Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

SİYASİ PARTİ BAŞKANLARINA İTHAF EDİYORUZ

Hiç birine hakaret veya saygısızlık yapmadan, Müslüman halkımızın namına diyeceklerimize, hem Rabbimizi hem de kamuoyumuzu şahit tutarak yazıyorum. Her ne kadar Akit okuyucularımız, şahsımın siyasi konulara girmemesini isteseler de, istisnalar kaideyi bozmaz gerçeğinden hareket ederek, mazur görmelerini istirham ediyorum.

Cumhuriyet döneminde cenaze namazlarına iştirak eden devlet erkanı, isteyerek veya mecburen cenaze namazını kılarlar. Cenaze namazı bir duadır, bir istektir. İstekler, bizzat Rabbimize yapılır.

Mesela, Sayın Kılıçdaroğlu veya Sayın Bahçeli, tekbir aldıktan sonra Sübhanekeyi okurlar. Bakalım rabbimize karşı hangi isteklerde bulunurlar, birlikte kulak verelim: “Allah’ım! Sen bütün noksanlardan uzaksın. Seni daima överim. Senin ismin çok mübarektir. Senin şanın ne yücedir. Seni övmek yücedir ve senden başka hiçbir ilah yoktur.” Mealini verdiğimiz bu duayı biraz açalım:

Yarabbi katından gönderdiğin hayat tarzımız olan İslamiyet, her türlü noksanlıklardan uzaktır. Hayat tarzımız olan İslamiyet başımızın tacıdır. İslam’dan başka hiçbir sistemi, düzeni kabul etmemiz mümkün değildir…

    40 yıllık siyasi döneminde belki yüzlerce cenaze namazına katılan devlet ricalinin itirafı budur. Gel gör ki, namazın içinde adeta Musa diyenler, namaz bitince Firavun demeye devam ederler.

Son bir aydır parti başkanlarını tarafsız olarak dinlemeye çalıştım. Eflatun mantığı tavan yapmış adeta. Yani, dünya için ahiret yoktur mantığı ile veryansın ediyorlar. Sorumlu oldukları taban seçmenleri ile ahirette hesaplaşacağını zerrece aklına getirmiyorlar.

İşte bir ahiret tablosu. Mutlak gerçek: “İnkâr edenler şöyle diyeceklerdir: Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye ayaklarımızın altına alalım.” Fussilet Suresi/29

Sayın Selahattin Demirtaş, binlerce gencin hesabını verecektir. Sayın Bahçeli ve Sayın Kılıçdaroğlu da hesap verecektir. Miting meydanlarında bol keseden atılan her bir cümleden hesap sorulacaktır.

Peki, Muhterem Davutoğlu ne yapacak. Elbette o da hesaba çekilecektir. Ama bir farkla. Yüce Allah, yeryüzündeki Müslüman kullarını, şahit tutacağını bildiriyor. Böyle olunca iki milyar Müslüman insan şahitlik ediyor ki, Davutoğlu Bey, insanları ve gençleri gerçeklere, Rabbimize, doğruluğa, sadakate davet ediyor. 

Ülkemizin gençlerine gelince:

Ülkücü gençler içinde çok tanıdığım ve değer verdiğim insanlar vardır. Umarım bize kızmazlar. Sayın Bahçeli, Ülkücü gençliğe çobanlık yapamıyor. Tek tutanağı Osmanlı Tokadı tabiri: Vurun, bir daha yerinden kalkmasın…

Anadolu Gençliği, Merhum Necmettin Erbakan Hocamızın bir yadigarı olarak algılıyorum. Hiçbir davetlerini geri çevirmediğimi tahmin ediyorum. Ne var ki onların da başlarında çoban yoktur. O güzelim sermaye, doğru adresli bir işletmeciye verilmemiştir. Karar kendilerinin. Unutmasınlar ki mevcut hükümetin bir çok milletvekili ve bakanı, Erbakan hocamızın talebeleridir, bu gerçeği hiçbir şey değiştiremez.

Medar-ı iftiharımız merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun geriye bıraktığı en güzel sermaye, bugün ehil olmayanların elindedir. Nizam-ı Alem kelimesi en şahsiyetli kelimelerden biridir. Rahmetli Hemşehrim Muhsin Bey’i hayırla yad ederken, geriye bıraktığı gençliğin yeri, ilim ve irfanın adresi Muhterem Davutoğlu’dur.

Niçin böyle bir yazı yazmaya ihtiyaç duydunuz? Derseniz, açıklayayım. Müslüman bir toplumun beş tane güç veya kuvvet kaynağı vardır. Bu kaynaklar ümmetin ortak değerleridir. İşte o kaynaklar; ilmi, siyasi, iktisadi, fiziki ve manevi güçtür. Bu beş adet kuvvet kaynaklarımızın ihyasında, kullanımında kimler varsa, bizler de onların yanında oluruz. Politikacıdan Allah’a sığınırım. Meşru siyaset ve siyasetçiye mesafe koyma hakkına sahip değiliz.

Bugün Tüm İslam Âlemi 7 Haziran’a kilitlenmişse, ellerindeki bıçağı bileyerek intikam almak isteyen zavallılar iç ve dış güçlerin piyonu olarak vazife almışsa, tribünlerde oturmaya hakkımızın olmadığına inanıyorum. Mısır’ın Celladı, Yusuf Karadavi gibi dünya Müslüman gençliğinin adeta rehberi olan alim bir zatı idam edeceğini açıklarken, mindere inmeyi caiz görmeyenlere saygımı muhafaza ediyor, ilk mecliste Halifelik mülga edilirken, bodrumdakilerin güneş ışığından ısınmış su ile abdest alınıp, alınmayacağı tartışmaları yapanların yanlarında oturmanın caiz olmadığına inanıyor, 7 haziran seçimlerinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

yeniakit

Bu yazı toplam 858 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar