Yüz Milyonlarca Dolar Gelir Elde Ediyor.

Yüz Milyonlarca Dolar Gelir Elde Ediyor.

Suriye ve Irak'ta antik kentleri ele geçiren IŞİD, dünyaya "dehşet salma" şovunun bir parçası olarak tarihi eserlere saldırıyor. Ancak örgütün gelir kalemlerinde ikinci sırada da "tarihi eser kaçakçılığı" yer alıyor.

Suriye ve Irak'ta antik kentleri ele geçiren IŞİD, dünyaya "dehşet salma" şovunun bir parçası olarak tarihi eserlere saldırıyor. Ancak örgütün gelir kalemlerinde ikinci sırada da "tarihi eser kaçakçılığı" yer alıyor.
 

IŞİD'in Suriye'deki antik vaha, UNESCO dünya mirası kapsamında olan Palmyra'yı istila edişinin ardından, tüm dünyada arkeologlar nefeslerini tuttu ve tarihi bölgede yaşanacakları bekliyor.

Bu IŞİD açısından bir ilk değil, örgüt antik kalıntıları, heykelleri yıkışını bir şova dönüştürerek dünya kamuoyuna pazarlasa da, görünenin ardında kârlı bir plan da yatıyor. 2014 yazından beri IŞİD, antik bölgelerde yağmaladıklarını uluslararası piyasada kaçakçılara satarak bir pazar alanı oluşturmuş durumda. 

IŞİD'den önce, Suriye'deki antik yağma farklı çeteler tarafından yürütülüyor, ülkenin arkeolojik zenginliği, Suriye'yi yağmacıların üssü haline getiriyordu. Eserler önce ülke içinde el değiştiriyor, ardından yurt dışında depolarda saklanıyor ve koleksiyonerlere satılıyordu. Eserler Tokyo, ABD ve Avrupa'daki pazara ulaşmadan önce bu depolarda 10 yıl kadar bekletiliyor, yetkililerin dikkatini çekmemeye uğraşılıyordu. Bu depoların özellikle Türkiye'de, daha az olarak ise Beyrut ve Cenevre'de olduğu bildiriliyordu. Şimdi ise bu kârlı pazarı IŞİD devraldı.

ÖRGÜTÜN İKİNCİ GELİR KAYNAĞI TARİHİ ESERLER

IŞİD önce vergilendirmeyle işe başladı. Örgüt yağmacılardan %20 vergi alıyor, bu kural Şer-i hukukun devletin hazinesinde yer alan malın beşte biri devlete aktarılır hükmünden ileri geliyordu. 2014'ün sonbaharında ise IŞİD bir adım ileri gitti ve Münbiç'i ele geçirmesinin ardından kentteki arkeolojik kalıntıları yağmalamak isteyenleri engelleyerek, tarihi eserlere kendisi el koydu. Kazma kürekle eserlere saldıranların yerine, ağır iş makinaları ile Dura-Europos'ı parçalara ayırdı. Bölgenin uydu görüntüleri, IŞİD'in eserleri bir İsviçre peyniri gibi dilimlediği yorumlarına neden oldu.

Wall Street Journal, antika ticaretinin IŞİD'in mali kaynakları arasında ikinci sırada yer tuttuğunu belirtmişti. Guardian'ın bir haberinde ise, öldürülen bir IŞİD liderinin üzerinden çıkan flaş bellekte yer alan bilgiye göre, yalnızca el-Nabuk'taki tarihi eserlerden elde edilen gelir 36 milyon dolardı. Irak'taki Birleşmiş Milletler (BM) elçisi Muhammed Ali Elhakim ise, IŞİD'İn yıllık yasadışı ticari gelirinin 100 milyon dolar olduğunu belirtti.

KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE EDİLEMİYOR

2012'de Suriye'deki savaşın şiddetlenmesinin ardından 1 yıl sonra, ABD'deki "yasal" antika ticareti geliri yüzde 134 artarak 11 milyon dolara çıkmıştı. Önümüzdeki süreçte, ABD'de savcılar ve bir grup siyasetçinin antika ticaretindeki illegal dalgaya karşı bir planı yürürlüğe koyacağı belirtiliyor.

ABD'de Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Bürosu'nda özel ajan olarak çalışan Brenton Easter, Suriye'den şu sıralar kaçırılan eserlerin Türkiye'deki depolarda saklandığını bildiriyor. Öte yandan yağmacılar, çaldıkları eserleri Skype üzerinden satışa çıkarıyor ve bu durum da yakalanmalarını zorlaştırıyor. Ayrıca ABD'ye girişte kaçakçılar antik eserleri yağmaladıkları ya da buna ortak oldukları için değil, gümrük yasalarını çiğnedikleri için cezalandırılıyor.

Geçtiğimiz şubat ayında Birleşmiş Milletler, 2011 sonrasında Suriye'den getirilen tarihi eserlerin satışını yasaklayan bir tasarıyı onayladı. Ancak BM'nin kararının, ne yağmayı ne de kaçakçılığı durduracağı, yalnızca daha az görnür bir biçimde, "yeraltı" koşullarında devam etmeye teşvik edeceği yorumları yapılıyor.

/sol