Sadece “soru”ları değil, “yetimlerin hayalleri”ni de çaldılar!

Birinci sayfamızdaki “manşet” haberimize, yani “2010 YGS’yi de sanki FEM hazırlamış” başlıklı habere geçmeden önce, “iki okur mektubu”ndan söz etmek istiyorum...

Mektubun biri Fatma Hanım’dan, diğeri Hasan Bey’den geldi.

BİR YETİM KIZ’IN İSYANI!

Önce Fatma Hanım’ın mektubu:

“Ben, moda tasarım öğretmenliği mezunuyum... Atamalarımız yetersiz olduğu için taban puanlarımız genelde 84-85’te kalır. Ben, 2010 yılındagece-gündüz bu puanı alabilmek için çalıştım... Sabah 6’da evden çıkıp, işe gittim, işten çıkıp dershaneye gittim, eve gelip geceyarılarına kadar ders çalıştım.

Yemek yeme ihtiyacımı bile dolmuşlarda, otobüslerde simit poğaça ile karşıladım. Çünkü, amacım 85 puanı geçip, atanabilmekti.

Arkamda maddi-manevi destek olacak kimsem yoktu...

Hayatımı daha rahat ve güvende geçirebilmek için buna ihtiyacım vardı... Çok yoruldum, çok yıprandım ama bütün emeklerim görünüşte sonuç verdi ve eğitim bilimlerinde 90, genel yetenek ve genel kültürde 87 netyaptım...

Sınav sonuçları açıklanana kadar, ben amacıma ulaştığımı düşündüm.

Yazık ki bu kopyacılar yüzünden, o netlere rağmen, hak ettiğim puanı alamadım ve yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle, bir daha aynı tempoda hazırlanamadığım için hâlâ atanamadım.

Şimdi Cemaat’e soruyorum;

“18 yaşında babasını kaybetmiş, çok büyük zorluklarla okulunu tamamlamış, tek amacı hayata tutunmak olan bir genç kızın hakkını yemek nasıl bir inanıştır?”

Bunları size yazmamın sebebi; yazılarınızda bunlara da değinmenizi istememdir... Çünkü o yıl, sadece soruları değil, benim hayallerimi, umutlarımı ve hatta hayatımı çaldılar benden... Lütfen bunları da yazın ki,yedikleri hakların ne boyutta olduğunu herkes görsün.”

82 YETMEZ, ÇÜNKÜ!

Mektup böyle...

Gördüğünüz gibi;

2010 KPSS’de, 350 kişi “120 sorunun, 120’sini de doğru cevaplayınca”(!),bunların “70’i karı-koca, 23’ü akraba, 52’si de aynı adreste(!) ikâmet”edince, okurum Fatma Hanım’ın “87 net” yapmış olması, hiçbir işe yaramıyor!..

Çünkü, geride;

“120 sorunun, 119’unu doğru(!) cevaplayan “423 Paralelci” daha vardır!..

Dahası; “100 ve üzeri net doğru” yapan “tam 3 bin 227 Paralelci Abi ve Abla” daha vardır!.. Ki; “bunlardan 637 tanesi birinci derece akraba, 446’sı da karı-koca”dır!..

Dahanın da dahası;

“980 aday, aynı adreste ikamet etmekte”dir, iyi mi?..

Hep söyledim, yine söylüyorum;

Saatler ve hatta günler boyu “aynı adreste ikamet” etmek zorunda kalan“mülteci tekneleri”ndeki “kaçak”ların sayısı bile “980’i” bulmaz!..

Ama, her nasıl oluyorsa; “980 Abi ve Abla, aynı adreste oturuyor” iyi mi?!?..

Bırakın “mülteci tekneleri”ni; bir zamanlar “Komün hayatı”nın yaşandığıRusya’da bile bu kadar insan, “aynı adreste” oturmazdı!..

Durum böyle olunca;

Yani, “toplamda 4 bin Paralelci Abi ve Abla, 100’ün üzerinde net”(!) yapınca, “87 net” yapan Fatma Hanım’ların döktükleri “ter”ler, gösterdikleri “fedakârlık”lar, “yorgunluk, uykusuzluk ve bitkinlik”ler, elbette “atanmalarına” yetmiyor, “beklentileri” kursaklarında kalıyor!..

Düşünebiliyor musunuz;

“18 yaşında babasını kaybetmiş ve tek başına hayata tutunmaya çalışan yetim bir genç kız”ın, 2010 KPSS’de yapılan “hırsızlık” sonucu hayalleri yıkılıyor, umutları tükeniyor!..

BU, YETİM HAKKI DEĞİL Mİ?

Görünen o ki; “Paralel Abi ve Abla”lar, sadece “soruları çalmamışlar”, aynı zamanda Fatma Hanım gibilerin “hayal”lerini, “umut”larını, hatta“istikbal”lerini, yani “hayat”larını çalmışlar!..

Bir de kalkıyorlar;

“Biz haram yemedik” diyorlar!..

“Biz çalmadık-çırpmadık, yetim hakkı yemedik” diyorlar!..

Sormak lâzım değil mi;

“18 yaşında babasını kaybeden Fatma Hanım” gibi “yetim”lerin hakkını yiyen kimdir?.. 

Onların “istikbalini çalan” kimdir?..

Önlerine gelene “hırsız”, karşılarına çıkana “haramzade” diyen bu güruhun yaptığı; resmen ve alenen “hırsızlık” ve apaçık bir“haramzade”lik değil midir?..

Önce bunun cevabını, daha doğrusu bunun hesabını versinler!..

“4 bin kişi”nin, 2010 yılından bu yana boğazlarından geçen ve halen geçmekte olan her lokma “haram” değil midir?..

Kalkmışlar;

“Haram yemedik” diyorlar!..

Peki, bu yedikleriniz ne?..

“Yetim Fatma’lar”ın hakkını yemek, ne zamandan beri “helâl” oldu?..

“AİLENİZE BİLE SÖYLEMEYİN!”

Gelelim ikinci mektuba...

Bu da, “Hasan” adlı bir öğretmen okurumdan gelmiş...

Demiş ki;

“Bu örgütün, sadece KPSS sınav sorularını değil, askeri ve polislik sınav sorularını da çaldığını hepimiz biliyoruz. Bununla ilgili bir sürü şahit bulunabilir.

Benim de şahitlerim var. 2010 yılından, yani iptal edilen son polislik sınavından bahsediyorum. Benim ve eşimin amcamızın çocuklarına sınav akşamı –ki biri Aksaray’da, diğeri Niğde’de- cemaat evinde sınav soruları verildi.

Diyorlar ki ağabeyler;

“Telefonları kapatın, soruları çözün ve aileniz dahi kimseye bir şey söylemeyin.”

Böyle söylenip sorular verildi ve nitekim ortaya çıktı ve sınav iptal oldu. Bu sınav iptal oldu ama biliyoruz ki diğer senelerde de aynısı yapıldı.

Merak ettiğim şu: Bu kadar bilgi, belge ve şahit varken neden bu hırsızlıklar konusunda işlem yapılmıyor? KPSS hırsızlığında bugün başlayan operasyon hariç, neden bir çalışma yok?.. Bütün bu hırsızlıklarla askeri, polislik vs. ilgili bir çalışma, soruşturma vs. var mı?”

Mektuptan da anlaşılıyor ki;

Bu işleri, “büyük bir gizlilik” içinde yürütüyorlar!..

“Telefonlarınızı kapatın!

Ailelerinize bile bir şey söylemeyin!”

Sonunda, “yerin kulağı var” ve duyuluyor ama, o zamana kadar olan oluyor, atı alan Üsküdar’ı geçiyor!..

“4 bin kişi”nin geçtiği gibi!..

“SİSTEMİN DAMARLARINA GİRİN!

“KPSS hırsızlığı” konusunda “Algı operasyonları”nı devam ettiren Zamangazetesi, dünkü manşetinde demiş ki;

“Kopya tutmadı, tezgâh kuruluyor!.. Çökmüş iddialar üzerinden örgüt çıkarma çabası içine girildi!”

Zaman’a bir çift sözüm var:

“İddialar hiç çökmedi, Ağustos 2010’dan beri ayakta!”

Evet, iddialar çökmedi, sadece “hırsızlık dosyası”nın üstü örtüldü!.. O dosyayı; “kimin, nasıl ve ne karşılığında örtbas ettiğini” de Zaman’cılar çok çok iyi biliyor olsa gerek!..

Aynı Zaman, manşet haberinin spotunda, demiş ki;

“Gülen, 30 yıl önceki; “Devlette görev alın” tavsiyesinden dolayı dosyaya dahil edildi... Oysa, 28 Şubat yargısı, aynı iddiadan 8 yıl yargıladığı Fethullah Gülen’e beraat vermiş, Yargıtay da onamıştı!”

Açtırmayın ağzımı!.. 

“beraat” kararını veren “hakim” şimdi nerededir, söylesenize!..

Kaldı ki; Fetullah Gülen, 30 yıl önce; sadece “Devlette görev alın” demedi ki!..

O söz, tam olarak şöyledir:

“Sistemin ana damarları içinde, varlığınızı hiç kimseye hissettirmeden, güç merkezlerine ulaşıncaya kadar yürüyün!”

TAM BİR MASON TAKTİĞİ!

Fetullah Gülen’in sözleri;

“Tam bir Mason taktiği”dir!..

Hâlâ merak ediyorum;

“Fetullah Gülen bir mason mudur?.. Hangi Loca’ya kayıtlıdır?!?”

Hiç şüpheniz olmasın;

Fetullah Gülen, eğer bir “Mason” ise, herhangi bir “Mason Locası”na kayıtlı ise, “yakında” ortaya çıkar!..

Çünkü;

“40 yıldır uyguladığı” taktiklerin, “Mason taktikleri”nden hiçbir farkı yok!..

İşte gördünüz, diyor ki;

l Sistemin ana damarlarına girin!..

l Varlığınızı hiç kimseye hissettirmeyin!

l Güç merkezlerine yürüyün!”

Söyleyin Allah aşkına;

Bunların aynısını “Masonlar” da yapmıyor mu?.. 

Onlar da;

“Sistemin ana damarları”nda “sinsî sinsî” yürümüyor mu?..

“Masonlar” da;

“Sistemin ana damarları”nda gizlenip, “görev” verilinceye kadar “uykuya”yatmıyorlar mı?.. Görev verildiğinde de; “en olmadık yerde” ortaya çıkıp,“bir tek söz” veya “bir tek karar”la ortalığı karıştırmıyorlar mı?..

NİYE O LABORATUVAR?

Uzun lâfın kısası;

“Mason taktikleri”nin aynısı olan “Gülen taktikleri” ile “sistemin ana damarı”na giren “Abi”ler ve “Abla”lar; Gamze Tembel Eser örneğinde olduğu gibi; Florya’daki “Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü”ne yerleştiriliyor!..

Gıda Kontrol Laboratuvarı ise;

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun İstanbul’a geldiklerinde yedikleri yemeklerin incelemesi”ni yapan, “son derece stratejik bir yer”dir, iyi mi?!?..

Sormak gerekmez mi;

Gamze Tembel Eser, o laboratuvarda çalışmayı, niye “ısrarla” istemiş ve hatta “kadro açılmazsa, başka tercihte bulunmayacağını” niye söylemiştir?!?

Ve niye; “Özellikle o laboratuvara yerleştirilmiştir?”

İnsanız, kuşkulanıyor ve soruyoruz;

“Gamze Tembel Eser’in, ileriye dönük bir plânı mı vardı, yoksa ona çalıntı sorularla sınav kazandıran Paralel Örgüt’ün mü bir plânı vardı?”

73 SORUDA TAM İSABET!!!

Bu “soru”lar çok önemlidir!..

Mutlaka bir açıklama yapmalıdırlar!..

Tabiî, bugünkü “manşet”imizle ilgili de bir açıklama yapmalıdırlar!..

Zaman’cılar veya FEM’ciler, “2009-2010 YGS’de” sorulan “73 soruda nasıl tam isabet kaydedildiğini” açıklamalıdır!..

Enteresan değil mi;

FEM dokümanlarındaki sorular”la, “2010 YGS’de çıkan soruların 73’ü aynı” çıkıyor ve Zaman da, bunu “övünerek” haber yapıyor: “73 soruda tam isabet!”

Peki, sormak gerekmez mi,

“Yoksa, YGS sorularını da FEM mi hazırladı?.. Ve o sorular, daha önce birilerine sızdırıldı mı?..”

Sözün özü;

Fatma Hanım’ların “hayal”leri, “umut”ları ve “istikbal”leri böyle mi yıkıldı,“hayat”ları böyle mi çalındı?..

“Haram” yemediniz, öyle mi?!?..

 *********************************************************

Bir Fetullah Gülen ve Paralel Yapı analizi!

Tarih, 18 Nisan 2012... New York Times gazetesinin sahibi olduğuInternational Herald Tribune gazetesinde “manşetten yayınlanan bir haber”, 19 Nisan tarihli Milliyet’te hayli kısaltarak verilir!..

Milliyet’in, “Türkiye’de gölge güç büyüyor” başlığı ile verdiği International Herald Tribune’deki haberde denilir ki;

l “Fetullah Gülen Hareketi, düzenli olarak güç kazandı ama, şeffaflıktan uzaktı!”

l “Gülen’in destekçileri, sahip oldukları nüfuzları; mahkeme, Emniyet ve İstihbarat’ta, muhaliflerine karşı giriştikleri cadı avında kullandılar!”

l “Gülen Hareketi, dışa kapalı yapısıyla akılları karıştırmış durumda!.. Nüfuz ve güç istedikleri açık!.. Türkiye’ye meydan okuyorlar!.. Gizli bir ajandaları olduğundan kuşku yok!”

l “Gülen’in destekçileri; özenle şekil verilmiş bıyıkları, takım elbiseleri ve misyonervari gayretkeşlikleri ile, Mormon misyonerlerinin ağırbaşlılığını andırıyor!” l “Dışarıya verdikleri görüntüler, aslında sahne gerisinde çalışan hareketin gizli ajandasını örtmekten başka bir amaç taşımıyor!”

“Gâvur”un gördüğünü, biz “Müslüman”lar görememişiz ya; yanarım da buna yanarım!

yeniakit

Bu yazı toplam 650 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar