Nureddin Şirin

Nureddin Şirin

Ümmet'in Acıları Birleştiriyor Bizi...!

HAYLA ALA HAYRİ'L AMEL...

Bizler dünyanın hiç bir yerinde hiç bir müslümanın başına en küçük bir musibet gelmesini, burnunun kanamasını istemeyiz. Çünkü müslümanlar birbirlerinin velisidirler, sevinçte ve tasada bir vücudun uzuvları gibidirler.

Ama bazen müslümanların acıları, ümmetin kaybettiği değerleri yeniden kuşanmasına vesile olabiliyor; artık nerede...yse acılarımıza sevinecek duruma geldik. Müslümanlanın uğradığı zulüm ve katliamlar, gördükleri baskı ve eziyetler, karşılaştıkları tecavüz ve haksızlıklar müslümanların birbirlerine yakınlaşmasına, dertlerini ve acılarını paylaşarak omuzdaş olmasına vesile oluyor...

Halbuki biz müslümanlar sadece acılarımız üzerine değil, tüm hallerde birbirlerimizle omuzdaş olmayı başarabilmeli, tek ümmet (ümmeti-i vahide) olmayı her halükarda canlı tutabilmeliyiz.

Bugün farklı kesimler, gruplar ve hizipler olsak da, müslümanlar olarak Mısır'da katil darbeci rejime karşı yüreklerimizi ve bileklerimizi Mısırlı kahraman ve şerefli kardeşlerimize uzatıyoruz; birbirlerimizle yanı meydanlarda bir araya geliyor, seslerimizi birlikte yükseltiyor, öfkelerimizi birlikte zalimlerin üzerine yağdırabiliyoruz.

Bu durum, ümmet dayanışması noktasında güzel örneklikleri ortaya koyuyor; bu hassasiyeti her zaman canlı tutmak, Şehit İmam Hasan El Benna'nın buyurduğu gibi; "ittifak ettiğimiz hususlarda birlikte hareket etmek, ihtilaf ettiğimiz hususlarda ise birbirimizi mazur görmek" anlayışını zihinlerimize ve gönüllerimize kazıyarak el birliği ile ümmetimizin izzet ve esenliği için küresel bir mücadeleyi kuşanabilmeliyiz..

İSLAM BİRLİĞİ önce zihinlerde ve yüreklerde kurulabilir; zihninde ümmetin birliğini kuramayanlar, ümmeti bir bütün olarak yüreklerinde taşıyamayanlar, İSLAM BİRLİĞİ hedefine hem yaklaşamazlar, hem de bu kutlu davayı omuzlarında yükseltemezler.

İSLAM BİRLİĞİ gönüllerden gönüllere akan bir ırmak, kurulan bir köprüdür. İSLAM BİRLİĞİ ayrılık ve ihtilafları bir kenara atarak, Ümmet için fedakar olmak, feragatta bulunmak, kardeş olmanın hissiyatıyla gönülden kucaklaşabilmektir.

Eğer bizler sadece ve sadece İslam, sadece ve sadece ümmet, sadece ve sadece Resulüllah'ın önderliği, sadece ve sadece Kur'an'ın rehberliği diyebilirsek Rabbimizin gaybi yardımlarına, vadettiği başarı, esenlik, özgürlük ve kurtuluş yollarına ulaşabiliriz...

Biz dönüp dolaşıp kendimize soralım ve tam bir ihlas ve samimiyetle cevabını verelim: Soru: "Biz kimiz?" Cevap: "Biz ümmet denizinde sadece bir damlayız."

Mısır'da idam edilmek istenen kardeşlerimiz için yumruklarımızı sıkıp feryadlarımızı yükseltebiliyorsak, ümmet denizinden bir damla olmanın sorumluluğunu eda etmeye çalışıyoruz: Kulaklarımızda yankılanan seda; "hayya ala hayri'l amel" Haydin hayırlı amele...!

Yani; haydin her türlü ihtiras, benlik, riya ve kibirden arınmış bir şekilde ümmet denizinde bir damla olmaya. Bizim bir rengimiz, bir boyamız vardır; o da Rabbbimizin bize çektiği "müslüman" boyasıdır.

Haydin, ümmet denizinde coşan bir dalga olmaya! Haydin ümmet için kabaran bir öfke olmaya! Haydin ümmet için, düşmanın bağrına saplanan bir kurşun olmaya! Haydin ümmetimizin özgür geleceği adına kurbanlardan bir kurban olmaya...!

Hayya ala hayri'l amel...

Haydin silkinip doğrulmaya! Haydin, zulüm ve tuğyan karşısında kükreyip ayağa kalkmaya! Haydin Allah adına, ümmet adına, gelecek nesillerimiz adına ellerimizi tutumaya, bir binanın tuğlaları gibi saf bağlamaya...!

Hayya ala hayri'l amel...!

Haydin özgür Kudüs'te buluşmaya....

Bu yazı toplam 3823 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar