Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

The Family

Amerikalı Evanjeliklerle masaya oturanlar, ister siyasetçi, ister diplomat, ister asker, ister tüccar, akademisyen, STK temsilcisi olsunlar, önce kiminle masaya oturduklarını bilmeleri gerekir.

Kimilerine göre, karşılarındaki, “insan kılıklı bir Şeytan”dan başka birisi değildir. Onlar ise kendilerini “Tanrının kırallığının yeryüzündeki temsilcisi” olarak gösterebilir, “Tanrının kılıcı”, “Tanrının gölgesi”, “Tanrının partisi”. “Tanrıyı kıyamete zorlamak” gibi bir misyon da üstlenebilirler. “Tanrıları ile güreşebilirler”. Başlarındaki yönetici “Tanrı tarafından seçilmiş biri” olduğu için ona mutlak itaat gerekir, çünkü tasarruflarında özgür ve yanılmazdır. Yani “Tanrısal bir masumiyetve bağışlanma” imtiyazının sahibidirler.

Bizdeki “Hizbullah”, “Seyfullah”, “Zıllullah” isimlerinin haddi aşan bir ölçüde kullanılarak “Mücessem ve müşahhas” hale geldiğini düşünün, işte öyle bir şey. Aynı şekilde, bizdeki “Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak”, “Allah’ın bizim elimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemesini” dini bir görev, ahlaki bir sorumluluk ötesinde hiyerarşik ve birileri ile doğrudan ilişkilendirilmiş bir misyon yüklemesi olarak düşünün, işte böyle bir şey.

Osmanlıdaki, Lale devri sonrası, teb’asına “Kullarım” diye hitab eden sapmayı düşünün, işte öyle bir şey. Oysa sahih gelenekte “Kula kulluk yoktur”. Ama Efendilerimiz (!) huzurlarında bizden “musalla taşında meyyid” gibi olmamızı istemektedirler. FETÖ, DAEŞ, Husiler, Hizbullah tartışmaları aslında bizde bu çerçevede ortaya çıkan tartışmalardır.

Bakın, Şeytan belli bir zaman ve belli bir mekana hapsedilmiş değil. Hz. İbrahim’e nerede geldi. Ya da Hz. Yakub’a Hz. Eyyub’a.. Şeytan hep Siyonistlerle, Evanjeliklerle, LBGT’lilerle, ateistlerle olacak değil elbette. Bütün tecrübesi ve hileleri ile gelip aramızda dolaşıp, kulağımıza fısıldayacak nefsimize  gelip kurulacaktır. Onun için dikkatli olalım, her daim!

Netflix’de Amerikan yapımı bir belgesel var. 50 dakikalık 5 bölümlük bir dizi: Family! Evanjelikleri anlatıyor. Özellikle bu Amerikalılarla teması olanlar mutlaka izlemeli bu diziyi. Ha! Bu arada, bunlar da “Cinsiyet eşitliği”ne karşılar. Yahudi olmadıkları halde Siyonist bir toplulukturlar. Bu arada “İsevi Müslüman” ya da “Siyonist Müslüman” protipine aramızdaki en uygun hareket olarak “Gülen hareketi” gözüküyor. Yani onlar da “Aramızdaki Evanjelikler” olmuş oluyor. Onun için başları sıkışınca ABD’ye kaçtılar.

Evanjelizm, “kutsal kitaba/Müjdeleyen habere yönelmek” demek. Yunanca dedikleri dilde “iyi haber” ve/veya “müjde” anlamına gelen “evangelion”dan üretilmiştir. Bu isim ilk kez kilise reformunu savunan Luther ve arkadaşları için kullanılmıştır. Bunlar Tora’daki İsrail oğullarının üstün ve “Tanrı’nın Seçilmiş Halkı” olduğuna inanırlar ve bunun sonucu olarak Filistin topraklarının münhasıran onlara Tanrı tarafından vaad edildiğini savunurlar.  Yahudilikteki “Meşiah” inancının Hz. İsa’nın geri dönüşü ile karşılık bulacağına ve Hz. İsa’nın kendilerini birleştirerek yeryüzünde altın bir çağın başlayacağına inanırlar. Meşiah inancının en önemli temsilcilerinden biri de Sabatay Sevi’dir. Mesela, Kemalizm’i bir ideoloji olarak bu anlamda yeniden yapılandırmak için büyük çabalar gösteren “benzeme benzet” metodunu kullanan kişi de “Tekin Alp” ismini kullanan “Moiz Kohen”dir. “Dinde  reform” ya da TSE damgalı bir din arayışı bu projenin bir parçası idi.  Bu hedefe ulaşmak için Mesih’in geri dönüşünü kolaylaştırmak adına, işlerin insan eli ile düzeltilemeyecek kadar karışması gerektiğine inanırlar ve onun için de “Tanrıyı kıyamete zorlamak” adına, Mesih’in gelişinin kolaylaşması için bozgunculuk yapmaktan çekinmezler. Derin devlet anlayışının teolojik, felsefi ve zihinsel altyapısı için Mitra geleneğinde de olduğu gibi bu düşünce altyapısı çok uygundur ve Tapınakçı gelenek, 2. Dünya savaşı sonrası hızla bu yönde evrilmiştir.

