Zaman Yazarı Ali Ünal: İran'ın Cemaate Düşmanlığı Var

Zaman Yazarı Ali Ünal: İran'ın Cemaate Düşmanlığı Var

Zaman Gazetesi Yazarı Ali Ünal, Rotahaber'e verdiği röportajda İran'la ilgili açıklamalarda bulundu.

Zaman Gazetesi Yazarı Ali Ünal, Rotahaber'e verdiği röportajda İran'la ilgili açıklamalarda bulundu. Ünal, İran'ın cemaate düşmanlığı olduğunu belirterek "İran üzerinden geleceğimize dinamit konuyor. Bugün iktidar imam hatipler açıyor. Seçmeli Kuran ve Siyer dersleri koyuyor. Fakat Şiilik, Caferilik adı altında hak mezhep olarak müfredata girmiş durumda. Oysa Ulemamız ittifakla 12‒13 asırdır Şiîliği hak mezhep olarak kabul etmemiş. Bu müfredat ne getirecek? Zinayı muta adı altında, yolsuzluğu humus adı altında, yalan ve iftirayı takıyye adı altında meşrulaştıran “dindar” nesillerimiz olacak" ifadelerini kullandı.
 
Röportajın ilgili kısmı şöyle: 
 
*Siz 1,5 yıl İran Konsolosluğu’nda çalıştınız. İran’ı iyi bilen bir isimsiniz. Cemaatte bir İran düşmanlığı mı var? Nedir bu  İran aleyhtarı sözler? Muta nikahı neden gündeme getiriliyor?
 
-Cemaat’in İran düşmanlığı değil, İran’ın cemaat düşmanlığı var. Bildiğim kadarıyla, Cemaatin dünyada okul açamadığı iki ülkeden biri İran, diğeri İsrail.
 
İran, Safevîlere kadar Sünnîlerin büyük çoğunluğu teşkil ettiği bir coğrafya idi ve İslâm dünyasında bir İran devleti yoktu. Safevîlerle beraber İran, bilhassa Osmanlı Devleti’ne rakip ve onun bekasını tehdit eden bir devlet ortaya çıktı. Safeviler, baştan Sünnî bir tarikat iken bu rekabete dinî temel olsun diye Şiiliği kabul ettiler ve İran’ı zorla Şiileştirdiler. Şiîlik, İslâm içinde ayrıştırıcı siyasî bir azınlık mezheptir ve mücadelesini Sünnîliğe karşı vermiştir. Şiîliğin İslâm’ın yayılması konusunda bahsi değer bir hizmeti olmamıştır. Onlar için zafer, daha çok Sünnîliğe karşı kazanılan zaferdir. Devrim’den sonraki tavınları ve yayınlarında da bunu hep müşahede ettik. Yani İran, hem ulusal bir rekabet, hem mezhep rekabetiyle İslâm dünyasında ayrıştırıcı ve bir bakıma tehdit ifade eden bir konum kazanmıştır. Ve ABD’nin GOP veya BOP planları da hep İran’ın lehine gelişmektedir ve İran, ABD ile yaptığı son anlaşma ile “Büyük Şeytan”la resmen de el sıkışmıştır. Bakın, Suriye’de Esed’in gitmesini asla istemeyen İran, bazı yetkililerinin ağzından, “Esed gider ve İhvan Suriye’de hakim olursa İsrail’in varlığı da tehlikeye girer” diyebilmiş bir ülkedir. Yani İran için Suriye’de İhvan olmasın ama İsrail varlığını devam ettirsin.
 
Diğer yandan, İran bugün Türkiye’de çok büyük bir nüfuz sahibi. Niye nüfuz sahibi? Bir: Türkiye’deki Aleviler bugün maalesef iktidar tarafından bir manada İran nüfuzuna bırakılmış durumda. Ve Alevi dedeleri götürülüp İran’da bir şekilde İran adına kazanılmaya çalışılıyor.
 
“İRAN, AKP İKTİDARINDA ÇOK CİDDİ NÜFUZ SAHİBİ”
 
İkinci olarak, İran Türkiye’de AKP iktidar üzerinde de ciddi nüfuz sahibi. Bakın, İran’la bizden başbakan, onlardan cumhurbaşkanı seviyesinde yapılan görüşmelerimizde hem Tahran’da, hem Birleşmiş Milletler’de İran bayrağı bulunuyor ama Türk bayrağı bulunmuyor. İran tarafı niye koymuyor; Türkiye tarafı neden koydurmuyor? Sen bunu koyduramıyorsan, demek ki İran’a yaptıramadığın bazı şeyler var. Demek ki İran’ın elinde sana istediğini uygulatabilecek bazı kozlar var.
 
Bir de İran üzerinden geleceğimize dinamit konuyor. Bugün iktidar imam hatipler açıyor. Seçmeli Kuran ve Siyer dersleri koyuyor. Fakat Şiilik, Caferilik adı altında hak mezhep olarak müfredata girmiş durumda. Oysa Ulemamız ittifakla 12‒13 asırdır Şiîliği hak mezhep olarak kabul etmemiş. Bu müfredat ne getirecek? Zinayı muta adı altında, yolsuzluğu humus adı altında, yalan ve iftirayı takıyye adı altında meşrulaştıran “dindar” nesillerimiz olacak.