Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Suç, ceza, yaptırım üçgeni


Koskoca bilim insanı. İşi bilim mi değil...insanlık mı...bence hiç değil. Ama adı bilim adamı. Astronomi ve Uzay Bilimleri öğretim üyesi. Koskoca adam olmuş ama insanın gözünde küçülmekten, küçücük olmaktan kendini alıkoyamamış. Almış eline bir fotoğraf makinesi durmuş fakültenin kapısına. Başörtülü avı yapıyor. Fotoğraflarını çekip fişliyor. Sanki profosör değil kapı güvenlik görevlisi. Kolları sıvamış işini sağlama bağlıyor. Olur da istediği olmazsa diye meseleyi kendi elleriyle çözüyor. Ne çözme ama! Kapının önünde durup başörtülü öğrencileri fotoğraflamak bir. Kendi yüzünü kağıtla kapatıp trajikomik hallere bürünmek de cabası. Sonra içeri girip kapı memuruna soyunmak, bu da iki. 'Sen gir, sen girme!' Başörtülü dışarı, başı açık içeri! Rennan Pekünlü bu işi kendine görev addedmiş. Bakın bu, bu profesörün ilk haberi değil. Daha önce de yaptığı bu uygulamayla ilgili haberler yansıdı basına. Adam hâlâ devam ediyor. Edebiliyor! Sanki Orman! Sanki Orman kanunları hakim! diye düşünecekler vardır... Yok mu buranın bir başı, müdahale edeni...dur diyeceği...

Var elbette. Dekan Nadide Kazancı bakın ne diyor: 'Astroloji'den bir öğretim üyesinin, bizim konferans salonunda bir konferansı vardı. Bu konferansla ilgili olarak Rennan Pekünlü, dekanlığı arayarak, 'Başörtülü öğrenciler girmeyecek. Eğer girerlerse hepsini dışarı atarım' demiş. Bunun üzerine ben de rektör hanımla görüştüm. Bana, 'Böyle bir şey olmaz. Madem böyle bir ayrım yapıyorlar, o zaman konferansı iptal edin' dedi. Ben de, 'İstediğiniz koşulların yerine gelmesi mümkün olmadığı için konferansı iptal ettim' diye yazı yazdım. Kendisi kınama aldı, hakkında lüzum-u muhakeme çıktı, kademe ilerleme cezası verdim, son olarak tekrar bir soruşturma açtım. Daha ne yapabilirim?" dedi. Dekan hanımın bu ifadelerinden de açıkça görüldüğü gibi yönetim de elinden geleni yapıyor başörtüsü avcısını durdurmak için. Öyle ki yine bariz olarak anlaşıldığı üzere bunun bedeli eğitimin engellenmesi bile olsa. Düşününüz bir konferans olacak, o konferansda öğrenci öğreten her kim ise katılanlar bilgilerine bilgi ekleyecek, bir konu tartışalacak, fikir teatisinde bulunulacak ama bunların hiçbiri mümkün olmuyor zira bir zorba dediğim dedik diyor. Düşününüz Dekan da bölüm başkanı da hiçbir üst makamdaki kişi de söz geçiremiyor, 'başörtülüler alınmayacak' diyen öğretim üyesine. Sonunda çareyi konferansı iptal etmek de buluyorlar. Sonuç itibariyle işi eğitim öğretim olması gereken bir kurum öğrencilerini bu hizmetten mahrum bırakıyor. Neden!? Zorba zihniyete laf geçiremediklerinden! Dekanın sözlerindeki çaresizlik de bunun tonunu taşıyor... 'daha ne yapabilirim'... Demek ki elde kanunen yapılabilecek başka bir şey yok. Onun için yönetim de bunun sıkışmışlığını yaşıyor.

Rennan Pekünlü örneği başörtülü kadınların yaşadıklarından sadece biri. Biliyoruz, duyuyoruz ve görüyoruz ki yasağı veya yasağın uzantılarını devam ettirmek isteyen öğretim üyeleri bunu 'başarılı' bir şekilde yürütüyorlar. Sözlü taciz, tahkir, mimik, jest ne derseniz deyin bir şekilde başı örtülüleri kenara itmeyi, küçük düşürmeyi, cezalandırmayı sürdürüyorlar. Başörtülü kadınların üniversite-dışı hayatını konuşmuyoruz bile...yasak orada dip diri!

Siz gelip yasağı kaldırdık diyorsunuz, birisi de siz kaldırın ben hâlâ uygularım diyor, bu durumda ne olacak!? Yeni Anayasa çalışmalarının yapıldığı şu günlerde bu vahşi davranış biçiminin önüne nasıl geçilecek... Bizim gibi biraz diktatoryal biraz faşistik ulusal yapılanmalardan gelen ulus-devletlerde zorbacılık tandanslı davranış biçimlerinden kurtulmak kolay değildir. Onun içindir ki hak ihlallerinin, -ki ister bu bir kadının başını örtme hakkı olsun, isterse bir annenin çocuğuna Kürtçe öğretmesi olsun, da birileri çıksın hayır yapmayacaksın desin-, yaşandığı durumlarda cezai müeyyide yaptırımları 'caydırıcı' nitelikte olmalıdır.

Böyle başına buyruk yasakçılık yapan bir öğretim üyesine mesela, verin şöyle güzel bir maddi ceza, çıkarın meslekten, alın titrini elinden, bakın bir daha yapıyor mu...veya benzeri çıkıyor mu...

yeniakit

Bu yazı toplam 1147 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar