Siyonistlerin Gelir Kaynağı: Kanlı Elmas

Siyonistlerin Gelir Kaynağı: Kanlı Elmas

Siyonistlerin En Büyük Gelir Kaynağı Afrika'daki Elmas Madenleri

İsrail, ham elmas ithalinde önde gelen alıcılardan biri olarak biliniyor, işlenmiş elmas ihracında ise en ön sırada yer alıyor. Bu elmasların büyük bir bölümü Güney Afrika, Kongo, Fildişi Adaları gibi Afrika ülkelerinden getiriliyor. Söz konusu ülkeler, elmasları ele geçirebilmek için sivil halka karşı saldırılar düzenleyen gruplarla ilişkili olduğu biliniyor, çatışma bölgelerindeki elmas ticareti sebebiyle her yıl on binlerce insan hayatını kaybediyor. Elmas ticareti ve ihracı büyük çaplı silah anlaşmaları, iç savaşlar ve savaşan grupları finanse etme gibi kanlı eylemlerle doğrudan bağlantılı. Bu ve buna benzer pek çok sebep yüzünden elmas ticaretine Afrika’da ‘kanlı ticaret’ deniyor, mücevherler ‘kanlı elmas’ adını alıyor. Elmasların çıkarıldığı bölgeden alınıp piyasaya sürülebilmesi için binlerce Afrikalının kanı toprağa karışmak zorunda.

Yahudiler, Ortaçağdan itibaren elmas sanayisinin öncüleri arasında yer alıyor. 19. ve 20. yüzyılda Avrupa ülkelerinde birçok sektörde çalışmaları yasaklandığında, altın ve elmas piyasaları bu sektörlerin dışında tutulmuştu. Bu sayede, Yahudilerin büyük bir çoğunluğu mücevher sektöründe uzmanlaştı ve İsviçre’nin Basel kentinde 1897 yılında düzenlenen ilk Siyonist kongreden sonra, Siyonist hareketin yeni bir devlet kurmasını finanse etmek amacıyla sektöre büyük bir ağırlık verildi. Yahudi milyarder Edmond Rotschild ilk elmas fabrikasını İsrail’in kuruluş ilanından çok daha önce, 1937 yılında Filistin’in Peta Tikya bölgesinde kurdu. Belçika ve Hollanda’dan gelen Yahudi elmas uzmanları bu fabrikada çalışabilmek için Filistin’e yerleşti.

Filistin’e gelen Yahudilerin sayısındaki artışın ardından diğer elmas fabrikaları Tel Aviv’de kurulmaya başlandı ve bu fabrikalar İsrail Elmas Üreticileri Derneği adı altında birleştiler. Nazi Almanyası’nın, elmas ticaretinin önde gelen Avrupa ülkelerini bir bir işgal etmesinin ardından örgüt, çalışmalarının karşılığını almaya başladı.

Büyük miktardaki ham elmas ve ihraç geliri örgütün kasasına girdi, İsrail kurulduktan sonra örgüt iyice zenginleşti. Elmas sanayisinde kullanılan sistemler ve tezgâhlar iyileştirildi ve geliştirildi, bu sayede örgüt, İsrail’i elmas ticaretinin başkenti haline getirdi. Dünya Elmas Borsaları Federasyonu Başkanlığı dahi İsrailli üyeler tarafından kuşatıldı.

İsrail’e pek çok farklı kaynaktan elmas getirildi, en önemlileri arasında Afrikalı ülkeler, Rusya ve Kanada bulunuyordu, silah ve askeri ekipman yardımı karşılığında da Afrika kıtasından yasa dışı yollarla büyük miktarlarda ham elmas sevkiyatı yapıldı.

Tel Aviv yakınlarındaki Ramat Gan’da bir elmas piyasası bulunuyor, burası diğer değerli taşlar konusunda olduğu kadar elmas üretimi ve işlenmesi alanında da en önemli noktalardan biri konumunda. Bunun bir diğer sebebi de İsrail’in bu alanda kullandığı ekipmanların gelişmişliği ve yeni teknikler. Elmaslar lazerle kesiliyor ve makineler tarafından parlatılıyor. Uluslararası elmas şirketlerinin yöneticiliğini yapan yetkililer de mevcut.

Tüm bu sebeplerden ötürü elmas endüstrisi ve elmas ihracı, İsrail’in en önemli sanayi kollarından bir tanesi. Elmas piyasasından elde edilen gelir, 2011 yılında gayri safi milli gelirin %30’unu oluşturuyordu, 2014 yılında ise ham elmas  ve işlenmiş elmas piyasasının büyüklüğü 9.2 milyar $ olarak hesaplandı. Sektör, İsrail Savunma Bakanlığı’na her yıl doğrudan 1 milyar $ tutarında para aktarıyor. İsrail, 2012 yılından bu yana  Hayfa kenti yakınlarından elmas çıkarabilmek için jeolojik testler uyguluyor, Dünya Elmas Federasyonu’na göre İsrail elmas ihracından her yıl yaklaşık 50 milyar dolarlık gelir elde ediyor.

İsrail tarafından ithal edilen elmasların bir kısmından orduya pay verilirken, geri kalan kısmı işlenerek piyasaya sunuluyor. İsrail'in bu ticarette gözettiği ilk ve en önemli faktörlerden biri Güney Afrika apartheid rejimiyle olan ilişkileri, sektörün hayli eski olması ve Afrika’daki Yahudi toplumun elinde bulunması da diğer faktörler arasında yer alıyor. Diğer taraftan İsrail uluslararası hukuku kolaylıkla ihlal edebiliyor, bu sayede Afrika’daki pek çok ırkçı ve faşist rejimle silah ticareti ve anlaşmaları yapıyor, iç savaş ve etnik çatışmaları başlatıyor ya da devamını sağlıyor, nihayetinde istediğini alıyor.

Burada suçlama oldukça açık ve net: İsrail Afrikalıların elmasını, karşılığında silah ve askeri ekipman vererek kıtadaki iç çatışma, etnik, ırksal ve bölgesel gerilimlerin fitilini ateşliyor.Bu suçlamalar İsrailli elmas tüccarlarına sıklıkla yöneltiliyor, fakat bugüne değin kan tacirlerinin hiçbirisine tek bir dava bile açılmış değil.

Bahsi geçen Yahudi tüccarların çok büyük bir çoğunluğu ya İsrail ordusunda general ya da Filistin’deki işgal yerleşimlerini finanse eden, silah tüccarlığı yapan eski MOSSAD üyeleri. Bu tüccarlar pek çok Afrika ülkesi ve Afrikalı silahlı grup için silah ve ekipman kaynağı konumunda bulunuyor.

Bu ülkelerin ve grupların pek çoğu kaliteli ekipman ve ticari anlaşmalardaki esnekliklerden ötürü İsrail’i tercih ediyor. İsrail, silah satışı için parayı şart koşmuyor, işine yarayan herhangi bir şeyle takasa gidebiliyor. İsrailli şirketlerin pek çoğu söz konusu Afrika ülkelerinde yer altı araştırmaları yapma yetkisine de sahip.

Elmaslar karşılığında Afrikalı ülkelerin eline geçen silahların özellikle Sierra Leone, Kongo ve Angola’da binlerce insanın hayatına mal olan iç savaşlarda kullanılmasının ardından Birleşmiş Milletler, İsrail’in elmas ticaretini “kanlı elmas ticareti” olarak adlandırdı. 2009 yılında uzmanların katılımıyla düzenlenen bir BM panelinde İsrail, Afrika’dan yasadışı elmas ithal ettiği iddiasıyla resmi olarak suçlandı.

6ac5c7743bcae4977ff30404f8f602e4.jpg

Yayınlanan bir BM raporunda ise İsrail’in Fildişi Sahilleri ve Sierra Leone ile yapılan kanlı elmas ticaretile doğrudan ilgili olduğu ifadelerine yer verildi. BM Güvenlik Konseyi’nin 1990’lı yılların sonunda, Afrika’daki çatışma bölgelerinden elde edilen ham elmasların ithalatı ve ihracatına dair ciddi düzenlemeler getirse de, İsrail bu hırsızlığa devam etti.

1997 ve 2003 yılları arasında yaşanan süreç ise her şeyi ortaya koyar nitelikte, zira bu süreçte Afrika kıtasındaki iç savaş yoğunluğu had safhadaydı. Çatışmalar elmas madenlerini kontrol etmeye yönelikti. Söz konusu çatışmalarda ise çok sayıda çocuk savaşçı yer alıyordu. İsrail, taraflara silah vermiyor olsaydı bunların hiçbirisi yaşanmayacaktı. Liberya Devlet Başkanı bile kanlı elmas ticaretinden dolayı uluslararası mahkemede hüküm giymişti.

Yukarıda sözünü ettiğim sebeplerden ötürü, İsrail elmas ticaretinin önde gelen merkezlerinden bir tanesi. İsrail 2006 yılında 13 milyar dolarlık elmas ihraç etti, ABD ise bu ihracatın %63’ünün alıcı tarafı olarak birinci sırada yer aldı. ABD’yi %14 ile Hong Kong, %11 ile İsviçre takip etti.

İsrail dünya üzerindeki işlenmiş elmasın %40’ını imal ediyor, fakat yine de daha fazla Afrikalı ülkeyi ele geçirmeye çalışıyor. Liberya ile 2007 yılında imzalanan anlaşma sayesinde, elmas arama çalışmalarına İsrailli uzmanlar da destek veriyor.

Bu ilişki ağı içerisinde en dikkat çekici nokta ise şu ki, işin bir tarafında kanlı elmas ticareti ve İsrailli silah şirketleri diğer tarafında da Kudüs’teki ve Filistin’in geri kalan bölgelerindeki Yahudi işgalcilere açılan yerleşim arazilerinin fonlanması bulunuyor. Bu çetrefilli ilişki ağı içerisinde MOSSAD yetkilileri de bulunuyor. Bunların en önde gelen örneği İsrail askeri olarak Afrika’da görev yapan, Rus kökenli Yahudi milyarder Lev Leviev. Şu an bu isim, elmas sanayisinin dünya çapındaki en önemli isimlerinden bir tanesi ve aynı zamanda yerleşim bölgelerinin baş finansörlerinden, diğer taraftan da radikal Yahudiler tarafından Filistinliler’e ait toprakları zorla alıkoymak amacıyla kurulan İsrail Toprak Fonu’nun başında bulunuyor.

İsrail’in elmas ticaretinden elde ettiği yıllık kârın 1 milyar doları orduya, bir kısmı ise yeni yerleşimler kurmaya ayrılıyor, İsrail yüksek getiri sağlayan bu ticareti(!) yapmaya halen devam ediyor.

 

Hasan al-Assi

Noon Post

Çeviri: Buğra Özler

müslümport