Seçime 1 ay kala... Söylem’ler, Eylem’ler, Rüşvet’ler!

Seçime bir ay kala, özellikle HDP’liler iyice “saldırgan”laşmaya, iyice “çirkef”leşmeye ve iyice “şirret”leşmeye başladılar!..

Bu “agresif”liğin sebebi, “baraj altında kalma korkusu”ndan mıdır, yoksa “Kürt halkının iradesine ipotek koyamama” kaygısından mı?..

İyice “çuvallamaya” başladılar!..

HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hem de “koyu bir Marksist” olmasına rağmen; bir yandan “başörtülü ananın oğlu” görüntüsü verip, “dindar Kürtlere şirin görünmeye” çalışıyor, bir yandan  da “Din dersine son vermekten, Diyanet’i de kaldırmak”tan dem vuruyor!..

Tam bir çuvallama!..

Bir yandan “Nişantaşı ve Cihangir Cemaati”ne mensup “Beyaz Türkler”e mavi boncuk dağıtıp, “Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağız” deyip, “özgürlük ve barış” mesajları veriyor, bir yandan da, “musluklardan kan akıtarak” Kürt halkını “kan ve ölümle tehdit” ediyor!..

ŞİMDİ DE HADİS DÜŞMANLIĞI!

Bununla da yetinmeyip;

Hem; “Kâbe neyse, Taksim de odur” diyor, hem de “Kudüs’ü Yahudilerin kutsal mekânı yapacağız” gibi skandal sözlere imza atıyor!..

Hem; “Kadınlar size Allah’ın emanetidir” şeklindeki Peygamber Efendimiz (sav)’in “hadis-i şerifi”ne karşı çıkıp, “Biz kimsenin emaneti değiliz, biz kadınız” şeklinde afişler astıran HDP’li Van İpekyolu Belediyesi’ne sesini çıkaramıyor, hem de “Biz kimsenin dinine, inancına karşı değiliz” mavalları okuyor!..

Sahi, nedir bu HDP?..

Ne yapmak istemektedir?..

Kim bu Selahattin Demirtaş?..

Ve ne yapmaya çalışıyor?..

“İslâm karşıtı” olduğu ortada!..

Ama, “Ermeni aşığı” mıdır,

Yoksa “İsrail sevdalısı” mı?..

BU NEDİR SELOCAN?

Demirtaş; dün Balıkesir Kuva-i Milliye Meydanı’nda düzenlenen “HDP mitingi”nde yaptığı konuşmada demiş ki;

“Mahşer Günü’nde bize sorulacak sorular arasında Diyanet yoktur, din bilgisi de!.. Bize imanımızı soracaklar!”

Tamam, “imanımızı” soracaklar da, o “afiş”leri sormayacaklar mı?..

Demeyecekler mi;

Van İpekyolu Belediyesi’nin astırdığı afişlerde; “Biz Allah’ın emaneti değiliz, kadınız!” diyerek, “Allah Resulü’nün Hadis-i Şerif’ini reddeden” belediyeye niye sesini çıkarmadın?..

Bunu sormayacaklarını mı sanıyorsun?..

Peki, İslâm’da; “Din, Can, Akıl, Nesil ve Mal Emniyeti”ne büyük önem verilirken, “HDP’lilerin saldırıları”na ne cevap vereceksin?..

Duydun mu Selocan;

Van’da, senin partililerin rahatlıkla propaganda yaparlarken, AK Partili ve Saadet Partili milletvekili adayları, “anons araçları”nın camlarını “tel örgü”lerle kapatmışlar, iyi mi?..

Peki, neden?..

Çünkü, “anons araçlarında görevli kişiler”in “can güvenlikleri yok”muş!..

Sürekli “taşlı saldırılar”a maruz kalıyorlar ve “yaralananlar” oluyormuş!..

Söyle be Selocan;

Sen “Nişantaşı ve Cihangir Cemaati”ne mensup “Beyaz Türkler”e şirin görünmek için “barış”tan söz ederken, senin adamların resmen “savaş” yapıyor, onlara niye gıkın çıkmıyor?..

Sen, “başörtülü ananın Marksist oğlu” olarak belki bilmiyor olabilirsin ama; “Din, Can, Akıl, Nesil ve Mal Emniyeti”ne saldırı, sadece “İslâm’da” değil, bütün dinlerde “büyük günah”lardandır!..

Ama, senin adamların;

İnsanların hem “mal”larına, hem “can”larına saldırıyor!.. Onlar da; senin adamlarının attığı “taş”lardan “cam”lar kırılmasın, “can”lar zarar görmesin diye, “tedbir” alıp, camları “tel örgü” ile kapatmışlar!..

Bir yerde “can ve mal emniyeti” yoksa, sen hangi “iman”dan söz ediyorsun Selocan!..

SÖYLEM BAŞKA, EYLEM BAŞKA!

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), “Veda Hutbesi”nde; 

“Ey insanlar!.. Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim... Siz, kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emri ile helâl kıldınız” derken, senin belediyen, evet HDP’li Van İpekyolu Belediyesi, afişler astırıp; “Biz emanet değiliz, kadınız” diyorsa, sen hangi “iman”dan bahsediyorsun Selâhaddin Efendi?..

Kalkmış, dün Balıkesir’de;

“Özgür, demokratik, eşitlikçi, adil bir yaşam!.. Barış içinde bir yaşam!.. Türkiye’nin her ilinde hiç kimsenin korkmadan, çekinmeden; kimliğinden, mezhebinden ve dininden utanmadan, horlanmadan yaşayacağı bir ülke”den bahsediyorsun... 

Sorarım sana; Van’daki “kan akan musluk”la mı sağlayacaksın barışı?..

Sen, “demokratik, eşitlikçi ve özgür” bir seçimden söz ediyorsun ama, Van’daki adamların “AK Parti ve SP’lilerin araçlarını taşlıyor”, haberin var mı?..

Sen kimsin be Selahattin?..

Ne yapmaya çalışıyorsun?..

Batı’da “barış nutukları” atıyor, Doğu’da “savaş tamtamları” çaldırıyorsun!..

Bu millet,  senin “söylem”lerine mi baksın, “eylem”lerine mi?..

Nişantaşı cemaatine “bal” gibisin, 

Dindar Kürtlere “baldıran zehiri!”

Bir karar ver artık;

Sen kimsin,

Kimlerden olursun?..

MARDİN’DE OY KARŞILIĞI PARA!

AK Parti’nin veya diğer partilerin milletvekili adayları, sadece “HDP’lilerin saldırıları” ile uğraşmıyor, Mardin’de olduğu gibi, bir de “bağımsız” görünümlü “proje adaylar”la boğuşuyor!..

Buyrun, o proje adaylardan birisi:

Adam, 1976 yılında, bir fabrikada “çaycı” olarak başlamış işe... Sonra, her ne olmuşsa olmuş; aynı fabrikaya “hammadde” taşımaya başlamış!..

“10 kamyon hammadde” getiriyormuş ama, faturayı “100 kamyon” olarak kestiriyormuş!..

Resmen hırsızlık!..

Böyle böyle; 

“Çaycılık”tan, “fabrikanın önemli bir hissedarı” olmaya doğru hızla yükselmiş!..

Sonra, “fabrika sahibi”, ardından “şantiye sahibi”, en sonunda “otel sahibi” olmuş!..

“Paralelcilerin kol-kanat germesi”yle de, “servet”ine servet katmış, paralelcilere “anahtar teslimi kolej” hediye etmiş!..

Sizin anlayacağınız;

“Paralel’in semiz bir tosunu” olup çıkmış!.. “Devlet ihaleleri”ydi, “şantiye”lerdi, “fabrika”lardı, “otel”lerdi derken, “siyaset”e de el atmış bu hırslı adam!..

“Parasını bastırıp, aldığı oylar”la, “belediye başkanı” seçilmiş!..

“Belde belediye başkanlığı” kendisini tatmin etmemiş olmalı ki, “AK Parti’den ilçe belediye başkan adayı” olmak için müracaatta bulunmuş... “Kabul edilmeyince”, bir başka partiden aday olmuş ve “AK Parti’nin, o ilçeyi kaybetmesine” yol açmış!..

AK Parti’ye “hınç” ve “öfke”si o kadar büyükmüş ki; 

“Sırf AK Parti’ye darbe vurmak” için ,7 Haziran seçimlerine de “bağımsız milletvekili adayı” olarak katılmış!..

Hedeflediği oy: 45-50 bin!..

Seçim için ayırdığı para;

Tam 50 milyon lira!..

Lütfen dikkat;

Yazıyla, “elli milyon lira!”

Çünkü, oy kullanacak her kişiye “500-1000 lira” arası para dağıtıp, “iradeleri satın alıyor”muş!..

Diyormuş ki;

“Benim derdim seçimi kazanıp, milletvekili olmak filan değil!.. Benim derdim, AK Parti’nin kaybetmesidir!”

Adam zengin!..

Adamda para, tonla!..

Dağıt, dağıtabildiğin kadar!..

Şimdi, AK Parti milletvekili adayları diyorlar ki; “Biz, Mardin’de HDP ile falan yarışmıyoruz!.. Biz, burada parası bol kirli bir güçle savaşıyoruz!”

Tamam da, sormak istiyorum;

Bu adamın nasıl “zengin” olduğunu, sahip olduğu “servet”i nasıl edindiğini “emniyet” bilmiyor mu, “savcılık” bilmiyor mu, “Maliye” bilmiyor mu?.. Biliyorlarsa, “defter”lerini niye incelemiyorlar?..

Ne yani; 

“AK Parti Mardin’de seçimi kaybedince” mi gelecek akılları başlarına?..

Alooo... Uyanın beyler!..

O KOLTUKLARDA OTURTMAZLAR!

Görüyorsunuz ya;

AK Parti, sadece CHP ve MHP ile yarışmıyor, sadece “HDP’li vandallar”ın saldırıları, ya da “Paralel İhanet Çetesi’nin tuzakları” ile boğuşmuyor, aynı zamanda “Paralel’in semiz tosunları” ile de boğuşuyor!..

Peki, adaylar seçim meydanlarında bunlarla boğuşuyor da, “tedbir” alması gerekenler ne yapıyor?..

Kulaklarının üstüne yatmış uyuyorlar mı, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyerek, “denge hesapları” mı yapıyorlar?..

Ama, unutmasınlar;

Allah korusun AK Parti’de en ufak bir oy kaybı olur, ayağı tökezler ise, bugün “yumuşacık deri koltuk”larında rahat rahat oturanlar, 8 Haziran günü, “sandalye”yi bile aramak zorunda kalabilirler!..

Son sözüm, “seçmen”lere!..

“Kaynağı gösterilemeyen hayali vaatlere” ve Mardin’de olduğu gibi, cebine konulan “rüşvet”lere aldanıp, “mırın-kırın” etmeye başlayanlar; bugünleri çok ararlar!..

Onun içindir ki;

CHP, MHP ve HDP’nin, “kes-kopyala-yapıştır” tarzındaki “birbirlerinin kopyası vaadler”ine kulak asmayın!..

Hele hele; “Din-Diyanet karşıtı söylemleri”ne çok çok dikkat edin!..

Tabiî;

“Eski Türkiye”nin karanlık günlerine yeniden dönmek istemiyorsanız!..

 ********************************************************************************************

Heyy Kemal Bey!.. Ne olur, bir defacık da olsa, siz de “istismar” edin!

Herhalde hatırlarsınız... AK Partili belediyeler, halka “makarna, bulgur, şeker, un, çay ve kömür yardımı yapıyor” diye, özellikle CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu tarafından sert şekilde eleştiriliyordu... Bay Kılıçdaroğlu diyordu ki; “Halkın fakirliğini ve yoksulluğunu istismar edip, buradan oy devşiriyorlar!”

AK Partili belediye başkanları da cevap veriyordu: “Ne olur, bir defacık olsun, siz de istismar edin!.. Fakir-fukaranın evine siz de kömür götürün, gıda paketi götürün!.. Garibanlara siz de yardım edin ki, yüzleri gülsün!..”

Aradan yıllar geçti... Şimdi, aynı CHP, artık “laiklik, çağdaşlık, ilericilik” nutuklarının prim yapmadığını görmüş olmalı ki, kendisi de “istismar”a başladı: “Emekliye 2 ikramiye, çiftçiye ucuz mazot!”

Eee, bu ne?.. Bu da, “halkın fakirliğini istismar” edip, “oy devşirmeye” çalışmak değil mi?..

İllâ “muhalefet” edecekler ya, son günlerde de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı hedef alıp; “Din, Diyanet, Kur’an istismarı” yapmakla itham etmeye başlamışlar!..

İyi de, Tayyip Erdoğan, “Din ve Kur’an istismarı” yapmıyor ki!.. Erdoğan, “Kur’an’la doğdu, Kur’an’la yaşıyor, inşallah Kur’an’la da ölecek...”

Peki, ya siz?!?.. Ne olur, bir defacık olsun, siz de “Din ve Kur’an istismarı” yapın!.. Bir defacık olsun, ağzınızdan “Allah, Peygamber” lâfı çıksın!..

Hadi, siz de “istismar” edin!..

Bu millet, sizi; “Yönü Kıble’de, alnı secdede” görsün!..

Ne olur, sadece bir defa!..

yeniakit

Bu yazı toplam 580 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar