Seçime 1 Hafta Kala Niğde'de ki Saldırı Ne Anlama Geliyor ?

Seçime 1 Hafta Kala Niğde'de ki Saldırı Ne Anlama Geliyor ?

Yenişafak Yazarı İbrahim Karagül bugün köşesinden dün Niğde'de yaşanan terör eyleminin asıl amacının ne olduğunu analiz etti...

İbrahim Karagül / Yenişafak

İstanbul'u teröre hedef gösteren kim?

Dün Niğde'de tuhaf, kafa karıştırıcı aynı zamanda endişe verici bir olay gerçekleşti. Suriye'den geldikleri iddia edilen üç kişi, Ulukışla'da gasbettikleri aracı durdurmak isteyen güvenlik güçlerine ateşle karşılık verdi.

Uzun namlulu silahlar ve el bombalarının kullanıldığı çatışmada bir trafik polisi ve bir astsubay şehit oldu. Kamyon şoförünü de öldüren kişiler bir sağlık ocağına girip çalışanları rehin aldı.

Güvenlik birimlerinin düzenlediği operasyonda saldırganların ikisi yaralı ele geçirildi, biri de aranıyor.

Hatay'dan Niğde'ye taksiyle geldikleri iddia edilen saldırganlardan ele geçirilen silahlar, üç kişinin gerçekten belli amaçlarla belli hedeflere yöneldiğini açıklar nitelikte.

Olay henüz netleşmiş değil ama oldukça yoğun bilgi kirliliği var. Özellikle seçim öncesinde bir olayın, her hareketin, her sözün dikkatle değerlendirildiği, şüphe ile karşılandığı düşünülürse bu olay üzerinde ciddi ciddi durmak, sorgulamak gerekiyor.

NASIL BİR SALDIRI PLANLANDI?

El Kaide mensupları olduğu, bir tanesinin Arapça, diğerinin Arnavutça konuştuğu, kaçan kişinin de Balkan kökenli olduğu, daha büyük bir saldırının unsurları oldukları, İstanbul'a gittikleri, hedefin İstanbul'da büyük bir saldırı olduğu gibi iddialar ve tezler ciddiye alınmalı.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay; saldırganların Türkçe bilmediklerini, Suriyeli olduklarını belirterek 'Seçim ortamını karıştırmak isteyen birileri var' dedi. İçişleri Bakanı Efkan Ala da 'hedefin İstanbul olduğunu düşünüyoruz' dedi.

Türkiye ile El Kaide'yi yan yana getirmek için içeride ve dışarıda yoğun bir kampanya yürütülüyor. Hükümetle ilgili böyle bir algı oluşturmaya, algıya uluslararası destek bulmaya yönelik yabancı medya kuruluşları üzerinden yürütülen kampanya üç aydır daha da yoğunlaştı. Türkiye'yi terörden mahkum ettirmek, 'teröre destek veren ülke' ilan ettirmek için özellikle paralel yapılanma üzerinden müthiş bir operasyon yapılıyor.

Olayın oluş şekli bir el Kaide görüntüsü vermiyor. Ancak saldırganların hedefinin başka olduğu, bu hedefe giderken farkedildikleri düşünülünce, hedefi bilmediğimiz için El Kaide saldırılarına benzemiyor sözü anlamsız kalıyor.

Eğer büyük bir hedef varsa, Reyhanlı saldırısı gibi bir cinayet planlanmışsa, Niğde'de fark edilenler büyük hazırlığın sadece küçük bir parçasıdır. O zaman diğer unsunlar üzerinde yoğun bir çalışma gerekiyor. Ne tür saldırı planlandı? Hedefleri iddia edildiği gibi İstanbul ise, diğer teröristler, varsa bombalı araçlar Türkiye'de olabilir mi?

Yaralı teröristlerin getirildiği hastane önünde bir anda toplanan kalabalıkların linç girişimini nasıl açıklayacağız? Anadolu insanının hassasiyeti mi?

İÇERİDEKİ DESTEKÇİLERİ KİM?

Seçime bir hafta kala, yaygın, kitlesel bir saldırı ile Türkiye'yi terörle yüzleştirmek isteyenler kimler?

Bu planın seçimlerle ne ilgisi var? İçeriden kimlerin desteğini almışlar? Ortada doğrudan bir örgüt mü var yoksa yeni bir terör konsorsiyumu ile mi karşı karşıyayız?

Olayla ilgili üç gün önce MİT'in güvenlik birimlerini uyardığı iddia ediliyor. Araç bu uyarı üzerine mi durduruldu? Teröristler hazırlıksız mı yakalandı? Öyleyse başka unsurlarla ilgili uyarılar da var mı?

O kadar çok soru var ki...

Türkiye diken üstünde. İçerideki bir yapı ile çokuluslu bazı güç çevrelerinin ortak operasyonlarıyla başa çıkmaya çalışıyor. İstihbarat, terör ve Türkiye'yi yeniden dizayn etmeye dönük kapsamlı bir müdahale var. Bu müdahalenin hedefi sadece Başbakan Tayyip Erdoğan, sadece Ak Parti değil. Bu şer koalisyonu Türkiye'ye ayar vermeye, onu biçimlendirmeye, diz çöktürmeye, yönetilebilir hale getirmeye, ehlileştirmeye çalışıyor.

Açık söyleyelim: Ülkemiz çokuluslu müdahale ile karşı karşıyadır. Millet bunu anladı. Anladı ki, ani reaksiyonlar gösteriyor, ülkesine sahip çıkıyor. Bu hassasiyeti gösteren Türkiye kamuoyu, koalisyonun öncü güçlerine hesap sormayı da bilecektir. Siyasi kavga, çekişme gibi sunulan senaryonun kendini hedef aldığını bilen Türkiye, birilerine fena halde bedel ödetecektir.

Niğde'de belki de başarıya ulaşamadan bozulan plan, bu koalisyonun kurgularından biriyse, Türkiye'ye savaş açılmış demektir. Çatışma kan dökme safhasına gelmiştir.

Sadece bir örgüt saldırısı ise, bir El Kaide saldırısı ise güvenlik problemi vardır. Ama arkasındaki oyun kurucular deşifre olursa olayın güvenlik değil Türkiye meselesi olduğu anlaşılır.

Şahsen, yıllardır benzer vakaları izlerim. Hiçbir zaman tetikçinin kimliğinin gerçek adresi gösterdiğini görmedim. Tetikçinin kimliği çoğu zaman olayları örtbas etmek için kullanılır ve gözlerimizi kör eder.

Bu olayda da tetikçiye odaklanmak, o üç kişiyle sınırlı kalmak yerine; hedefin neresi olduğuyla, ekibin diğer birimlerinin nerede olduğuyla, nasıl bir eylem planlandığıyla ve arkasındaki oyun kurucunun kim ya da kimler olduğuyla ilgilenmek zorunluluktur.

Asıl önemlisi ise, olayın seçimlerle, hükümete yönelen darbe girişimiyle alakasını sorgulamaktır.

Uluslararası istihbarat ağları ile, istihbarat şirketleri ile Türkiye'ye tuzak kuranların bu olaylarla bağlantıları ortaya çıkarsa, bu millet yüzlerine tükürecektir.

Seçime bir hafta kala, kitlesel eylem planlayanların nasıl bir kaos planı yaptığı ortaya çıkarılmalıdır.