Hıristiyan Siyonizmi“ olarak da adlandırılan bu hareketin kökeni 17.YY İngiltere’sindeki isyankâr püritenlerin burjuvazi içindeki örgütlenmelerine kadar uzanır. Sömürge döneminin ardından Vatikan’a karşı kilise hiyerarşisi dışında kalan kesimden sert eleştiriler yöneltilmektedir. Servet, silah ve iktidarın siyasal otoritelere devredilmesi istenmektedir ki, “Laiklik”, “ulus devlet” tartışmaları “Vestfalya süreci”ne doğru evrildiği dönem bu dönemdir.  

Katolik kilisesine karşı direnen İngilizler Anglikan kilisesine de karşı çıkıyorlardı.  Protestanlara göre, gerçek kral İsa mesihti! Kıyametten önce dönecek ve dünyada tanrının krallığının  başına geçecekti. Buna karşı çıkanlar, yani “anti Chirist”ler “Deccal’in askerleri” oldukları için onlarla savaşacak ve hepsini yok edeceklerdi.  Püritenler bir bakıma öncü Evanjeliklerdir. Bu grub Kraliyetin baskısından kurtulup yeni dünyada kendilerine bir yer bulmak için ABD’ye göç ettiler.  1900’lerin başında batıda Kaliforniya ve  güneyde Teksas çevresinde yerleşmeye başladılar. “Manifest Destiny” adını verdikleri “Tanrı’nın hükmü” anlamına gelen bir manifesto yayınladılar.. Amerikan toplumu o dönemde seküler bir toplumdu ve içine kapalı idi. Evanjelistlerin dışa yayılmaya başlamaları 2. Dünya Savaşı sonrası Nixon dönemine denk gelir. Reagan döneminde yükselişe geçerler. 

Sözün özü şu: Amerikalı Evanjelikler bu topraklarda barış istemiyorlar. Onlar Tanrı’nın kırallığı için buradalar. Tanrının kırallığı için “Arzı Mev’ud” denilen  bu topraklarda İsrail’in hakimiyeti için, Mesihin dönmesi öncesinde adına “Armageddon” dedikleri bir dünya savaşı çıkarmak için mevzı kazanmaya geldiler.. Kushner bölgede bunun için dolaşıyor. Onun için birtakım temas noktaları bulmaya çalışan öncü bir gerilla! 7 aşamalı bir senaryoları var. Bu senaryoya göre kritik eşik Süleyman mabedinin inşası ve eşzamanlı olarak “Edom’un fethi” ile başlıyor.. Edom dedikleri bölge Anadolu’nun “arz-ı mev’ud” bölgesini de içine alan “kutsal coğrafya”sıdır. Bu senaryonun detaylarını “Yuhanna Vahyi”nden okuyabilirsiniz. Diğer 7 adıma gelince; İlki, Yahudilerin Filistin’e geri dönmeleri. Bu gerçekleşti. Hitler bu süreçte manivela görevi gördü. 1948’de İsrail kuruldu ve 1967’de Kudüs’ü işgal ettiler. Bu ilk adımdı. Süreç başlamıştı. 2. Adım, Büyük İsrail’in kurulması. BOP “Büyük Ortadoğu Projesi”Irak, Suriye ve Afganistan’ın işgali, Kürdistan projesi. C. Rice’ın sözünü ettiği 22 bölge devletinin sınır, rejim ve iktidar yapılarının değiştirilmesi, bu adımla ilgili idi.  

3. Adım, Trump’la atıldı. Kudüs’ün başkent ilan edilmesi. 4. Adım Trump’ın “Yüzyılın projesi” dediği Süleyman Mabedinin yeniden inşasına giden yolun açılması. Ortak karargahın Urfa’da olması ilginç!  4. merhalede 7 yıl sürecek olan gazab döneminden söz ediyorlar. Savaşlar, afetler “Türkler” olarak da te’vil ettikleri Gog-Magog (Bizdeki Yecüc ve Mecüc) orduları ile Mesihin ordularının savaşı. Ve ardından 5. adım İsa Mesih’in 2. dafa dünyaya gelişi. İslam dünyasında bu konuda Mehdi’nin gelişinden söz edilir. Kur’an-ı Kerim’de ise kıyamete ilişkin Dabbetül arz, Yecüc-Mecüc ve Sandıka’dan söz edilir. 6. Merhalede Bizim “Melheme-i Kübra” dediğimiz, onların “Armageddon  Savaşı” dediği kıyamet savaşının başlaması ve 7. merhale. Final: Kıyamet, İncil’e ve İsa Mesih’e iman edenlerin cennete yükseltilmeleri.

Göbeklitepe’yi bırakın bir kenara, siz Zerzevan’a bakın. Urfa’da iki düzine Göbeklitepe çıkar. Mitra’yı bir araştırın. İncil’deki Yuhanna Vahyini okuyun, Ege bölgesindeki “7 kilise” ile ilgili bilgileri not edin bir kenara. Hatay’la, Urfa’yla, Maraş’la, İskenderun, Tarsus, Konya, Ankara,Kayseri, Antalya, Muğla ile ilgilenin. “El Bab” ile ilgilenin. Urfa’da kimle ne karargahı kuruyorsunuz, ona bakın! Unutmayın, derin ABD, derin İsrail kadar derin bir din devletidir. Laiklik, Sekülerizm işin kandırmacası. Masanızdaki birileri “Lucifer” adına, “Tanrının kırallığı” senaryosu ile masanızda oturuyor. Yanlış yaparsanız şansınız yok hem dünyanızı, hem de ahiretinizi kaybedersiniz. Top oynadığımız alan mayınlı. Yani mayınlı tarlada top oynuyoruz. Aman dikkat! Bu konuya yarın da devam edeceğiz. Euzubillahimineşşeytanirraciym! Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 932 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar