Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Teşhis tamam, sıra tedavide

1948 tarihinden beri, İsrail, kendisine ait karakter yapısıyla Filistin"e haksızlık yapmaktadır. Kendisini dünya kamuoyuna karşı mazlum ve haklı göstermektedir. Elinde bulundurduğu her çeşit imkânlarla terörün her çeşidini uygulamaktadır. Sırtını dayadığı silahlarına ve ABD"ye karşı, karşısında hiçbir gücü, devleti, toplumu hesaba katmamaktadır.
Değiştirilmesi için teklif dahi yapılamayan bazı kanun maddeleri gibi, İsrail, devlet olarak dokunulmazlık zırhına bürünmüş, dışarıdan gelecek hiçbir ricayı, talimatı, direktifleri hesaba bile katmamaktadır. İsrail"in bu hale gelmesine sebep olan etkenlerden biri de gelmiş geçmiş Türk hükümetleridir. Bugün AK Parti hükümetinin İsrail"e karşı gerçekleştirdiği dik duruşunu, bundan evvelki hükümetler de yapmış olsaydı, İsrail bu kadar şımarmayacak ve mazlum Filistin halkına zulüm yapamayacaktı.
Şöyle bir düşünelim. Bugün İsrail deyince hemen akla Yahudiler; Yahudiler deyince hemen akla İsrail gelmektedir. Tüm halkları yaratan Allah, yarattığı bazı halkların psikolojik, sosyal yapı, karakter gibi noktalarına dikkatimizi çekmektedir. Dikkat çekilen konuların neler olduğunu teşhis etmeyenler, tedavi için ortaya bir şey koyamazlar. Tıpkı tedavi edilecek hastaya uygulanan metot, İsrail Devletine de uygulanmalıdır. Uluslararası güçler, dünyaya özgürlük(!) getireceğini vaat eden Amerika ve NATO, Avrupa Birliği" Ne kadar tuhaf geliyor bu ifadeler değil mi?
Dünyada ve İsrail"de yaşayan bazı Yahudi vatandaşlarımızı istisna edecek olursak (Al-i İmran suresi/113), genel olarak Yahudilerin gerçek kimliklerini Rabbimiz bir bir ortaya koyuyor. Bunlardan birkaç tanesini zikretmekle iktifa edeceğiz:
1. Yahudiler gerçeklere dekin dekin inanmazlar. Kolay mı zannediyoruz? Bakara"88
2. Bunu geçelim, tahrif edilen Tevrat"a bile uymazlar. Nerdeee? Al-i İmran/23-24
3. Uluslararası hukuk, der dururuz. Ne var ki, onlar anlaşmalara da uymazlar. Enfal/56
4. Anlaşmalara uymayı bırakalım, anlaşmaları sürekli bozarlar. Bakara/100
5. Bu toplum, Müslümanların himayesine sığınmadıkları müddetçe, sınır-hudut tanımazlar. A.İmran/112
6. Yanlış anlaşılmasın, istisnalar hariç, bu toplum Allah"ın lanetine muhataptırlar. Bakara/88
7. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, terör estirmek, hayatlarından kopmayan bir parçadır. Maide/64
8. Onlar, inananlarla göğüs göğüse, mertçe mücadele, savaş yapamazlar. İlla ki sağlam kalelerin, sağlam siperlerin arkasında durarak savaşırlar. Haşr suresi/14
9. Ne ibretlik bir tablodur ki, bu toplum, kendilerini yaratan Allah"tan daha çok, Müslümanlardan korkarlar. Haşr/13
İsrail"e karşı, halkı Müslüman olan Türkiye ne yaptı? Birtakım ortak işlere, askeri tatbikatlara imza attı. Ürettiği tüm malları ülke halkı olarak tükettik. Senelerce hatta asırlarca birlikte yaşadığımız Yahudi vatandaşlara karşı, en küçük bir haksızlık ve tavır sergilemedik. Çocuklarımız, onların çocuklarıyla birlikte aynı okulları, aynı toplu taşıtları, aynı alışveriş merkezlerini paylaştılar. Biz çokuz, onlar azınlıkta, diye bir taksimata tenezzül ve tevessül etmedik.
Bu duyarlı, hakşinas, paylaşımcı ve geçim ehli olan Müslümanlar, aç, susuz, hasta olan bir yerde bulunan insanlara, Müslüman kardeşlerine yardım etmek istiyor, azgın İsrail ise, bu fedakar ve paylaşımcı insanları katlediyor. Ve bütün dünya lanetliyor, devlet terörü diyor yaptıklarına, ama gaileleri bile değil, Niçin? Çünkü bu devletin frenini, direksiyonunu, manevra alanını elinde tutmakla görevli olan ülkemizin yöneticileri, zamanında tedbir almadılar. Ne Süleyman Demirel, ne Mesut Yılmaz, ne de A.Necdet Sezer" Üstelik Müslüman halkı onlara şikâyet eden bile oldu. "Bizi Avrupa topluluğuna almazsanız, irticacılar iş başına gelir" diyecek kadar ele ayağa düştüler. Şimdi AK Parti, mazlumların hakkını savunmaya başlayınca, hazmedemiyorlar. 1948 senesinden beri, İsrail"in yaptığı tüm haksızlıklara, zulümlere seyirci kalmaya alışmış Müslüman halklar, şimdi mazlumların yanında, zalimlerin karşısında olması gerektiğini anlayarak, meydanlara çıktı. Sadece Anadolu toprakları üzerinde değil, dünyanın her tarafında. Hem de görevlerini zamanında yapmayan iktidarlara beddua ederek, sesini yükseltmeye, haksızlıkları önlemeye çalışıyor.
İsrail şu gerçeği kabul etmelidir ki, eğer bu zulmü kendisi değil, Filistin halkı, İsrail halkına yapmış olsaydı, Filistin"in karşısında, İsrail halkının yanında olurduk. Müslüman halk bu kadar medeni ve bu kadar duyarlı bir inanca sahiptir. Ne var ki adeta eli kolu bağlı çocuk, ihtiyar ve insanlara zalimce ve gaddarca yapılan saldırıyı ve katliamı, bizler değil, bizden sonra gelecek çocuklarımız ve hatta torunlarımız bile unutmayacaktır. Muhkem kaleler ve siperler arkasında savaşmayı kendisine marifet sayan İsrail, bir gün yaptıkları zulmün içinde boğulup, adi ve zalim kimliği ile mahşer gününde mazlumların ayakları altında ezilecektir.
Gazze Müslümanlarına ve mazlum insanlara gıda yardımı götürürken haksız yere öldürülen (inşallah şehit olmuşlardır) kardeşlerimize makamların en güzeli cennetin verilmesini, geminin gazilerine ve hastalarına şifalar dilerken, bu iğrenç dolu İsrail katliamına tepkilerini ortaya koyan tüm insanlara, İHH"nın onurlu hizmet kervanına, tüm sivil toplum kuruluşlarımıza, vakıf ve derneklere, hanım kardeşlerimize, çocuklarımıza, gençlerimize en üst seviyede sevgilerimizi, saygılarımızı, takdir ve tebriklerimizi sunuyor, vefat eden kardeşlerimizin yakınları olan 2 milyar Müslümana taziyelerimizi iletiyoruz.

Bu yazı toplam 3165 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar