Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Trump da sadece USA’nın güç ve menfaatine göre davranacak

B. Amerikan halkının seçmenlerinden sadece yüzde 54’nün katıldığı bir seçimle de olsa, Cumhuriyetçi Parti adayı olan dolar milyarderi ve dünyanın en büyük gayrimenkul krallarından Trump’ı seçmesiyle, dünya ekonomisinde meydana gelen büyük çalkantıların nerede duracağı henüz kestirilemiyor. 

***

Rakibi olan Hillary Clinton, seçimlere 10 gün kala, anketlerde yüzde 8-10 önde gözükürken, (Federal Soruşturma Bürosu) FBI tarafından, hakkında ‘Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, devlet sırlarını koruyamadığı’ yönündeki eski iddia üzerine yeni bir soruşturma açıldığını açıklanınca anketlerde çakılmış; seçimlere üç gün kala, FBI yeni bir açıklamayla,  ‘suç unsuruna rastlanmadığı’nı açıklamışsa da, Hillary durumunu düzeltememişti. Ki, o bugün, seçim yenilgisini, ‘lânet olası FBI’ın müdahalesi’ne, manipulasyonuna bağlıyor. (FBI’ın Başkanı, -yıllardır, siyaset dışı olduğunu söylese de- eski bir Cumhuriyetçi Parti’li..) 

***

En başta İslam ve müslüman düşmanlığı olmak üzere,  ırkçı, cinsiyet ayırımcısı, yabancı düşmanı ve ülkeye kaçak girmiş olan milyonları kovacağı  gibi söylemleri ve ‘seçilmemesi halinde, seçim sonuçlarını kabul etmiyeceği’ni en saçma-sapan tarzlarda dile getirerek ilgi uyandıran Trump’ın genelde, sessiz büyük kitlelerin, ‘seçkinler’e bir tepkisi olarak ve de zengin olmayı hayatın en temel ideallerinden birisi olarak gören orta-alt ekonomik sınıfların oyuyla seçildiği
yorumları ağırlıkta..

Amerikalı ünlü yönetmen Michael Moore ise, kazanacağını öngördüğü Trump’ın, Amerikan sisteminin önüne atılmış bir molotof kokteyli olduğunu’ söylüyor şimdi.. Ama, hiç bir devlet tecrübesi olmayan ve bütün hayatı boyunca milyarlarca dolarının ve zenginliklerinin gücüyle harekete etmiş tipik bir tüccar kafalı olan bu kişinin, ‘çizgi dışına çıkarsa, Başkanlık’tan uzaklaştırılabileceği’ şeklindeki ciddî görüşler de, siyaset bilimcisi Amerikalı akademisyenlerce daha şimdiden dilegetiriliyor.

Hem, Trump değil de Hillary kazanmış olsaydı, ne fark ederdi, uslûbdan gayri  denilebilir. 

Gerçi uslûb, hele de dış siyasette çok daha önemlidir. 

***

Amerikan halkının tercihlerine elbette karışamayız.. 

Onlar da bize ve başkalarına karışamamalıdır. 

Ne var ki, onlar sahib oldukları maddî güç ve korumak veya elde etmek istedikleri menfaatlerine göre, dünyanın her tarafına karışmayı kendileri için bir hak olarak görüyorlar. Her ülkenin belirli bir hareket alanı vardır, ulusal kara sınırları, kara suları veya kıt’a sahanlığı ve hava sahası  vardır. Bu sınırların dışındaki bütün alanlar ise, emperyalist güçlerin, en başta da USA’nındır!!  

Gerekçeleri de, ‘kendilerinin hayatî ihtiyaç ve menfaatlerinin olması..’

Ama, dünyanın başka yerlerindeki halkların da, ‘Bizim de Amerika’da hayatî menfaatlerimiz  var..’  diye Amerika’daki haklarını korumak veya elde etmek istedikleri menfaatlerinden  söz edilecek olsa..  Asla!. Hak-hukuk mu, bu kavramlar onların gücüne göre şekillenir.

***

Bizdeki yorumlar ise, genelde, ‘Hillary seçilseydi, F. G.’yi korurdu.. Çünkü, F.G., onun kampanyasına 2 milyon dolar bağışla destekle vermişti..’ şeklinde.. 

Konuya sadece o açıdan bakmak, sığ olmuyor mu?

Nitekim, Trump’ın’Ulusal Güvenlik Başdanışmanlığı’na getirdiği -ve F.G. aleyhindeki açıklamalarıyla bazılarını umutlandıran-  Michael Flynn de, tıpkı Trump gibi açıkça İslam düşmanlığı yapan eski bir general.. Kaldı ki, F.G.’nin iadesi zor gözüküyor. Çünkü, onun Türkiye’ye iadesi, CIA’in yenilgisi olacaktır. Kaldı ki,  CIA Başkanlığı’na getirileceği kesinleşen Mike Pompeo’nun da, 15 Temmuz-Darbe Hıyaneti’nden hemen sonra, Türkiye’yi ‘İslamcı bir diktatörlük’ olarak niteleyen tweet’ler attığı ortaya çıktı..

***

Ayrıca, Hillary Suriye’de PYD/ YPG güçlerinden faydalanabileceği sözleriyle Türkiye’yi hışımlandırmışken; Trump ise, Beşşar Esed’le birlikte harekte edecebileceğini açıklayarak, bütün tabloyu alt-üst edecek gibi gözüküyor.

stargazete

Bu yazı toplam 765 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar