Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Yeni Meclis

HDP milletvekili Leyla Zana’nın açtığı tartışma önemli bir tartışma. Bunu konuşmak lazım. Ancak önce bir tesbit. Zana’nın ortaya koyduğu davranış siyasi ideolojisi açısından bakıldığında siyasi aklın bir ürünü bir başka deyişle akıllıca bir davranıştı. Şöyle ki geçen seçimde barajı aşıp meclise giren Kürt siyaseti, kendi kazanımlarını olduğu şekli ile muhafaza etmekle yetinmeyecek ve tabii olarak arttırmak isteyecektir. Tabiri caizse gündemi itecek yeni alanlar açma gayretinde olacaktır. Zana’nın yemin öncesi Kürtçe konuşması ve sonrasında yemin metnine sadık kalmaması da bu bağlamda düşünülmelidir.

Zana’nın davranışı aslında demokratikleşme açısından da önemli bir adım. Düşününüz aynı kürsüde yirmi dört sene önce yemin metni öncesi ağzından Kürtçe sözler çıktığı için on sene sürecek cezaevi tecrübesinin kapısı aralanmıştı. Şimdi ise bu sözler değil protesto, -Meclis Başkanı Deniz Baykal’ın vücut dili ve ses tonundan edindiğim intibalara göre- saygı ve ağırbaşlılıkla karşılandı. Hemen ardından Baykal’ın itirazını dile getirisine dikkat ettim, Kürtçe sözlerin sarfedilmiş olmasını hiç problem etmediği anlaşılıyordu ve hatta olur da tepki gösteriyor izlenimi oluşur endişesi ile olmalı, cümlelerini, kelimeleri dikkatli seçerek kuruyordu. Yani başkanın itirazı Kürtçe’ye değil, metindeki keyfi değişikliğe idi. Buna döneceğiz…

Salı günü gördüğümüz TBMM, Türkiye’nin ne denli değiştiğinin de bir göstergesi oldu. Kurduğum bu cümle bana pek yabancı gelmedi. Muhtemelen 7 Haziran seçimlerinden sonra da benzer bir cümleyi kurmuştum zira. Ama bir önceki seçimin meclisinden daha eklektik, daha renkli bir meclis var bugün Türkiye’de. Üstelik özellikle de dil üzerinden renklenmiş bir Meclis. Bunu önemsiyorum. Çok dillilik, çok kültürlülüğün de bir göstergesi. Aslında bu alanda çok progresif olduğumuz bile söylenebilir ki; burada progresif sıfatını olumlu veya olumsuz anlamda kullanmıyorum, HDP’nin Ezidi milletvekili Türkçe bilmiyor “bile.” Kürt halkını temsil ediyor belki ama Türkçe’nin konuşulduğu bir meclis çatısı altında, komisyonlarda mesela, nasıl başaracak bu işi merak ediyorum şahsen… Bunun ötesinde Arapça da vardı mecliste, Kur’an da! Besmele ile başlayan vekilin başı açık bir kadın olması Baykal ve CHP’sinin tolere sınırını ne denli yükseltti acaba? TBMM çatısı altında sarih bir dille Bismillahirrahmanirrahim dudaklardan dökülürken, düşünmeden edemedim. Çok değil, on beş sene önce, yirmi sene önce, bırakın 2007’de yani AK Parti’nin laikliğe aykırılığı iddiasıyla kapatılma tehlikesiyle karşılaştığı sekiz sene önce bu mümkün olur muydu… Şiir okumaktan hapse girmiş bir liderin Türkiye’si bu. Muhtar bile olamayacağı üzerinden hakir görülüşüne rağmen halk tarafından yükseltilen bir liderin Türkiye’si bu. Onun ekibinin gayretlerinin bir meyvesi bu renkli meclis resmi.

Şimdi dönelim Zana’nın “Türkiye”sine…Vekillerin yemin metni, benim ifademle ant içme metni zaten problematik bir metin. Bu konuda yazılan, çizilenlere, kullanılan dilin kötü kullanımından, darbe Anayasası kabul edilen bir metne yani değiştirilmek istenen ve fakat bir türlü yerinden kıpırdatılamayan bir metne bağlı kalacağına yemin etmenin absürdlüğüne kadar bir dizi şeye değinmeyeceğim. Benim dikkate getirmek istediğim “Türk milleti” ifadesi. Cevaplanması gereken basit soru şu: Milletvekilleri sadece Türk milleti önünde mi namus ve şerefleri üzerine ant içiyorlar? Bugün geldiğimiz noktada birisi kendini Kürt olarak tanımlıyorsa, Türkiye’nin Kürt vatandaşlarından oluşan Kürt milleti önünde de yemin etmeli, değil mi? Boşnak milleti, Laz milleti ve Gürcü milleti….diye girilen yol işin içinden çıkmaya da imkan tanımaz. Ama insanlar çoktan kendilerini Kürt kimlikleri ile tanımlama hakkına sahip. Olması gereken de bu zaten. Bunun, meclis metnine yansımaması düşünülemezdi. Nitekim Zana’nın yeminiyle bu da oldu. Bence iyi ki de oldu. İnsanlara “evet kendini Kürt olarak tanımlayabilirsin, ama milletvekili olunca Türk milleti önünde yemin edeceksin” diyemezsiniz. O zaman çare Türk kelimesini Türkiye ile değiştirmektir. İşte o zaman, isteyen de istemeyen de aynı sayfada buluşur. Bunu nasıl yaparız? Müsaadenizle onu da biz düşünmeyelim. Seçilen vekillerimiz düşünsün.

yeniakit

Bu yazı toplam 642 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar