Theresa May'i gururlandıran tablo

David Lloyd George’un başbakanlığındaki hükümette dışişleri bakanı olan (1916-1919) Arthur James Balfour, 2 Kasım 1917’de Britanya Yahudi Toplumu Başkanı Baron Rotschild’e gönderdiği mektupta “Britanya hükümetinin Filistin’i Yahudi halkı için ulusal bir yurt kabul ettiğini ve bu amaç doğrultusunda çalışacağını” bildirmişti.

Dün bunun 100’üncü yıldönümüydü.

İngiltere Başbakanı Theresa May, İsrail’in kuruluşuna vesile olan “Balfour Deklarasyonu”nun 100’üncü yılını gururla kutladıklarını söyledi.

İşte “gurur” tablosu:

100 senedir itilip kakılan, toprakları gasp edilen, binlercesi öldürülüp milyonlarcası sürgünde yaşamaya zorlanan Filistin halkı…

Ve 100 sene sonra bugün -cümle emperyalistlerin hiç eksilmeyen muazzam desteğine rağmen- hâlâ Filistin toprağına ayaklarını sağlam basamayan, geleceğe ümitle bakamadıkları gibi bugünlerinden de emin olamayan, emniyet hissini bir türlü tadamayan, kendi gölgelerinden bile korkan, korkularını en korkunç cinayetlerle bastırmaya çalışan psikopat Siyonist işgalciler…

***

Son söz henüz söylenmedi.

Yerliler adalette diretiyor, işgalciler zulümde.

Yerliler zulme direniyor, işgalciler adalete.

Dünyevî standartlara göre işgalciler hiç şüphesiz daha kuvvetli ama Allahu ekber.

İsrail aleyhtarı Yahudi şair Erich Fried, “Dinle İsrail!” adlı şiirinde der ki: “Bombalarınızın ve tanklarınızın izlerinden daha kalıcıdır, kumdaki çıplak ayak izleri.”

Dünya dönüyor.

KONFEDERASİYA İDEYASI HƏR ZAMAN REAL OLUB

Azerbaycan istiklâlinin iki büyük kahramanı Mehmed Emin Resulzade ve Ebulfez Elçibey, Türkiye ile konfederasyon kurmayı savunuyordu.

Eski Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in 1999’a kadar danışmanlığını yapan diplomat ve siyaset bilimci Vefa Guluzade de aynı görüşteydi.

Azerbaycan Cumhuriyeti’ni Osmanlı Kafkas İslam Ordusu’nun 1918’deki müdahalesine borçlu olduklarını, aslında Azerbaycan için daha düşük bir statü öngören Bolşeviklerin bu müdahale üzerine çıtayı yükseltmek zorunda kaldıklarını, bugünkü müstakil Azerbaycan’ın o sayede kurulabildiğini, dört tarafı düşmanla çevrili olan Azerbaycan’ın istiklalini korumak için de Türkiye’ye ihtiyaç duyduklarını, evvela Azerbaycan-Türkiye askerî birliğinin ve bilahare Azerbaycan-Türkiye konfederasyonunun kurulması gerektiğini, Türkiye’nin de bundan jeopolitik kazançlar elde edeceğini söylüyordu.

Konfederasyon fikrinin gerçekçiliğini sorgulayanlara diyordu ki:

“Eyni millət, eyni din, eyni tarix və nəhayət eyni siyasi maraqları olan iki dövlətin konfederasiyada birləşməsi hər zaman realdır.” (KONFEDERASİYA İDEYASI HƏR ZAMAN REAL OLUB, Yeni Müsavat, 29 Ağustos 2011)

Türkiye Türkçesiyle:

“Aynı millet, aynı din, aynı tarih ve nihayet aynı siyasi menfaatleri olan iki devletin konfederasyonda birleşmesi her zaman gerçekçidir.”

Heyecan verici bir dava.

Ne var ki şimdilik Bakü-Tiflis-Kars demiryolu birliği ile yetinmemiz gerekiyor.

Yetmez ama şükür.

NABİ AVCI’NIN FETÖ İZLENİMLERİ

15 Temmuz davalarını yakından takip eden Eskişehir Milletvekili -eski bakan- Nabi Avcı’ya göre “15 Temmuz’da ne yaşandığını, örgütün gerçek yüzünü ve bir kalıba döktüğü insan tipolojisini görmek için bu davalar ibretlik.”

Avcı’nın izlenim ve tespitlerinden bir demet:

“Sanıklar, her soruda kağıda bakarak, ‘Ben, Atatürkçü düşünce sistemine inanan bir Türk subayı...’ diye başlayan şablon tiratlarla, insanı ahmak yerine koyan ifadelerle inkar stratejisi izliyorlar. Mantığı, vicdanı, sabrı zorlayacak ne varsa yapıyorlar… Mahkemeleri tahrik ederek usul hatası yaptırma gayretlerine bakınca şunu açıkça görüyorsunuz: Oyun planlarını, AİHM’ye müracaat aşamasında, ‘Adil yargılanma olmadı; savunma hakkımız kısıtlandı’ demek üzerine kurmaya çalışıyorlar.”

“Ya ‘Savaş çıktı zannettim’ ya da ‘Terör saldırısı ihbarı için gittik’ diyorlar. Generali de astsubayı da üsteğmeni de aynı kaypaklık, aynı yalancılık, aynı ‘yersen’ havası içerisinde. O gece, ortalık yıkılırken, güya hiçbiri telefonlarını açmamış, televizyona bakmamış, radyo dinlememiş, internete bakmamış, kimseden bir şey öğrenmemiş. Bu tipolojiyi görmek çok önemli. Bu FETÖ’cülerle ilgili hala içeriden ve dışarıdan pompalanan dezenformasyonlarla kafası karışanlar varsa onlara tavsiyem, gelsinler bu duruşmaları izlesinler.”

“O delillerle, o yaşanmışlıklarla, o kayıtlarla, bunların kurtuluşu yok.”

karargazete

Bu yazı toplam 906 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar