"Şii Oldukları için Kahrolsun ABD Demeleri Görmezden Geliniyor"

"Şii Oldukları için Kahrolsun ABD Demeleri Görmezden Geliniyor"

Necmettin Çalışkan: Sırf Şii oldukları için ‘Kahrolsun Amerika ve İsrail’ diyen Yemenli Husiler görmezden geliniyor

Yazının tamamı şöyle:
 
Bu dönemde yaşadığımız en önemli sorunların başında ayrımcılık ve kamplaşma geliyor. Meselelere bakışımızı ve tepkilerimizi maalesef o kişinin bizim gibi düşünüp düşünmediği, bize benzeyip benzemediği oluşturuyor. Bu durum sadece ülkemize özgü bir durum değil. Maalesef dünya sathında her yerde her toplumda buna benzer durumlar oldukça fazla yaşanıyor ve yaşanmaya devam ediyor.
 
Mesela bugünlerde Yemen’de ciddi katliamlar yaşanıyor. Bunun adı tam anlamıyla insan vicdanını derinden yaralayan vahşet, soykırım, trajedi… (Sadece Nisan 2015 ile Ekim 2018 arasında 84 bin 700 çocuk açlıktan öldü). Yemen halkı katlediliyor, hastaneler, pazar yerleri, okullar bombalanıyor, bebekler yetim bırakılıyor, çocuklar açlıktan ölüyor, salgın hastalıklar kol geziyor. Ambargo ile ilaçtan mahrum edilen yüzlerce masum insan telef olup gidiyor. Ama dünya suskun…
 
***
 
İşin daha trajik kısmı ise kendisini bu tip konularda duyarlı olarak tanımlayan ve belki de Filistin, Çeçenistan ve Afganistan gibi birçok konuda da fikirlerini çekinmeden cesurca söyleyen birçok insan sus pus. Konu ne Yemen? Aktörler kim ABD ve onun bölgedeki taşeron Arap ülkeleri. Sebep çok basit; savaşan taraf Husiler, Zeydiler; Şia’ya yakınlar. Olaya mezhepsel bakılıyor ve diğer din mensubu hükümetleri ve insanları bir kenara bırakıyorum. Asıl işin muhatabı olan Müslümanlardan çıt çıkmıyor. Sebep mezhepsel taassup. Sebep siyasi çıkar. Sebep emperyalizm ve kapitalizmin uşağı olmak… Sebepler çok, ölümler basit…
 
STK’lar, medya vs. suskun. Neden illaki hükümet bir tepki verecek ve herkes de gardını buna göre alacak. Nasıl bir eziklik duygusu anlamak mümkün değil. Ülkemiz de her ne kadar Yemen’i bombalayan koalisyon gücü içinde yer almasa da bugüne kadar seyirci kalmayı tercih etti. Hatta “Biz de Yemen operasyonlarını destekliyoruz” açıklamaları en tepedeki isimlerce yapıldı.
 
Tabi bu arada zaman zaman İsrail’in bile Yemen’i bombalayarak katliamcı koalisyona destek verdiğini de Birleşik Arap Emirliklerinin özellikle İsrail ile sıkı işbirliği ile hareket ettiğini de bir kenara yazalım. Yemenlilerin meydanlarda “Kahrolsun Amerika, Kahrolsun İsrail, Yahudi’ye lanet, Zafer İslam’ın olacak” diye devamlı haykırdıklarını unutmayalım. Yani ortada tam bir kapitalist emperyalist ilişkiler ağı patronlar ve taşeronları var.
 
Ancak köprünün altından çok sular aktı, araya kara kediler girdi. Ne zamanki Katar krizi patlak verdi, Kaşıkçı cinayeti de uluslararası krize dönüştü. Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz bozulmaya başladı. Artık cılız da olsa Yemen’i hatırlamaya başladık. “Mış” gibi yapmak mayamıza işledi neticede… “Dostuna olan sevgiden değil de düşmana olan kininden”…  Kaşıkçı cinayeti yaşanmasaydı ve Arabistan’da Türkiye’ye karşı bir tepki oluşmasaydı, Yemen belki de hiç gündemimizde olamayacaktı.
 
**
 
Yemen stratejik öneme sahip bir yer. Kızıldeniz’i Aden Körfezi’ne bağlayan Bab’ulMendeb, aynı zamanda Afrika ile Arap Yarımadası’nı da birbirinden ayırır. Boğazdan bir yıl içerisinde dünya genelinde ‘’gemi ile taşınan’’ petrolün yüzde sekizi geçiyor. Tabi esas mesele boğazın İsrail için bir tehdit olması. Bunun için de kurtlar sofrasında yemdir. Herkesin gözü orada. Dünya petrol arzının kritik bir noktasında bulunan “Hüzün Kapısı” anlamındaki Bab’ulMendeb Boğazı, Hint Okyanusu ile Güneydoğu Asya’yı Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e ve Avrupa’ya bağlayan dünyanın en önemli deniz ticaret yollarından biri olarak gösteriliyor. İşin siyasi stratejik kısmı da bu. 
 
Yemen’le tarih boyu duygusal bağlarımız vardır. Bizim kahvemiz ta Yemen’den gelir. Bu sebeple kırk yıl hatırı vardır.
 
Yemen’i Veysel Karani’den biliriz;
 
Hakkın Habibinin sevgili dostu,
 
Yemen illerinde Veysel Karani
 
Söylemez yalanı, yemez haramı
 
Yemen ilerinde Veysel Karani..
 
Askerlerimizin Yemen cephesine gidişinden, meşhur Yemen türküsünden;
 
 Ah o Yemen’dir gülü çimendir
 
Giden gelmiyor acep nedendir
 
Burası Muş’tur, yolu yokuştur,
 
Giden gelmiyor acep ne işitir”
 
Atasözlerimizden biliriz: “Yemen’deki yanımda, Yanımdaki Yemen’de” yanınızdadır ama Yemen’deki kadar uzaktır. Bir de bunun tersi vardır; adam Yemen kadar uzaktadır ama sanki yanınızdaymış gibi yakındır. Sizdendir, kardeştir. Osmanlı bakiyesi Yemen şimdilerde kül yığını… Artık ne Yemen, ne de Yemen Türküsü içimizi ısıtmıyor… Acilen kendimize gelmeye ihtiyacımız var. Yoksa Yemen’ler bitmez, Suriye’de kan devam eder, Arakan yakılmaya, Doğu Türkistan zulme teslim olmaya devam eder. Stratejik ittifaklar, parasal çıkarlar Müslümanca duruş göstermemize engel teşkil eder oldu. Mazlumun, zayıf bırakılmışın hakkını en iyi savunacak kişi Müslümanlardır ya da öyle olması beklenir. Yemen´de yaşanılan dramın son bulması için başta Türkiye olmak üzere tüm İslam ülkeleri ve uluslararası toplum gerekli adımları atmalı, kanaat önderlerimiz de vicdanlarının sesini dinlemelidir.
 
Mezhepsel refleksler İslam âleminin yok oluşuna zemin hazırlıyor. Bu ayrılıklar küresel güçler tarafından her durumda besleniyor ve piyasaya sürülüyor. İslam, Müslümanlık ve insani değerler her türlü mezhebi yaklaşımın üzerinde olmalı. İnsan ve hak ekseninde hareket edilmeli.
 
Yemen’de sadece çocuklar ölmüyor.  Bu sessizlik sebebiyle gerçekler, idealler, adalet ve geleceğimiz yok oluyor.