Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Saldırı altındayız

Geçen gün size yapay beyinden “BlueGene”den, “BlueBrain”den söz etmiştim. Time dergisi kapaktan bu “müjde”yi duyuruyordu(!). Modern zaman tanrılarının planına göre 2025’te geçiş süreci tamamlanacak ve 2030’da Yeni dünya düzeni ve yeni normal dönem bütün kavram ve kurumları ile hayata geçirilecekti. Great Reset’in saati çalışmaya başlamıştı ve geri dönüşü yoktu. Bu senaryoya göre 2010-2020 arası doğanlar, 2040’ta Transhumanizm’in yeni kuşağı olarak, o gün 30-40 yaşlarında olacaklar. Biyolojik insan neslinin son örnekleri 2040’ta devre dışı kalacaklar.

Tabii, hemen hatırlatmam gerek, herkesin bir planı var, Allah’ın ise bir hükmü. La galibe illallah! Ama şunu da unutmayalım: Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Onların işlerini sarp dağlara sardırır, onların üstüne pislik yağdırır. O zalimlere yardım eden ya da zulüm karşısında sessiz kalanların başına o zalimleri bela eder. Dünya ve insanlık Şeytanın ve onların dostlarının yoğun bir saldırısı altında. Şeytan, Hz. Adem’i cennetten çıkarılmasına sebeb olan intikam yemini ettikten sonra, bugün son altın vuruşa hazırlanıyor. Unutmayalım ki, biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz ve bugün yaşadıklarımız Hz. Adem’in dünya sürgününe yol açan fitnenin final hesaplaşmasıdır.

Şunu biliyorum, son hesaplaşmada, biz hayatta olmayacağız. Şeytan intikamını, kendi peşine taktıklarından alacak. Şeytan kendi dostlarına da ihanet edecek. Onlar için son pişmanlık fayda vermeyecek. Biz dünyayı terk ederken kaybeden biz olmayacağız. Onların kazandıklarını zannettikleri şeyler onlara fayda sağlamayacak. Çünkü Şeytan onlara yalan söyledi.

Evet bunlar bitki ve hayvandan sonra insanın fıtratını bozmaya yönelik yeni bir plan peşindeler. CoVID, 5G, Starlink, NeuraLink, BlueBrain hepsi bu planın birer parçası. Son alarak yapay fare ve kedinin beynini sayısallaştırıp, dijital bir beyin gerçekleştirmişler.

Biliyorsunuz sadece canlı organizmalar üzerinde değil, hava, su, toprak, her şeyi kirlettiler, onların yapısına müdahale ediyorlar. Hücre zarının içine girdiler, şimdi DNA manüpilasyonuna başladılar. Tek projeleri Kimerik canlılar değil. IBM ve Lausanne üniversitesi birlikte, dijital yapay insan beyni ile çalışan bilgisayar yapma peşindeler. Bir yandan uzaya bakteri taşımaya çalışıyorlar. Bir yandan fare spermini dondurup, kurutup, uzay istasyonunda tekrar bunlar canlandırma deneyleri yapıyorlar. Canlı bir organizmanın Radyo-Frekansını kaydedip, binlerce km uzağa gönderip, orada yeniden bir gen parçacığı üzerinden aynı hücreyi yeniden canlandırma deneyleri yapıyorlar.

Sayısal kedi beyni” projesinin başlangıcında gerçek beyin gücünün 14.400 TeraByte olduğu ölçümlenirken, yeryüzünün modern tanrıları (!) bilimin gücünü kullanarak 144 TeraByte Ram gücü ile bir prototip yapmaya başarmışlar. Tabii ne yaptılar tam bilmiyoruz ama, sunumları “Tanrının yaptığından bizim yaptığımız 10 kat daha iyi” diyorlar adeta. Bu ifadem abartılı değil, “Tanrıyı modelliyoruz” diyorlar. Tanrısal bir güce ulaştıklarını düşünüyorlar. Biz maske, mesafe, aşı yalanları, uzay hikayeleri ile oyalanırken olan bu. Yani yeni bir Mitolojik çağa giriyoruz. Yeni tanrılar (!) rüya, hayal, korku, sevinç, öfke, mutluluk olmayan, daha doğrusu bunların alınıp satılabildiği bir gelecekten söz ediyorlar. Biz petrol aramaları, oto yollardan söz ediyoruz, onlar güneşi modellemekten, zamanda yolculuktan, mekanı aşmaktan söz ediyorlar. Sanırım Ankara’dakilerin önce şu Great Reset’i anlamaları gerek. “BrainSinsilicon”, “NeuroGrid”u merak edenler, bu konuda daha fazla bilgi için şu sayfaya bakabilirler: https://web.stanford.edu/group/brainsinsilicon/neurogrid.html

