"Zaman ve Bugün gazeteleri... Ve Camia"

"Zaman ve Bugün gazeteleri... Ve Camia"

Taşgetiren: Hükümet - Camia gerilimi çıktığından bu yana yeminli Tayyip Erdoğan düşmanlığı noktasına gelen iki gazete...

Ahmet Taşgetiren / Star 

Fesada Karşı Direnç

Hükümet - Camia gerilimi çıktığından bu yana yeminli Tayyip Erdoğan düşmanlığı noktasına gelen iki gazete Cumhurbaşkanı Gül’ün “Hiç kimse şimdiden ‘bu benim cebimde’ dememektedir” sözünü,“Köşk kimsenin cebinde değil” ve “Kimse ‘Cumhurbaşkanlığı benim cebimde’ demiyor” şeklindeki ifadelerle manşete çıkıyor, Başbakan’ın milletvekilleriyle yaptığı nabız yoklama toplantısını birinci sayfada ya hiç görmüyor ya da sayfanın altlarında olumsuz izlenim verecek başlıklarla veriyorsa, bu yaklaşımın hem Tayyip Erdoğan hem de Abdullah Gül nezdinde “özel” dikkatle okunacağı muhakkaktır.

Zaman ve Bugün gazeteleri... Ve Camia.

Bu duruşun okunuşu şöyle olabilir:

- Biz bu işte Gül’den yana oynuyoruz.

Gül’e de, muhalif bir dil yüklüyoruz.

Tayyip Erdoğan’ı hiç görmüyoruz ya da negatif nitelikte görüyoruz.

Peki bu manşetleri Cumhurbaşkanı ve Başbakan nasıl okumuş olabilirler?

Mesela Cumhurbaşkanı Gül, memnun olmuş mudur bu şekilde manşette gözükmüş olmaktan?

“Camia bana oynuyor gözüküyor, bunun AK Parti bünyesinde olumsuz karşılanma riski var. Benim Tayyip Bey’e karşı alternatif oluşturacağım şeklinde bir izlenim veriliyor” gibi bir düşünce geçmiş midir içinden? Böyle bir izlenimin devam etmesini mi ister yoksa durmasını mı? Yine bu manşetin Tayyip Bey’in gönül dünyasına nasıl yansıdığına ilişkin bir soru oluşmuş mudur içinde sayın Gül’ün?

Ya Tayyip Bey nasıl okumuştur bu manşeti?

“Camia bir oyun daha oynuyor bize karşı. Çankaya işini karıştırmak istiyor. Abdullah Bey’in şahsında bir gedik açmaya çalışıyor. Umarım Abdullah Bey’in gönlünde bir iz bırakmaz” gibi mi yansımıştır Tayyip Bey’in gönlüne? “Acaba bir karşılık bulur mu?” gibi bir soruya zemin hazırlamış mıdır?

Camia’nın Cumhurbaşkanlığı seçiminde takınacağı tavır önemli, onun için yazımızda Camia medyasının yaklaşımını masaya yatırdık. 

Ancak, Çankaya meselesinin medya ayağı bununla sınırlı değil. Belli ki konu, sadece Tayyip - Abdullah Bey görüşmesinin yalın, steril zemininde şekillenmeyecek. Ya da sadece yine Tayyip Bey - Abdullah Bey saygınlığının hükümferma olduğu AK Parti zemininde olup bitmeyecek.

Medya, - sosyal medya boyutu dahil- kaynağı açık ya da kapalı sözler ve iddialarla, fesada, gıybete, fitneye en dirençli kalbleri ve kafaları bile karıştıracak, en mü’min yürekleri bile sarsacak malzemeleri piyasaya sürebilir ve duygu - iletişim zeminlerini zehirleyebilir.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın en başa aldığımız sözünü ele alalım mesela:

“Hiç kimse şimdiden ‘bu benim cebimde’ dememektedir.”

Ne demiştir bununla sayın Cumhurbaşkanı?

Tayyip Bey’e hitaben “Arkadaş Çankaya senin cebinde değil” mi demek istemiştir?

Yoksa “Tayyip Bey de normal süreci işletiyor. Çankaya benim cebimde demiyor. Biz de görüşeceğiz. Her şey gerektiği gibi işliyor” mu demiştir?

Şu anda bir çevrenin Gül’e, “meydan okuyucu” bir rol biçmeye çalıştığı anlaşılıyor. AK Parti genel başkanlığına da kendi inisiyatifiyle aday olsun, genel başkanlık kimsenin ikramı gibi görünmesin, bileğinin hakkıyla genel başkanlığı ve başbakanlığı alsın, dolayısıyla Tayyip Bey Çankaya’ya çıksa bile, altında keyfine göre kullanacağı bir başbakan bulma hevesine kapılmasın” yollu hesaplar... Yukardaki cümle de buna monte edildiğinde “muhalif bir lider” üretimi durumu ortaya çıkıyor.

Bu paragraf birçok bakımdan irdelenebilir tabii ki, ama şu andaki fesadın bu istikamette geliştiği açık. Bu fesada Tayyip - Abdullah vuruşmasından medet umanlar prim verebileceği gibi, “saf”Tayyip Erdoğan - Abdullah Gül taraftarları da odun taşıyabilir.  

Siyaset bir hesap işi.

“Dava arkadaşlığı”“kardeşlik”, “yola birlikte çıkmışlık” gibi değerler, çok önemli. Ama “Cin ve ins şeytanları”nın hilesi de yaman. Kalbler büyük sınavdan geçecek.

Şunu söylemek isterim:

Tayyip Erdoğan’la Abdullah Gül’ün siyaset yolculuğu için en ideal formül, ahenk içinde yürümektir.

- Her iki lider için AK Parti önemlidir, ama AK Parti ile uyum hele şu sıcak süreç için sanki Abdullah Gül için daha da önemlidir.

- AK Parti ve öncüleri sanki partinin kuruluş dönemi kadar hayati bir süreci yaşıyorlar ve buradaki ahenk yeni bir yükselişin de zemini olabilir, zaafın da...

Kalblere dikkat.