"Suriye Bataklığında Kazanan Kim ?"

"Suriye Bataklığında Kazanan Kim ?"

Millî Gazete köşe yazarı Ali Haydar Haksal, "Suriye Bataklığında Kazanan Kim?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Millî Gazete köşe yazarı Ali Haydar Haksal, "Suriye Bataklığında Kazanan Kim?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Suriye meselesini değerlendirdiği yazısında Haksal, netice itibariyle kazananın emperyalizm ve siyonizm olduğunu vurgularken, yine de son dönemde Türkiye ve İran tarafından gerçekleştirilen işbirliğinin belli kazanımlar elde ettiğini ve büyük oyunun tamamının gerçekleşmesini engellediğini belirtti. Haksal, kaybedenin ise herhangi bir devletin değil, 'Müslümanların' olduğunun altını çizdi.

Bahsi geçen yazı şu şekilde:

Bölgemizde yaşanan büyük kıyımın sonuçları Müslümanlar açısından büyük bir yıkım, dağılmışlık, Suriye’de ölen bir milyonu aşkın insan, topraklarından edilen on iki milyonu bulan Suriyelinin perişanlıkları. Avrupa’ya kaçırılıp vaftiz edilen on binlerce çocuk.

Yıkım dalgasının başlangıcından itibaren bataklığa sürüklenen Türkiye’nin ise hem insan hem de maddî kayıpları ve sonuçları çok ağır. Kendisini haklı çıkarabilecek durumdan yoksun. Daralmış bir ülke coğrafyası düşü kendisini daha çok zora sokmuş bulunuyor. Güven duygusunu yitirdi. Sadece Filistinlilerin duyguları yeterli olamıyor.

Kendimizi haklı çıkarma gibi bir sevincimiz olamaz, bu konulara baştan beri itirazımız oldu ve karşı durduk. Bize hakaret eden, ağır suçlamalarda bulunanların durumu bizi çok da ilgilendirmiyor. Onların içine düştükleri acınası hâllerine sevinecek de değiliz. Olan Müslümanlara oldu. Geri dönülmez bir sondur yaşanan. Ne yazık ki öngörüsü, düşüncesi olmayan, günübirlik düşünen, çıkarlarından başka bir şey düşünmeyenlerin konuşlandıkları yerler ve aynı tutumlarını hâlâ sürdürmeleri yadırganası. Bölgemizin işgali süresince hep aynı tutumun sürmesi. Onların düşünme yetenekleri çıkarları doğrultusunda. Ya da bağlı bulundukları çıkara sözcülük etmek.

Bu büyük yıkımdan elbette ki kazanan emperyalizm, ırkçı Siyonizm. Köleliğe soyunmuş kukla yöneticilerin kısa bir süreliğine ömürlerini uzatmaları gelecekte yetmeyecek. Ve artık onlar tamamıyla teslim olmuş durumdadırlar.

Suriye parsellendi.

Uzun süre üzerinde durduğumuz Türkiye İran işbirliği büyük ölçüde başarıldı. Büyük oyun kısmen bozuldu. Emperyalizmin İran ambargosu da çok tutmadı. Güç birliği olunca birçok oyun bozulabiliyor.

Fakat Suriye’de yeni karmaşa olacağı kesin. Görünürde Abede emperyalizmi askerlerini çekecek gibi görünüyor fakat bu niyetin arkasında başka şeyler olacağı kesin. Şimdi ağırlık Irak üzerinde. Çünkü Irak İran yakınlaşmasına izin verilmeyecek. Zaten Suriye’de birçok üs oluşturduğu kesin. İsrail’i zora sokacak hiçbir adım atmaz. Yeni bir hamle ile yoğunluk İran’a yöneltilebilir.

Suriye bataklığı Türkiye açısından da oldukça yıkıcı oldu. Ekonomik zararının boyutlarını kestirebiliyoruz. Asıl sorun emperyalizmin izin verdiği kadarıyla hareket alanı bulabildiği.

Hamaset goygoycularının ağız değiştirmesi hiç de zor değil. Bir gerçek var ki düşünebilenler katında ciddî bir rahatsızlık ve tedirginliğin oluşu. Evet, ama çok geç,

Kimileri de bu durumu sahiplenmek istemiyor ilgisiz de kalmıyorlar. Sanki onlar süreçte hiçbir tutumları olmamış gibi.

Önemli olan bundan sonrası. Gidişatın nasıl olacağı? Müslüman toplulukların bir araya gelebilme şansı var mı? Bu da zor görünüyor. Arap ülkeleri Abede güdümünde Suriye’yi dışlamışken şimdi yeniden yakın ilişkilere giriyor, aralarına alıyorlar. Bu durumda Türkiye’nin yeri neresi ve kimlerle olacak?

Suriye’nin toparlanması zaman alacak? Çok büyük bir yıkım yaşandı.

Filistin süreçte yalnız bırakıldı. Arap ülkeleri İsrail’in yanında yer aldı.

Arap liderler ise konumlarını yitirme endişesiyle sımsıkı emperyalizme bağlandılar. Hemen hepsinin ayak bağları bulunuyor. Hareket alanları hemen hiç yok gibi.

Küçük oluşumlarla da olsa Müslümanların birlikteliği önemli. Türkiye İran ilişkilerinin sonuçları ortada. Bu halka genişletilebilir. Başka seçenek kalmadı çünkü.