Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Tik tak...

Haziran sıcak geçeceğe benziyor. Aslında üç aylardayız. Üç ayların manevi iklimi bu yakıcı sıcaklığı serinletiyor.

Fetih ve Ayasofya hassasiyeti de bugünlerin en önemli konusu. 29 Mayıs’ın ardından Cuma geliyor. Mısır seçimleri de böyle bir zamana denk geldi. Mısır seçimlerinin ilk gününde sandığa gidenler % 10 dolayında idi. 3 günün sonunda da ciddi bir katılım gerçekleşmedi.

Cumartesi günü, Mavi Marmara’nın yıldönümü. Cumartesi Sultanahmet’ten Sarayburnu’na yürüyüş var. Gece zaten Mavi Marmara’dayız.

Bizim cephede bunlar olurken, paralel gündem oldukça farklı. Gezi’nin yıldönümünde derin devlet, paralel devlet, malum media, malum sermaye, Yahudi lobisi, Esed lobisi, terör örgütleri boş durmuyor. Kürt ve Alevi kesime yönelik ciddi oyunlar söz konusu.

Aslında bu süreçte kullanılabilecek ne varsa kullanacaklar. Çevre, ideoloji, Soma fark etmez.

Bu işin ABD, AB gibi sınır ötesi sponsorları var. Türkiye’ye karşı “topyekun bir savaş” başlattılar.

Daha 27 Mayıs sancısı içimizde. Çoğu öldü ama 5’li çetenin 2 üyesi hâlâ yaşıyor ve savcı 27 Mayıs davasında onlar hakkında müebbed istedi.

Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta, Ukrayna’da yaşanan olaylar toplumun hafızasının canlanması için olumlu bir etkiye sahip.

15 gün sonra okullar tatil olacak… Birileri ortalığı karıştırmak için çok aceleci davranıyor.

Tam da böyle bir zamanda dinleme konusu yeniden gündeme geldi.

İddia vahim. Cemaat, ya da Gülen örgütü, Paralel yapı aynı zamanda MOSSAD’ın Truva atı mı?

Bu iddia yeni değil. Bu okulların “Paralel din”in misyonerlik okulu olmasının yanında, bu yapının CIA, MOSSAD ve VATİKAN’ın Truva atı olduğu iddia ediliyordu.

CIA ve MOSSAD’ın bir dönem MİT’i kullandıklarını, ajanları eğittikleri, donattıkları, ortak operasyonlar yaptıkları, fonladıkları biliniyor.

Bu yapı Mason locaları, Rotary ve Lions kulüplerini nasıl kullanıyor ise, bu paralel örgüt de İslam dünyasında aynı şekilde kullanılıyor sanki.

Son dönemde, özellikle dinleme konusunda emniyeti kullandıkları anlaşılıyor.

Bu yapının, bugün Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü’yü İsrail’le ilişkilendirerek cezalandırma çabalarını şimdi bu gelişmeler ışığında yeniden değerlendirmek gerek.

Bugün Gezi yıldönümü vesilesi ile toplumun farklı kesimlerini sokağa çekme çabası da bu yapı ile birlikte hareket ederek, diğer ülkelerin malum örgütle birlikte düşünülmesi gerek. Kaldığımız yerden devam edelim.

Konjonktür muhalefetin işini kolaylaştırmıyor aslında… Köşelerine çekilip oturmayacaklar ama öte yandan hareket ettiklerinde sonucun bugünkü konumlarını arayacak duruma düşebileceklerinin farkındalar.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ortamı germeye yönelik girişimlerin toplum tarafından mahkum edileceği anlaşılıyor. Yani bu girişimler geri tepiyor.

Birilerinin elinden gelse Türkiye’yi Mısır’a, Suriye’ye, Kırım’a döndürecek. Neyse ki millet bu gerçeğin farkına vardı. Bu planın arkasında kimlerin olduğu da bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı. Kimlerin kimlerle beraber olduğu görüldü. Maskeler düştü.

Yakın plandan bakıldığında önümüzde fırtınalı ve çalkantılı günler var. Ama gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru.

Ama şunu görelim; bugünki sorunlar Türkiye ile başlayıp bitmiyor. Bu sorunların global bir arka planı var. Bölgesel bir arka planı var. Tarihi, kültürel, siyasi, iktisadi bir arka planı var. Onun için bu işlerin düzelmesi bugünden yarına olmayacak. Daha uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmamız gerek. Türkiye kurtulacaksa tek başına kurtulmayacak. Türkiye kazanacaksa da, kaybedecekse de yalnız olmayacak.

Zaman kendi hükmünü icra ediyor. Zor geçen bugünlerin aydınlık bir geleceğin habercisi olduğunu düşünüyorum. Bütün bu yaşananlar bana göre bir mehtap.

Selâm ve dua ile. 

yeniakit

Bu yazı toplam 1002 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar