Tek Suçu “AZİZ NESİN KİM?  Demek

Tek Suçu “AZİZ NESİN KİM? Demek

Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te gerçekleşen ve 37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas olaylarının gerçek failleri, aradan geçen 23 yılda hâlâ bulunamadı

Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te gerçekleşen ve 37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas olaylarının gerçek failleri, aradan geçen 23 yılda hâlâ bulunamadı. Ancak ‘suça suçlu uydurma' telaşıyla, hiçbir somut kanıta dayanmadan tutuklanıp mahkûm edilen masum insanların çilesi, aradan geçen yıllara rağmen bitmedi. Onlardan biri de hâlâ cezaevinde bulunan 82 yaşındaki Ahmet Turan Kılıç.

Yakın dönemin karanlık yılı 1993'te gerçekleşen en sarsıcı olaylardan biri Sivas Madımak komplosuydu. Madımak'taki oyunu karanlık odakların kurguladığına ilişkin çok sayıda işaret bulunmasına rağmen, aradan geçen 23 yılda gerçek faillere ulaşılamadı. Ancak ‘suça suçlu uydurma' planı gereğince birçok masum insan hapse atıldı, çileler çekti. O çileyi halen hapiste çekenlerden biri, 82 yaşındaki Ahmet Turan Kılıç. Suçsuz yere 23 yıldır hapis yatan Turan Kılıç'ın oğlu Necdet Kılıç, birçok masum insana yapıldığı gibi babasına da kurulan çirkin kumpası ve yaşadıkları zorlukları Zaman'a anlattı.

TEK SUÇU “AZİZ NESİN KİM?” DEMEK

Olaydan 5 gün sonra babasının evden alındığını belirten Necdet Kılıç, Sivas Emniyeti'nde tutulduğu sırada, mesleği televizyon tamirciliği olduğundan, çalışmayan bir videoyu çalıştırması için üst kata götürüldüğünü ve ekranda Müslümanlara küfreden Aziz Nesin'i gördüğünde “Bu kim?” diye sorduğunu ifade etti. Orada bulunan bir komiserin; “33 kişiyi yaktınız.” demesi üzerine babasının komisere “Ben mi yaktım? Git yakana söyle.” şeklinde çıkıştığını anlatan Necdet Kılıç, tartışma sonrası babasının tutuklandığını ve o komiserin ayarladığı 7 polisin de yalancı şahitlik yaparak; “Bu adam Madımak'ta en ön saftaydı, gördük.” dediklerini anlattı.

“BABAM KENDİNE BAKAMAZ HALDE”

Davada yargılanan 157 kişiyle ilgili suçlamaların ve yalancı tanık ifadelerinin, sanki fotokopi makinesinden çıkmış gibi aynı olduğunu söyleyen Necdet Kılıç, olaylar sırasında gün boyu babasıyla birlikte olduğunu, namazdan sonra alışveriş yapıp eve gittiklerini söyledi. Babasının yürüyemez halde olduğunu anlatan Kılıç; “İleri derecede romatizması var. İlaçlarla yürüyebiliyor. Kulakları duymuyor, oradaki arkadaşları ve gardiyanlar ile iletişim kuramıyor. Kendisine bakacak halde değil. 75 yaşındaki insanların cezasını evinde çekmesi gibi bir durum var. En azından bundan faydalanabilsin. Tabii bu bizim için son seçenek.” şeklinde konuştu.

“YENİDEN YARGILAMA İSTİYORUZ”

Asıl isteklerinin yeniden yargılanma olduğunu belirten Kılıç, bunun için Cumhurbaşkanı'na mektup yazdığını anlattı. Babasının Adli Tıp'a gittiğini ancak hiç muayene edilmeden; “Hapis yatabilir” raporu verildiğini aktaran Kılıç şunları söyledi: “Sivas olaylarından yattığı için başvurduğumuz her yerden yüzüstü döndürülüyoruz. Annem 4 Mayıs'ta vefat etti. Kadıncağız iki büklüm cezaevi yollarında ömür tüketti. Sonunda da felç olup öldü. Madımak'ta ölenlerin bir kısmı içeride kurşunlanıp öldüler. Fotoğraflarda bu gün yüzüne çıktı ancak ne hikmetse hemen kaybedildi. Mezarları açılsın, bu anlaşılır.”

Madımak'tan hukuksuzluk manzaraları

Dava dosyası ve duruşma tutanaklarındaki birçok husus, Madımak olaylarındaki karanlık kurguyu ve sanıkların mağduriyetini göz önüne seriyor. İşte bazıları: • Sanık Yusuf Şimşek, 9 Temmuz 1993'te gözaltına alındığı halde, bir gün önce düzenlenen teşhis tutanağında, teşhis edilenler arasında gösterilmiş. • Emniyet görevlisi İbrahim Bolater: “Toplu teşhis zaptı, sonradan tutulmuş bir teşhis zaptıdır. Müdürlerimiz söyledi.” • Emniyet görevlisi Şaban Yılmaz, soruşturma aşamasında, poşet ile benzin getiren kişinin Durmuş Tufan olduğunu söylediği halde, talimatla alınan ifadesinde, bu kişinin Halil İbrahim Düzbiçer olduğunu beyan etti.