Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Tekaüd (Emekli olmak)

Beşeri sistemlerin çoğu, devlet kademelerinde çalışan, hizmet eden memurunu, işçisini vatandaş olarak görür ve sistemini ona göre kurar. Vatandaş olmanın yanında memur ve işçisinin aynı zamanda "Kul" olduğunu hesap etmez.

Vatandaşlık kimliği ile kulluk kimliği birbiriyle çatıştığı zaman, tercih vatandaşlık kimliği içindir. Bir başka gerekçe ise bu işlemin laiklik adına yapıldığı ve zorunlu olduğu açıklanır. Biz burada konuyu hukuk ölçüleri ışığında ele almayacağız. Sadece mesaj boyutunu dillendirmeye çalışıp, emekli olan inançlı insanımızın dikkatini çekmiş olacağız.
Emekli kelimesinin Arapçası tekaüttür. Tekaüd veya emekli, belirli bir hizmet yılını doldurduktan sonra veya sakatlık sebebiyle işi bırakan ve belirli bir ücret alan kimse demektir.
Emekli olmuş tüm inanan kardeşlerime sunacağımız mesajı, takdim etme sırası geldi.
Hayatımızın her alanına örnek, numune gösterilmiş Peygamberimiz(s.a.v), emekli olanlar için de elbette örnektir. Nasıl bir örnek peki? İşte cevabı: Peygamberimizin vefatına 82 gün kalmıştı. Birçok köy, kasaba ve şehirde yalancı peygamberler türemeye başladı. Vefatına iki aydan az zaman kalan efendimiz, bir taraftan veda haccının hazırlığın yaparken, diğer taraftan, yalancı peygamberler için yaklaşık 40 bin kişilik ordu hazırlığı yapıyordu. Veda haccına gitti, veda hutbesini okudu, ordunun başına Hz. Usame"yi getiren efendimiz, hazırlamış ordusunun başarısını görmeden Rabbine kavuştu. Ömrünün son 82 gününü efendimiz böyle geçirmiştir.
Hıcr Suresinin 99. Ayeti konuyu tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır:
"Kesin hakikat olan ölüm kapını çalıncaya kadar, Rabbine kulluk et." Kulluk veya ibadet kelimesi inanan bir insanın aklının, kalbinin ve bedeninin ortak faaliyeti olarak anlaşılmalıdır. Hac ibadetini yerine getirdikten sonra dünya bağlantılı işleri rafa kaldırmanın ne kadar sorumluluğu varsa, emekli olan bir insanın dünya bağlantılı yapılması gereken işleri rafa kaldırmanın da derece sorumluluğu vardır. Huzur evlerinde adeta ölümünü beklercesine ömrünün son zamanlarını geçiren kardeşlerimizi ve emekli olduktan sonra huzur evinde kalanların hayatına benzeyen bir hayatı hedeflemiş emekli kardeşlerimizin ortak dünyaları aynıdır desek yeri vardır.
Tüm emekli kardeşlerime, hayırlı ve uzun ömür dilerken, Fetih Suresinin 17. Ayetine kulak vermelerini önemle istirham ediyorum. Rabbimiz ilgili ayette kimlerin hizmetten, cihattan, savaştan muaf tutulduğunu açık bir şekilde beyan etmiştir:
"Savaşa katılmayan köre vebal yoktur, topala vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur." Bu ayetten şu gerçeği anlamak mümkündür. Her inanan insan, gücü ve imkânları ölçüsünde Allah"a ve Resulüne itaat etmek, Allah ve Peygamberden gelen emir ve talimatları yerine getirmekle sorumludur.
"Benden bu kadar deyip, çocuklar büyüdü, görevi onlara havale ettim, bize bundan sonra camiye gidip bol bol ibadet etmek düşer" mantığını tasdik eden bir ayet veya hadis bulamayız. Bulamayız, çünkü Hıcr Suresi buna cevaz vermez.  Ruh bedende kaldığı, vücut organlarımız iş yapar halde olduğu müddetçe. Durmayacağız ve durdurmayacağız.
60–70 yaşına gelmiş misyonerler, Afrika"da Müslüman avına çıkacak, Afrika genelinde 10 milyon gayr-i Müslim sayısını bugün 350 milyona taşıyacak, ülkesinden, evinden binlerce kilometre uzaklıkta olan Afrika"yı sömürecek; Müslüman insan ise "emekli oldum" diyerek, hayattan elini eteğini çekecek, böyle bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir.

akit

Bu yazı toplam 1534 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar