Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Usta rahipler eşliğinde yemek ayinlerimiz

Ulukışla müftülüğüm esnasında aynı dönem görev yaptığımız ilçe milli eğitim müdürü muhterem Mustafa Yavuz hocamızla genellikle öğleden sonraları bir araya gelir çay içerdik. Çaydan önce “Hocam, yemek yediniz öyle değil mi?” diye sorardım. O da iftiharlık bir iş yapmış tavrıyla; “Ne demek hocam, elbette yedik. İhlas ve samimiyetle yerine getirdiğimiz bir tek amelimizdir yemek. Birçok konuda eksiklerimiz ve ihmalimiz olabilir; fakat yemek hususunda asla bir ihmalimiz, eksiğimiz geciktirmemiz, kazaya bırakmamız söz konusu olamaz” derdi. Bu esprili hakikate o gün birlikte tebessüm ederdik. Fakat bugün için bu iş bir hakikat, sanki bir ibadet olarak karşımıza dikilmiş durumda. Yemek ayinlerine geçmeden önce insanlığın bir önceki ibadetine temas etmek istiyorum. Dünya genelinde alış-veriş merkezlerini dikkatle izleyin, kapitalizmin mabetleri olarak bir görev icra etmektedir. Sadece bundan dolayı aşırı bir bakışla insanları, özellikle Müslümanları tekfir etmekten Allah'a sığınırız, her şeyden önce biz fıkıh diliyle değil sosyal bir vakıayı dile getiriyoruz. Alışveriş merkezlerini içerden şöyle yüksek bir noktadan izleyin. Gerçekten mabetteki insanların huşû ve huzur içindeki duruşlarını göreceksiniz, hatta simalarında bile. Gelelim televizyonlardaki yemek ayinlerine, ayin öncesi uzmanlar eşliğinde ayin hazırlıklarına ve yemek masalarındaki ayin icralarına. Önceleri sadece bir kaç kozmopolit kanal tarafından öğleden önceleri bayanlara yönelik programlardı. Şu anda bütün televizyonlarda ve gece gündüz durmadan uzman ekipler tarafından yemek programları önemli bir yer işgal etmektedir. Ve bayanlar da kendilerini bu programlara huşu ile kaptırmış durumdalar. Bazen ellerinde kalem kâğıt, hiç bir noktayı kaçırmamaya çalışıyorlar. Allah'tan korkun demekten başka bir söz gelmiyor insanın aklına. Bir boğaz uğruna şu yapılanlardan insan gerçekten Allah'tan korkmalı, Allah'tan utanmalıdır. İslam âlemi cayır cayır yanarken Müslüman olduğunu iddia edenler böyle bir zillete nasıl düşebilir? Şunu da bir kenara kaydedelim. Bir zamanlar televizyon denilince tehlike olarak sadece müstehcen sahneler aklımıza gelir ve onlardan korunmaya çalışırdık. Tehlike açısından bugün müstehcen sahneleri gölgede bırakan, aile kurumunu imha etme potansiyeli taşıyan, israf ve gösterişi teşvik eden, insanların beden ve ruh sağlığını bozan programlar vardır. Dogruhaber

Bu yazı toplam 809 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar