Suriyeli devrimciler Esed'i sağduyuya davet ediyor

Suriye televizyonunda kaşı-gözü yarılmış (belli ki işkenceden yeni çıkmış) bir delikanlı "itirafta" bulunuyor:

"Bir adam geldi, elime bir silah tutuşturdu, Suudi Arabistan adına para teklif etti, ben de Suriye ordusuna ateş ettim..."

Böyle hikâyelerin bini bir para.

Baas rejimi, Suriye Devrimi'nin böyle hikâyelerden ibaret olduğuna inandırmaya çalışıyor bizi.

Bütün mesele, anti-emperyalist Suriye yönetiminin cezalandırılmaya çalışılmasından ibaretmiş!

Der'a, Humus, Banyas ahalileri provokasyona geliyorlarmış; Suriye'yi "Büyük Ortadoğu Projesi" çerçevesinde Amerika ve İsrail'in kucağına itmeye çalışanların ekmeğine yağ sürüyorlarmış; Suriye'yi iç savaşa sürükleyip parçalama tezgâhına alet oluyorlarmış!

Suriyeli devrimcilerin belli başlı sloganları arasında Amerikancılık-İsrailcilik kokan bir tek slogan bile yok; "Alevilere ölüm!" yahut "Hıristiyanlar dışarı!" veya "Kahrolsun laikler!" gibi bir slogan da yok.

Yayınladıkları bildirilerde de yok böyle şeyler.

Bilakis; devrimciler, Suriye'deki bütün dinî, mezhebî, etnik ve ideolojik gruplara saygılı bir düzen istediklerini, bölünmeye yol açabilecek hareketlere kesinlikle itibar etmeyeceklerini, Batılıların Suriye'ye müdahalesini de kesinlikle arzu etmediklerini daima vurguluyorlar.

Mezhepçiliği, meşrepçiliği, kabileciliği devrimciler değil devletin tepesindeki cunta yapıyor!

Ateşin üstüne körükle giderek emperyalistlerin ekmeğine yağ sürenler devrimciler değil statükocular!

Binlerce muhalif göstericinin arasında üç-beş tane silahlı adam da olabilir; Cumhurbaşkanı Beşşar Esed, o adamlarla mücadele adına koca şehirleri işgal ettirmek ve kalabalıklara gelişigüzel ateş ettirmek yerine devrimcilerin önde gelenlerini –bütün mezhep ve meşreplerden rejim muhaliflerinin temsilcilerini- "Suriye'de Islahat İçin Ulusal Konferans"a davet etse, onlarla oturup doğru-dürüst konuşsa, ıslahat taleplerine layıkıyla ve vakitlice mukabele etse (ve bu süreçte gösteriler devam ettiği takdirde göstericileri kendi hallerine bıraksa, güvenlik güçlerini gösteri mahallerinden uzak tutsa), bütün komplolar boşa çıkmaz mı?

Bir grup sivil toplum kuruluşunun İstanbul'da yapabildiğini Suriye devleti Şam'da niçin yapamıyor?

Geçen hafta Suriyeli devrimcilerin iki temsilcisiyle görüştüm.

Biri Şam'dan, öbürü Kamışlı'dan.

İkisi de, yeni Hama'ların yaşanması ve Batı'nın Suriye'ye müdahale etmesi ihtimallerine karşı uyanık olduklarını, bunlara karşı tedbirler aldıklarını, aynı şeyi Beşşar Esed'den de beklediklerini, yönetimle müzakerelere hazır olduklarını (bu konuda Türkiye'nin arabuluculuğuna ihtiyaç duyduklarını), meselenin hâlâ tatlıya bağlanabileceğine inandıklarını söyledi.

Devrimcilerin bugüne kadar yayınladıkları bildirilerde de bu sağduyu, bu iyi niyet, bu barışçıl çözüm arayışı daima ortaya konuldu.

Normalde devletler devrimcileri itidale davet eder; Suriye'de bunun tersi oluyor.

Baas rejiminin öcü olarak gördüğü / gösterdiği İhvan-ı Müslimin (Müslüman kardeşler) Teşkilatı da, "Suriye'deki hadiseler üzerine beyanat"ında, Beşşar Esed ve adamlarına ilm-i siyaset ve sağduyu dersi veriyor.

Şöyle:

"Müslüman Kardeşler, Siyonist Amerikan Büyük Ortadoğu Projesi'ne karşı direnişin bir sütunu olarak Suriye'nin duruşunu, Filistin'in kurtuluşu için silahlı direnişe destek vermesini, Filistin direniş örgütlerine sahip çıkmasını, Filistinlilerin ve Lübnanlıların yasal haklarını savunmasını takdir etmektedir.

Müslüman Kardeşler, Suriye halkının bağımsız ve güvenli bir ülkede, özgür ve onurlu bir hayat sürme, İslam ve uluslar arası anlaşmalara bağlı hukuk ve adalete dayalı bir yönetim altında yaşama hakkına (da) tam destek vermekte, silahsız barışçıl sivillere yönelik terör ve saldırıları bütünüyle reddetmekte, Suriyelilerin kanının dökülmesini kınamaktadır.

Suriye'nin birliği noktasındaki derin kaygılarımızdan dolayı, Müslüman Kardeşler olarak, Suriye yönetimine acilen ulusal bir uzlaşmayı gerçekleştirmesi, halkın özgürlük ve adalet beklentilerini karşılaması, devlet destekli siyasi şiddete son vermesi, kendi halkına ve kutsal mekânlara karşı suç işleyenler hakkında soruşturma açması, olağanüstü tüm kanunları -özellikle de ifade özgürlüğü önündeki engelleri-kaldırması çağrısında bulunuyoruz.

Suriye'de ortaya çıkan trajik hadiselerden istifade edilerek, BM'de Amerikan dikteleri doğrultusunda Suriye'ye yaptırım kararları alınması, sivilleri koruma bahanesiyle Suriye'ye müdahale edilmesi, çatışma ve kan dökmelerin artmasıyla Suriye ordusunun Siyonist hedeflere alet olması noktasında uyarıda bulunuyoruz."  (Kaynak: ikhwanweb / timeturk.com)


yenişafak

Bu yazı toplam 1262 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar