Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Tenakuz

Evet evet, yeni bir Şubat’a daha girdik. Şubat’ımız hayırlı olsun diyelim. Şubat, içimi soğutan bir aydır. 28 vardır içinde. 28 Şubat soğuk bir kış günüdür ama insanın kemiklerini sızlatan bir darbe günüdür de. Bin yıl sürmemiştir Şubat’ımız belki ama bizi bir daha, eskisi gibi “biz” olmayacak şekilde tarumar etmiştir. Şubat hem soğuk, hem zalimdir. Her Şubat aynı hisler, aynı iç ürpermesi, aynı kalp sızısı tekrar eder. Şubat’tır, gelmiştir, kaçış yok yaşanacaktır. Kişisel kaprisler, sınıfsal huysuzluklar, toplumsal nefretler, dine karşı silah çekmeler, dönüp dolaşıp ezecektir.

Haykırmak istersiniz sesiniz çıkmaz, ama diye itiraz etmek istersiniz, diliniz tutulur, elinize kelepçe vurulur ve siz boynu bükük, başörtüsü arbedede çekilmiş, tekme tokat, cop yemiş olmayan geleceğinize doğru ilerlersiniz. 28 Şubat belki arzu edildiği gibi bin yıl sürmemiştir ama içimizdeki her şeyi de yok etmiştir. Bir daha asla yeşermeyecek, gülümsemeyecek, gülümsettirmeyecek şekilde. İçleri öldürmüştür.

Bakıyorum şimdi, 28 Şubat bitmiş. Bakıyorum ben burdayım. Bakıyorum, başörtülü kızlar burda. Bakıyorum, her yerde mescit, her yerde bir ezan, her yerde cami. Ama bir şeyler eksik diyorum. Düşünüyorum, soruyorum nedir bu eksik olan... Uzun uzun düşünüyorum. Sonunda buluyorum da galiba. Takat... Takatimiz eksik.

Yormuşlar bizi. Yorulmuşuz biz. Neş’emizi almış götürmüşler. Şubat’larda başlamayan darbelerle azıcık azıcık yok etmişler. Şubat’ı aşıp sonrasına yaymışlar. Her defasında biraz daha yakın mesafede, her fırsatında daha da derinden yok edercesine... Belini bükmeye, şevkini kırmaya ahdetmişler. Yol da almışlar, katetmişler. Kültürel üstünlüklerine üstünlük eklemişler.

Şimdilerde nerelerdeler bilir misiniz, merak eder misiniz... Anlatayım. Kimi yok oldu gitti, kimi unutulmaya yüz tuttu, apoletler çıkınca pek de bir küçüldü, zayıf kaldı. Kimi adı anılmaz, yüzü görülmez oldu, yaptıkları kötülükler yanlarına kâr henüz kalmadı. Ama bir kısmı, hele bir kısmı, kuş oldu uçtu, özgürlük savaşçısı, başörtüsü savunucusu oluverdi. Şimdilerde pervane olarak dönüyorlar, tavaf ettikleri makamlar, alın koydukları eşikler var. Görseniz tanıyamazsınız... Neredeyse kendinizden utanırsınız. Yanlış hatırlıyor olmalıyım, hafızam beni yanıltmıştır diye bir de kendi kendinize kızarsınız. Baktığınız, hatırladığınız değildir çünkü. Çünkü şimdi bir insan hakları mücahidine bakıyorsunuzdur. Kraldan daha kralcı bir din’e saygılı’dır karşınızda duran şimdi.

İçinizi kavuran 28 Şubat soğuğu ile birlikte, darbenin mutfağında çalışmış bu güruh şimdilerde liberal, demokrat ve daha da önemlisi bir miktar dindar kisvesi içinde baş köşeleri tutmuş vaziyette. Bilmem, belki de bıyık altından gülüyorlar, o zaman da başınızdaydık, şimdi de...

yeniakit

Bu yazı toplam 931 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar