Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Türkeri gözaltında

3. dalga da gerçekleşti.. Ama beklenen olmadı. Yine asker ağırlıklı bir operasyon.. Gazeteciler, yargıçlar ve Prof.'lar biraz daha bekleyecekler..

Hele şu Yazıcıoğlu suikastı davası bir açılsın, birilerinin ezberleri bozulacak, dirençleri kırılacak gibi geliyor bana.

Hatta 28 Şubat davası da ciddi bir şok etkisi yaptı. Birileri bu işin geri dönüşü olmayacağını anlamaya başladı sanırım..

Türkeri'nin gözaltına alınması son derece önemli.. Konuşur mu bilmem ama, gözaltına almayı gerektiren bilgi, belge ve tanıklıklara ulaşılmış ki, bu gözaltı gerçekleşti..

Türkeri o kritik dönemde, kritik görevlerde bulunan bir isim.

O dönemde yaşanan gerçeklerden bilgisiz, habersiz olması düşünülemez.. Darbenin kara kutusu gibi bir rolü olan bir isim..

Öncesini Koman'dan sormak lazım, sonrasını Türkeri'den..

Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı görevinde bulunduktan sonra 1994 yılında tümgeneralliğe terfi etti ve Özel Kuvvetler Komutanlığı ve Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Dairesi Başkanlığı görevlerini yürüttü. Yani terörü de bilir, kaçakçılığı da.. 1998 yılında korgeneralliğe terfi etti ve Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Jandarma Asayiş Komutanlığı görevlerinde bulundu. Yani bu işin karargahında görev yapan bir isim. 2002 yılındaki Şura'da orgeneralliğe terfi ederek, 2. Ordu Komutanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 2004'te, tam da o kritik dönemde, darbe planlarının yapılıp operasyonların başladığı günlerde Jandarma Genel Komutanlığı görevine getirildi. JİTEM'i bilmiyor olamaz.. Faili meçhullerden habersiz olamaz. 30 Ağustos 2006 tarihinde emekli oldu. Yani AK Parti'nin ilk dönemine de yakından tanıklık eden bir general.. Herhalde, kendinden sonra olan olayları da merak edip öğrenmiştir. En azından kendi göreve getirdiği kişiler görevleri başındadır o zaman. Yazıcıoğlu suikastını da bilmesi gerekir..

Bir diger çok önemli, "sessiz güç" OYAK Yönetim Kurulu Başkanı emekli Korgeneral Yıldırım Türker Paşa da gözaltına alınan isimler arasında.

İşin OYAK ayağına girince oradan çok iş çıkar. Sadece Danıştay'a kapı aralanmaz oradan, mediaya da ulaşırsınız. Tansel Çölaşan üzerinden başka adreslere de, Yargıtay'a, Sayıştay'a, Danıştay'a, il derece mahkemelerine de.. OYAK bir santral gibi. Oradan askeri vakıflara, şirketlere, savunma sanayiine, askeri alımlara kadar uzanan, sermayeye açılan dehlizlere de ulaşmak mümkün..

Biliyorsunuz Danıştay saldırısında OYAK Güvenlik'in ihmalleri, yanlışları saymakla bitecek gibi değil. Kameralar çalışmıyor, mevcut kayıtlar siliniyor, üstüne başka çekimler yapılıyor..

Bu operasyonun yapıldığı gün de Danıştay saldırısı ile ilgili, OYAK'ın da adının karıştığı davanın iddianamesi mahkemece kabul edildi.. Dahası, Ağar da aynı gün teslim oldu ve cezaevine girdi..

Aslında Ağar'ın da konuşması gerek. Unutmamak gerekir ki, bu dünyanın bir de öbür tarafı var.. Keşke birileri, bu hesabı öbür tarafa taşımasa. Çünki öbür taraf, bu taraftan daha acı verici olabilir. Sonuçta kul hakkı bu!

Bu konularda en çok bilgi sahibi kişi Türkeri Paşa olsa gerek..

Bu arada Türkeri, 28 Şubat döneminde basın mensuplarına yönelik brifingleri veren tümgeneral olarak da biliniyor. Şimdi yandı bizim akredite gazeteciler.. Çünkü o dönem işbirliği yapanları en iyi bilen, onlara haberleri servis eden kişi gözaltında..

Aslında şimdi Demirel, Çiller ve Yılmaz'ın da ya kendileri giderek, ya ifadelerine başvurulmak üzere tanık olarak ya da icabında sanık olarak dinlenmesi gerektiğine dair toplumda yaygın bir kanaat var..

Şu günlerde hangi dairelerde lambalar gece geç vakitlerde yanıyor, kimler ellerinde çanta dolusu evraklarla sağa-sola gidiyor, kimler yurt içinde ve yurtdışında tatil hazırlığı yapıyor, bakmak gerek..

Telefonla da konuşamıyorlardır, kime güveneceklerini de bilmezler.. Dost bildikleri ortadan kaybolmuştur.. Bir zamanlar kendilerini kapılarda karşılayanların kapıları tek tek yüzlerine kapanır artık.. Bu işler böyledir. Ayakta iken elinizi öperler. Oturdunuz mu saldırırlar, düştünüz mü vururlar.. Etraf Brütüs'lerle doludur.. Ateşin yaktığını, suyun boğduğunu, taşın sert olduğunu insan bu hale düşünce anlar..

Ha bu size ders olsun.. En azından vicdanınızı rahatlatmak istiyorsanız, konuşun.. Belki sığınacak bir vicdan bulabilirsiniz o zaman..

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1458 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar