Vatandaş devriye geziyor

Perşembe gecesi “Etimesgut Zırhlı Birlikler’de hareketlilik var” diye bir dedikodu çıktı. Ankara Valiliği sıkıntılı bir durumun olmadığına dair açıklama yaptıysa da, binlerce vatandaş her ihtimale karşı bölgeye ‘intikal’ edip ‘devriye’ gezdi. Biz de iki arkadaş oradaydık. Belediyelerin kamyonlarını ve iş makinalarını görünce arkadaşıma dönüp dedim ki: “Şu hale bakar mısın? Belediyelerimiz, ordumuzu zapturapt altında tutmak için sürekli teyakkuz halinde. Vatandaş da kendi ordusunu her ihtimale karşı denetleme ihtiyacı hissediyor. Bu müthiş güvensizlik hali böyle devam edemez. Her şeyden evvel zırhlı birliklerin derhal Ankara’dan uzaklaştırılması lazım. Hemen!”

***

Sabaha doğru internette müjdeli bir haber okudum. Sabah gazetesinin haberine göre, ordudaki darbeci damarı kesmek için (FETÖ’cüleri tasfiye etmek yetmez, daima yeni yeni cuntalar üreten rahle-i tedrisatın değişmesi lazım) askerî okullar üzerinde tam bir sivil denetim kurulacak ve bu okullar İmam Hatiplileri de kapsayan yeni kesimlere açılarak milletle iyice kaynaştırılacak. Öte yandan, Jandarma Genel Komutanlığı lağvedilecek, jandarma bütünüyle polise bağlanacak. Genelkurmayın Savunma Bakanlığına yahut Cumhurbaşkanlığına bağlanabileceği de konuşuluyormuş.

Haberde, daha evvel işittiğimiz “Zırhlı birlikler Ankara’dan çıkarılacak” ve “Ankara’nın hava savunması sivillere verilecek” gibi iddialar maalesef yer almıyor, ama bunların ve çok daha fazlasının da gündemde olduğunu biliyoruz.

İçişleri Bakanı Efkan Ala dün çok önemli şeyler söyledi. Çok çok önemli. 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili istihbarat zaafı tartışmasının ötesine geçip, asıl meseleye, askeri darbeyi imkân dairesinin dışına çıkarma meselesine dikkat çekti. Özetle dedi ki: “İstihbarat / bilgilendirme zaafı var, fakat darbeyi önceden haber almak da sorunu çözmez ki. Bir daha Türkiye'de böyle şeylerin olma ihtimalini de ortadan kaldıracağız. Mekanize Zırhlı Tugay’ın Ankara’da ne işi var? Kaçıncı kezdir tankları Ankara’da yürütüyorlar. Kendi kendini besleyen, hesap vermeyen, bütün gücü elinde toplayan bir yapı olunca, farklı yerler tarafından böyle şeylere yönlendirilebiliyor. Gücün bölünmesi / paylaştırılması / dengelenmesi lazım. Daha evvel jandarmanın bir kısmını İçişleri Bakanlığına bağlamış ve çok tepki almıştık. Keşke hepsini bağlasaydık. Bunu şimdi yapacağız. Emniyet Genel Müdürlüğü nasıl ise jandarma da öyle olacak. Yetiştirme, atama bizde olacak. Yeniden yapılanma ihtiyacı var, yeni kurumlar da olabilir. Belli kurumlarda toplanmış olan güç tekelini kesinlikle bölmek lazım. Türkiye’de şöyle bir şey var; ‘Kurumları küstürmeyelim. Şimdi orayı kırmayalım, burayı küstürmeyelim’ derken çok zor yol alıyorsunuz, bunu bizzat jandarmada yaşadım ben. Daha önce bir takım ağır silahlar vardı Özel Harekât’ta, onlar alındı. ‘Efendim bize güvenmiyor musunuz?’ diyorlar. Tedbirimizi alıp öyle güveneceğiz.”

İşte askerî darbe konusunda yıllardır beklediğimiz devrimci yaklaşım ve kararlılık.  Allah bozmasın.

***

Kimileri ‘Abartıyorsunuz’ diyecek, orduya düpedüz düşmanlık edildiğinden dem vuracaktır. Şimdiden başladılar böyle konuşmaya. Onlara aldırılmamalı. Tek vazifesi vatan müdafaası olan orduyu bu vazifeden uzaklaştırıp vatanın karşısına dikmeyi mümkün kılan bir yapı var ortada; orduya asıl düşmanlık, onu bu yapıdan kurtarma çabasına itiraz etmektir. Ateş çemberindeyiz ve bizi düşmana karşı koruyacak, icabında başka ülkelerin mazlum halklarının da imdadına koşacak zımba gibi bir ordu istiyoruz. Meclise, hükümete, cumhurbaşkanına, kısacası milli iradeye yüzde yüz bağlı bir ordu. Milletin ‘Kendi ordumuza karşı gardımızı almak zorundayız’ diye düşünmek zorunda kalması bir felakettir ve bu felaketin sona erdirilmesi için ne gerekiyorsa hiç tereddütsüz yapılmalıdır. 15 Temmuz darbe teşebbüsünde yer alan -ve zaten geçmişteki askerî darbelere de iştirak etmiş olan- Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının ordudan bağımsız hale getirilmesi, sivil bir yapılanmayla yeniden kurulması, hem de çok daha büyük bir şekilde ve eskisinden daha iyi silahlandırılarak yeniden kurulması da düşünülmelidir.

Başkentte tank kalmasın demiştik; ille de kalacaksa, o tanklar yeni Cumhurbaşkanlığı Muhafızlarının ve dolayısıyla sivillerin elinde olmalı.  

Mevcut Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yepyeni bir anlayış içinde yeniden inşa edilmesi uzun zaman alacaktır. Kendimizi, milli irademizi, ülkemizi, şerefimizi mevcut ve potansiyel cuntaların şerrine karşı emniyete almak için o kadar zamanımız yok bizim. Hiç zamanımız yok. Gün bugündür. Gücü dengelemek için hemen harekete geçilmeli.

***

Yukarıda mezkûr müjdeli haberde bir müjde daha vardı: 15 Temmuz darbecileri zindana tıkılmakla kalmayıp, yol açtıkları maddi zararları da tazmin edecek ve şehit ailelerine de tazminat ödeyecekler. Söz konusu zararlara, atılan bombalar ve sıkılan kurşunlar, ayrıca darbe teşebbüsünde kullanılan uçakların, helikopterlerin, tankların, kamyonların ve diğer arabaların yakıtları da dahil edilmeli. F-16 savaş uçağının 1 saatlik uçuş bedeli 100 bin doları bulabiliyormuş. Ödesin şerefsizler. 

karargazete

Bu yazı toplam 984 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar