Sünni Alim: Şımarık Elebaşlarına Tabi Olmak

Sünni Alim: Şımarık Elebaşlarına Tabi Olmak

Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerden Şeyh Mahir Hammud 3 Nisan tarihli Cuma hutbesinde Yemen’deki olaylara ve Suud’un tavrına değindi...

Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerden Şeyh Mahir Hammud 3 Nisan tarihli Cuma hutbesinde Yemen’deki olaylara ve Suud’un tavrına değindi.

Şeyh Mahir Hammud’un 3 Nisan 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:

“Suud’un izlediği siyasetin Amerika’nın bölgedeki planlarının bir parçası olduğundan yana hiçbir şüphe duymuyoruz. Bu siyaset İsrail’in güvenliğini korumayı ve askeri gücünü artırmayı hedeflemektedir. Böyle bir siyasetin hiçbir şeriat kıstasına göre kabulü mümkün değildir. Harameyn’in koruyucusu olmaları onlara haramı helal kılma hakkını vermez!

Böyle bir işi Kur’an-ı Kerim de kınamış ve “şımarık elebaşlara tabi olmak” şeklinde tanımlamıştır: “Biz bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman onun “şımarık elebaşlarına” emrederiz, böylelikle onlar da orada bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, o memleketi kökünden darmadağın ederiz.” (İsra: 16) Yine bir diğer ayet: “…Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Onlar suçlu günahkârlardı.” (Hud:116)

Suud ailesinin ve beraberindekilerin içinde bulunduğu durum tam da bu şımarık elebaşlarına sahip çıkma durumudur. Biz bugün Yemen’deki kavganın din ve mezhep kisvesine büründürülmesi karşısında şaşkınlık yaşıyoruz. Kâbe İmamı Sudeys Yemen’deki müdahaleyi Ehl-i Sünnet ve Şia arasındaki, doğru din ve hatalı din arasındaki mücadele olarak nitelerken bir yandan da aklımıza sivillerin bombalandığı görüntüler geliyor.

Tüm bunlar çok korkunç meseleler ve İslam ümmetinin doğru yoldan sapmasına, Yemen’deki fitnenin çözüme kavuşamamasına sebebiyet veriyor. Biz Ensarullah Hareketi’nin hata yapmadığını iddia etmiyoruz. Bilakis çok sayıda hata yaptıklarını kabul ediyoruz: Acelecilikle hedefe ulaşmaya çalışıyorlar, silah kullanma hususunda aşırıya kaçabiliyorlar. Ancak bizim endişemiz Suriye’deki tablonun Yemen’e de taşınması yönünde… Suriye’de de olaylar rejiminin hatalarının abartılması ve rejimin halkın asıl düşmanı olarak gösterilmesi ile başlamıştı. Muhalefet de dış güçlerin ajanı olarak karşımıza çıkınca fitnenin önü alınamamıştı.

Bugün Yemen’deki mücadelenin dinden çıkıp sapkın bir şeriata inananlarla mücadele olduğu düşüncesini Suudlulara kabullendirdiler. Aynı şekilde Yemen halkı da verdikleri mücadelenin batıla karşı hakkı savunmak olduğunu kabul etti. Tüm bunların ötesinde bu fitnenin asıl hedefi Suriye’de olduğu gibi Yemen’in de yıkımıdır. Bu işten kârlı çıkacak olan ise Amerika ve onun bölgedeki müttefiki İsrail’dir. Bu noktadan bakıldığında herkes satranç tahtasındaki bir taşa dönüştürülmüştür, diyebiliriz.

Ancak bu noktada bölgedeki zenginlikleri ele geçiren ve elebaşı yöneticilerine yediren şımarık elebaşı Amerika’yla bölgede İsrail ve Amerika’nın gücünü kırmaya çalışanları bir tutamayız. Bugün Yemen mezhepçi fitnenin gölgesi altında basının yalanlarına maruz kalmıştır. Aynı İran’ın nükleer krizinde zafere ulaşmasının medyada “İran ‘büyük şeytan Amerika’ tanımından vazgeçiyor” şeklinde yankı bulması gibi… Ya da Suriye’nin direniş ekseninden uzaklaştığı yalanı gibi…

Genel görüş mevcut krizin az ya da çok direnişi etkileyeceği yönünde… Bir süre etkilese de direniş er ya da geç sonunda zafere kavuşacaktır. Ancak “elebaşların projesi” asla bir kazanç elde edemeyecektir.” 

islamianaliz