Adamlar kör bir inatla ilerlemeye devam ediyorlar. Time dergisinin kapaktan duyurduğu haber şu: “BİREY’lerin ölümsüz olacağı yıl 2045”.. Son biyolojik nesli şöyle tanımlıyorlar (Bazı kaynaklar daha farklı hesaplar da yapıyorlar): 2. Dünya savaşı sonrası 1940-59 arası doğan “bebek patlaması” olarak tanımlanan dönemdeki kuşak, Baby Boomer 1940-59. Bu 19 yılda doğanlar. Bugün 70-80 yaşlarında olanlar. X kuşağı olarak adlandıran “Gen-X” kuşağı 1960-79 arası 19 yılda doğanlar. Yani bugün 50-60 yaş grubu.“Y kuşağı” dedikleri yani “Millennians / milenyum çocuklar) 1980-99 arası 19 yıl yılda doğanlar. “Z kuşağı” “Gen Z” dedikleri 2000’den CoVID 2019’a 19 yılda doğanlar. Onlar bugün 1-20 yaşlarındalar ve AŞI’lanıyorlar. Gıda ve ilaçlarla Great Reset’e hazırlanıyorlar. Belki de bu kuşak bir “Mutasyon kuşağı”dır!? Genetik olarak Mutasyona uğratılıyorlar. İmanı elde tutmanın ateşi elde tutmak kadar zor olacağı bir döneme doğru sürükleniyoruz sanki. Şeytanın oltasında, para, mal, makam, şehvet, şöhret türü şeyler var ve insanlar bunların peşinden koşarken, Şeytanın ağına takılan balık gibi avlanıyorlar. Sonuçta oltaya takılan balıklar yem de istemiyorlar.

Sırada HET’var. Yani “Human Enhancement Technologies”.. Hedef insanların Transhumanist bir anlayışla Yapay zeka ile destekleyerek insanın daha uzun bir ömür yaşama projesine bu ad veriliyor. Neuralink, Starlink Elon Musk’ın alanı, Facebok “Telepatic communicaiton” Facebook’un patronu Zukerberg’in işi, Google “Artificial Intelligence” güçlü yapay zeka, Big Data ve Data Center ile ilgileniyor. Huawei gibi daha birçok şirket bu projenin ortakları olarak çalışıyor. Gen Laboratuvarları, Uzay, Nükleer teknoloji, Çevre Mühendisleri, Biyologlar, Tarım ve Hayvancılık alanında çalışanlar, bilişim, fizik, kimya gibi diğer mühendislik alanlarında birçok proje üzerinde çalışıyorlar. Sivrisineklerle de ilgileniyorlar, Dinozorların genlerini klonlayarak yeniden birtakım canlıları hayata döndürme hayalleri kuruyorlar. Sadece hayvanları değil, ölmüşleri de bu yöntemle tekrar Avatar ya da Humanoid, Klonoid, Genomic, Kimerik canlılar olarak hayata döndürme çalışmaları yapıyorlar.

Bir kısım politikacı, bilim adamı, bürokrat bu Şeytani yalanlara inanmış gözüküyor. Bir kısmı madem bunlar olacak, biz kazanan tarafta, güçlüden yana olalım diyor sanki. Bir başka grub, dışarıda kalarak hiçbir şey yapamayız, işin içine girerek en az zararla nasıl kurtulur, hatta süreçteki kazanımlardan nasıl istifade edebiliriz, bu imkanları kullanmadan nasıl bunlarla baş edebiliriz diye düşünenler var. Bunlar arasında yanlış olduğunu bilip, ama bir şey yapamayacaklarını düşündükleri için kendilerini yalnız ve çaresiz hisseden, öğrenilmiş çaresizlik içinde yenilgiyi kabul etmiş gibi görünen bir grub var. Ben derim ki, Allah’a dayanalım, sa’ye sarılalım, hikmete ram olalım. Bu Şeytani akıma karşı çıkalım ve LA diyelim! Muhalif fikirlerimiz yüzünden bizi komplocu ilan etsinler. Bizi marjinal gösterip mahkemeler ile bürokratik engeller ve polis zoru ile yormaya, itibarsızlaştırmaya. Çalışsınlar. Biz sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden olalım. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. İnsanlık ve hatta dünya çok büyük bir saldırı tehdidi altında. Topyekûn saldırıyorlar. Hedeflerinde insan, aile, din ve ahlak var. Bu saldırı savaş tehdidi, darbe tehdidi, ekonomik kriz, siyasi kriz ve yolsuzluk iddialarından daha büyük ve can alıcı bir tehdit. Din günü, siyasi emellerini emperyalist, Satanist zamane tanrılarının siyasi emelleri, şahsi çıkarlarını bu çevrelerin finans kapital tetikçileri ile tevhid edenlerle hesaplaşacağımız bir gün var. O gün, amel defteri sağ tarafından verilenlerden olalım diye, Selâm ve dua ile. 

Bu yazı toplam 722 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar