"Siz insanlıktan istifa Etmişsiniz Kardeşim"

"Siz insanlıktan istifa Etmişsiniz Kardeşim"

Milli Gazete yazarı Fatma Tuncer, 'Siz insanlıktan istifa etmişsiniz kardeşim!' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Milli Gazete yazarı Fatma Tuncer, 'Siz insanlıktan istifa etmişsiniz kardeşim!' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Tuncer yazısında, savaş mağdurlarının çaresizliğinden faydalananlara seslenerek ''Siz insanlıktan istifa etmişsiniz kardeşim!' dedi.

Yazının tamamı şu şekilde:

Savaşın mağdur ettiği kadın, erkek ya da çocuklarla karşılaştığınızda yüreğinizde derin bir sızı hissetmez misiniz? Yaşanan zulmü hatalarınınız bir sonucu olarak görüp “nerede hata yaptık” diye sormaz mısınız? Eşini ya da yakınlarınızı kaybetmiş kadınlar ve ebeveynlerinden koparılmış çocuklarla karşılaştığınızda vicdanınız sizi harekete geçirmez mi? Böyle durumlarda bu kişileri kanatlarınızın altına alıp korumak ve gelebilecek tehlikelere karşı önlem almak istersiniz herhalde! Fakat öyle olmuyor, son günlerde savaşın mağdur ettiği kadınları cinsel bir obje olarak görüp istismar yoluna giden insan müsveddeleriyle karşılaşıyoruz. Sorduğunuzda size insanlıktan, şefkat ve merhametten söz ederler ve iyilik ettiklerini vurgularlar. Peki, iyilik yapmanın başka türlü yolu yok mudur? Elbette vardır fakat bu sizin nefsinize hitap etmediğinden vazgeçiyorsunuz..

Eğer Müslüman bir erkek savaşta mağdur edilmiş bir kadını cinsel bir obje olarak görüp onun çaresizliğinden faydalanmak istiyorsa kusura bakmasın bu kişi insanlıktan nasibini almamış demektir. Eğer bir kişi ebeveynini kaybetmiş bir kız çocuğunu korumak ve ona babalık yapmak yerine onu cinsel bir obje gibi görüyorsa bu kişi insanlıktan nasibini almamış demektir.

Bir cani savaşın mağdur ettiği kadına tecavüze yelteniyorsa bu kişi insanlıktan tamamen istifa etmiş canavardır, lütfen bu canavarları mahallemizden ve hanemizden uzak tutunuz.

Eğer bir kişi savaşın mağdur ettiği ailenin çaresizliğini fırsat bilip evini iki kat ücret karşılığında kiraya veriyorsa bu kişi insanlıktan nasibini almamış demektir.

Eğer bir işveren savaşın mağdur ettiği kişinin çaresizliğinden faydalanıp onu cüzi bir ücret karşılığında çalıştırıyorsa bu kişi insanlıktan nasibini almamış demektir.

Unutmayın ey gafiller! Allah’ın mülkünde birer emanetçisiniz fakat ev sahibi gibi davranıyorsunuz. Oysa mal onun, mülk onun, toprak onun, su onun!

İslam savaş ve çatışma durumlarında mağdur kişilerle evliliğe izin verilmiştir. Fakat bunun için karşılıklı rıza esastır. Mülteci kadınların çaresizliğini kullanan insan müsveddelerinin bu yaklaşımı ise İslami hassasiyetlerinden kaynaklanmamaktadır. Aksine onlar zayıf düşmüş, çaresiz kalmış kadınların bu durumundan faydalanmak istemektedirler. Bu konu hakkında ne düşündüklerini sorduğumda mülteci hanımlar “bizi yalnız görüp ev tutalım, birlikte yaşayalım diyenler oluyor, bu bize çok acı veriyor” diye cevap verdiler. Yakınlarını kaybetmiş acılı bir kadının yarasına tuz basmaktır bu. Onun tutunduğu dalı koparmak ve çıkar odaklı yaklaşmaktır.

Şimdi bu ifadelerim karşısında bazı kardeşlerimiz çıkıp, biz sevap kazanmak istiyoruz diyeceklerdir. Eğer sevap kazanmak istiyorsanız bu insanlara kucak açın, onların yaşamlarını kolaylaştırın. Acılarını dinleyin, onlara kardeş olun, sorunlara çözüm getirin, ayaklarının üzerinde durabilmeleri için destekleyin. Torununuz yaşındaki kız çocuklarına kem gözle bakmak yerine onların eğitim süreçlerini tamamlamaları için ellerinden tutun ve evlenecek çağa geldiklerinde evlendirin. Onlara ağabeyi olun baba olun, amca olun dayı olun. Savaşın mağdur ettiği kadınlara ve çocuklara ikinci darbeyi de siz vurmayın.