Tekfircilere FETÖ Koruması

Tekfircilere FETÖ Koruması

İstiklal Caddesi’nde patlatılan bombayı, DAEŞ’li kuryenin 20 gün önce FETÖ’cü istihbaratçılara bildirdiği ortaya çıktı.

İstanbul İstiklal Caddesi ve Atatürk Havalimanı’nı kana bulayan terör örgütü DAEŞ’e FETÖ’nün yardım ettiği ortaya çıktı. Kirli işbirliği, Atatürk Havalimanı’ndaki saldırıda kullanılan silahların devamının DAEŞ’E ait bir hücre evde çıkmasının ardından derinleştirilen soruşturma sonucu deşifre oldu. DAEŞ muhbiri ve FETÖ’cü astsubayın ifadeleri, kirli işbirliğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.

EYLEMLER İHBAR EDİLMİŞ

Her şey Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’nün 08.07. 2016’de yani FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden bir hafta önce DAEŞ hücresine düzenlediği operasyonla başladı. Atatürk Havalimanı saldırısıyla bağlantılı silah ve mühimmatla yakalanan DAEŞ’li Ebu Haydar, ilk sorgusunda “Türk muhaberatına bilgi veriyorum. DAEŞ’in Suriye’deki sorumlularından Ebu Süleyman bana ‘Akçakale’den patlamaya hazır canlı bomba düzeneklerini alarak İstanbul’a götürmemi’ talimatı verdi. Sevkiyattan önce jandarma istihbarata giderek haber verdim” dedi. Haydar’ın verdiği bu bilgilere rağmen bombacılara herhangi bir müdahale yapılmadığı belirlenince, soruşturma genişletildi. Ebu Haydar, ifadesinde bunu son bir yıl içinde defalarca tekrarlandığını söyledi.

FOTOĞRAFTAN TEŞHİS

Bomba sevkiyatı ihbarının 27.02.2016’de jandarma istihbaratına yapıldığı ve 20 gün sonra 19.03.2016’de bu patlayıcılarla DAEŞ’in İstiklal Caddesi’nde 3’ü İsrailli 5 kişinin ölümü 37 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan intihar saldırısını gerçekleştiği belirlendi. Polis, tutuklanan DAEŞ’li Ebu Haydar’ı muhbir olarak kullanan istihbaratçının peşine düştü. Şanlıurfa Jandarma İstihbarat’tan 16 görevlinin fotoğrafı Ebu Haydar’a gösterildi. İstanbul’a yapılacak bomba sevkiyatına dair ihbarların İ.Ç, C.Y, R.K ve H.Ü’ye verildiği belirlendi.

EK TEK TESPİT EDİLDİ

Ebu Haydar, Astsubay İ.Ç’nin kendisini ‘Elvan Yüzbaşı’ olarak tanıttığını söyleyerek, “Benimle doğrudan ilgilenen bu kişi, DAEŞ’in bombaları ile ilgili birebir bilgi verdiğim şahıstır. Bu şahsın öncülüğünde toplam beş kişi beni sorgulamıştı. Ben Türkiye’ye zarar vermek isteyen biri değilim, kendisini istihbaratçı olarak tanıtan bu kişilere DAEŞ’in canlı bomba düzeneklerini ve silahlarını önceden bildirerek, Türkiye devletinin bunu önlemesini istemiştim” dedi.

Soruşturma sonucunda ihbara rağmen Jandarma İstihbarat görevlilerinin aldıkları bilgiyi “Haber kayıt ve bildirim formu” haline getirmedikleri, üstlerine ve olayın engellenmesi il birimlerine ve güzergâhtaki illere bildirmedikleri tespit edildi.

KAYIT TUTULMAMIŞ

15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ üyeliğinden sorgulanan bu jandarma istihbaratçılar ‘etkin pişmanlıktan yararlanmak’ için FETÖ-DAEŞ işbirliğini itiraf etti.  1986 yılında FETÖ ile tanıştığını itiraf eden Jandarma İstihbarat Astsubayı İ.Ç ifadesinde, Vedat isimli bir sözde imamın verdiği özel bir hat ve telefon üzerinden örgütle iletişim kurduğunu anlattı. İ.Ç, “Vedat ‘Sana verdiğim özel telefon geri ver artık’ dedi. Cep telefonumu alarak Bylock isimli programı yükledi. Bana bir kullanıcı adı oluşturdu ve şifre girdi. Nasıl kullanacağımı anlattı ve 2015’e kadar kullandım. Vedat, bu program üzerinden Urfa’da jandarmanın yaptığı önemli operasyonları, ele geçirilen önemli mühimmatların veya önemli terör olaylarını kendisine bildirmemi istiyordu. Vedat’a yaklaşık 8-10 ayrı sansasyonel nitelikte terör ve istihbarı konuları bildirdim” dedi.

İŞTE KAN DONDURAN İFADELER

- DAEŞ bombacısı ve muhbiri Ebu Haydar:“Şanlıurfa Akçakale sınırından bomba ve silahları alarak istenilen kişi ve yere teslimatını yapmak için DAEŞ’ten görev almıştım. İki tane çanta alacaktım. DAEŞ sorumlu militanı Ebu Süleyman ‘Bu çantaları al, İstanbul’a götür. Sana daha sonra söyleyeceğim kişiye teslim edersin’ dedi. Malzemelerin dikkatli taşınması gerektiğini, içerisinde canlı bomba yeleklerinin olduğunu ve düzeneğin kurulu olduğunu, en ufak bir hatada patlayacağını söyledi. Bende o dönemde para olmadığı için samimi olduğum Ebu Ahmet lakaplı Hüseyin’den arabasını istedim. Araba ile ne yapacağımı ısrarla sorunca, ‘DAEŞ’in canlı bomba yeleklerini İstanbul’a götüreceğim. Bunun karşılığında iyi bir para alacağım, birlikte paylaşırız’ dedim. O da bana ‘Bu işi daha güzel bir şekilde yapacağız’ diyerek telefonla biri kişiyi aradı. 5-10 dakika sonra beyaz bir araba geldi. Arabada bir kişi vardı, kendisini istihbaratçı olarak tanıttı. ‘Sizi, bizim binamıza götüreceğiz’ diyerek bizi demir kapılı kapıda askeri kıyafetli görevlilerin beklediği binaya götürdü. Ebu Ahmet,’Bu arkadaşlar istihbarattan, ben bu arkadaşlara çalışıyorum. Senin canlı bomba malzemelerini de bu arkadaşlar ile birlikte halledeceğiz’ diyerek beni onlarla tanıştırdı. Ben DAEŞ’in İstanbul’a götürmemi istediği bombaları bu istihbaratçılara söyledim. Onlar da beni yolladılar. Daha sonra araba bulamadım. Araba bulamadığımı Suriye’deki Ebu Süleyman’a bildirdim. Ebu Süleyman’da beni iki gün sonra aradı ‘O malzemeler yerine ulaştı Elhamdullilah, sana başka bir iş vereceğim’ dedi.”

- FETÖ’cü Jandarma İstihbarat Astsubayı İ.Ç: “2015 başlarında Bylock şifresini unuttum, şifreyi yanlış girdikten sonra program kendini otomatik olarak sildi. ‘Vedat ile irtibatımız koptu, kurtuldum’ diye sevindim. Cemaatte olduğumu hiçbir zaman eşime söylemedim. Şubat 2016’da Niğde İl Jandarma Komutanlığı’ndan bir duyum geldi ve İl Jandarma Komutanı da bu konu hakkında araştırma yapmamızı istedi. Niğde’ye bilgi veren H. İ’yi bizde şubeye davet ettik. Bilgi kaynağını sorduk. Suriyeli Ebu Haydar olduğunu söyledi. Bende N.P’ye H. ile birlikte gidip Suriyeli şahsı şubeye getirmesini istedim. Benim odamda bu şahıs ile görüştük. Şube Müdürü C. binbaşı, Kısım Amiri R. Teğmen, H.Ü ve N.P’de vardı. Suriyeli Ebu Haydar ‘Şanlıurfa’da DAEŞ’in bir deposu var. Buradan bir araçla bombaları alıp İstanbul’a götürüleceğim. Bana araba verin, gidip bombaları alayım sizde yakalarsınız’ dedi. Bende ‘DAEŞ zengin bir terör örgütü, senden araba istemez. Varsa öyle bir şey, arabayı ve bombayı hazırlar, sana götür der’ dedim. O dönem terör örgütlerini ihbar edene para ödülü verileceğine dair kanun yeni çıkmıştı. Ben ve görüşmedeki arkadaşlar, bunun sırf para kopartmak için geldiğini düşündük. Şahısları gönderdikten sonra görüşmeye dair İl Jandarma komutanına bilgi verdik.”