için iyi bir tercih olmadığını düşünsem de Başbakanlık görevinin gereklerini yerine getirmesi, yani eski tâbirle hükûmet etmesi kâfi olacaktı,

ERDOĞAN TÜRKİYE'NİN İKİ AYAĞINI BİR PABUCA SOKUYOR

Cumhuriyet tarihinin en tartışılır dışişleri bakanı olsa da, başbakanlık için tazelenmiş bir krediyi hak ediyordu. Ne var ki bu iyi niyet yaklaşımını, "İstemem eksik olsun; bizim aklımız bize yeter!" diyerek 'geriye' iade etti.

Şimdi gittiği her yerde, matah bir şeydir zannıyla, içini bir türlü dolduramadığı 'usta malı' şeyler söyleyerek memlekette bir 'başbakanlık problemi' olmadığını isbata çalışıyor ama durumu ümitsizdir.

Putinvâri bir tabii liderlik hülyâsıyla gittiği her yerde Türkiye'nin iki ayağını bir pabuca sokan demeçler veren reisicumhura, "Cumhurbaşkanı isen, anayasal çerçevedeki yerine dön ve hükûmeti bana bırak; yok başbakanlığa doyamadıysan al emânetini ve bizi de hükûmet ediyor gibi yapmaktan kurtar!" diyebilecek bir pozisyonu da yok.

Başbakanlık ve sair bakanlar, artık fiilen "riyâset"in sekreteryası oldu ve onun döktüğünü toplamakla muvazzaftır.