Şu Anayasa değişecekse değişsin artık!

Sivil-asker ilişkilerindeki çarpıklık, askerin siyasi ve toplumsal hayata müdahale merakı, cunta yapılanmaları vs, vs, vs, hakkında söylenmedik ne kaldı?

Dönüp dolaşıp aynı şeyleri konuşmaktan, yazmaktan, tartışmaktan sıkılmadık mı?

Sözün bittiği yerdeyiz.

Eylem zamanı.

Şu Anayasa değişikliği yapılacaksa yapılsın artık.

İşe, Anayasa Mahkemesi'nin ıslahıyla başlansın.

Ondan sonraki ilk iş, askeri yerli yerine oturtmak olsun.

Cuntaların meşruiyet kaynağı olarak görülen/gösterilen ifadeler değiştirilsin.

TSK İç Hizmet Kanunu'nda da gerekli değişiklik yapılsın.

Mutasavver "Balyoz" darbesi için hazırlanan resmi gerekçeyi gazetelerde okumuşsunuzdur:

"Anayasa ve İç Hizmet Kanunu'nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevi" falan filan...

Kimse kusura bakmasın, ama Anayasa ve TSK İç Hizmet Kanunu'nda askerî darbeye yeşil ışık gibi anlaşılabilecek ifadeler varsa ve siviller bu ifadeleri değiştirme iradesini gösteremiyorlarsa, kafamıza her gün bir yeni bir "balyoz" yememiz haktır!

Askerî darbenin meşruluğu-gayrimeşruluğu bir 'yorum meselesi' olarak bırakılamaz.

Millete sadakat, dolayısıyla Meclis'e ve oradan çıkan hükümete sadakat, ordunun şerefidir; devletin hangi şartlarda nasıl kollanıp korunacağına millet adına Meclis ve hükümet karar verir, ordu da bu karara -ister beğensin ister beğenmesin- paşa paşa uyar.

Anayasa ve TSK İç Hizmet Kanunu'nda bunun açıkça ifade edilmesi için kafamıza daha kaç tane "balyoz" yememiz lazım?

Bu yazı toplam 3243 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar