Rusya Büyükelçisi Yerhov’un Çerkeslerle ilgili saçma sapan iddialarına..

Rusya Büyükelçisi Yerhov’un Çerkeslerle ilgili saçma sapan iddialarına cevap

 

Ruslarla Çerkesler arasındaki 100 yıllık savaş ve Çerkes topraklarının işgali Rusya’nın yayılmacı siyasetinden değil, Çerkeslerin barbarlığından kaynaklanmış! 1864 sürgünü de sürgün değil, Rusya’nın önerdiği medenî yaşam tarzını reddeden barbar Çerkeslerin gönüllü göçüymüş!

 

Kim diyor?

 

Rusya Federasyonu’nun Ankara’daki büyükelçisi Aleksey Yerhov diyor. Dolayısıyla -‘Yerhov saçmalamış! Bu bizim resmi görüşümüz değil’ diye açıklama yapmadığına göre- Rusya yönetimi diyor.

 

***

 

Yerhov’un Sputnik’e verdiği beyanattan:

 

“Rusya’da olduğu gibi Türkiye’de de ortak tarihimizdeki olaylar etrafında çok sayıda önyargı, mit ve efsane mevcut… Bu oturmuş ön yargılara göre Rusya, topraklarını genişletmeyi ve ‘etnik temizlik’ gerçekleştirmeyi takıntı haline getirmiş; barışçıl komşuları olan Çerkesler ve Şapsığlar gibi halklara saldırıp onları yurtlarından eden kötü ve saldırgan bir ülke. Şimdi de Türkiye’de birileri bu güzel efsaneye inanmak istiyor…”

 

Yüzsüzlük ve utanmazlıkta zirve noktası! Rusya’nın yayılmacı ve ‘etnik temizlik’çi olduğunu, Kafkasya’ya saldırıp Çerkesleri yurtlarından ettiğini söyleyenler “önyargı”lı davranıyormuş! Gerçek değil “mit”miş, “efsane”ymiş bunlar; hem de “güzel efsane”! Rusya Federasyonu’na bağlı Adigey Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop’taki Adigey Müzesi’nde Aleksey Yerhov gibi şarlatanların alnını yüzlerce kez karışlamaya yetecek yüzlerce belge var; albayların generallere, generallerin Çar’a sunduğu işgal ve ‘etnik temizlik’ raporları. Gidip o belgelere bir göz gezdirsin Yerhov. Mitten mi bahsediyoruz, kuduz itten mi bahsediyoruz, kendi gözleriyle görsün. Gitmişken müze müdürü Almir Abreg’i dinlemeyi de ihmal etmesin. Ben 2005’te dinlemiştim de tüylerim diken diken olmuştu: “Rus kayıtlarına göre 19’uncu yüzyıl başlarında Kafkasya’da 1 milyondan fazla Çerkes yaşıyordu. Yine bu kayıtlara göre, savaşın bittiği 1864 itibarı ile yarım milyon kadar Çerkes Türkiye’ye gönderildi ve Kafkasya’da sadece 60 bin civarında Çerkes kaldı. Burada, diğer yarım milyon Çerkes’e ne olduğunu sormak gerekir.”

 

Abreg sizin kendi kayıtlarınızdan bahsediyor, Yerhov! Bunu neresi “efsane”, bunun neresi “güzel”?

 

Vahşetin dibi bulunabilince, yüzsüzlüğün ve utanmazlığın zirvesine de çıkılabiliyor tabii!

 

***

 

Yüzsüzlük ve utanmazlık destanını okumaya devam edelim:

 

“Bu bir yandan ‘düzgün çizilmiş’ bir tablo, ancak farklı bir açıdan bakıldığında her şeyin bu kadar basit olmadığı görülüyor. Nedense bu tabloya uymayan diğer tarihsel gerçekleri aklına getiriyorsun ve aniden her şey siyah beyaz değil renkli çıkıyor ve artık hiçbir şey basit değil. Misal, tüm refahı; akınlar, cinayetler, yağmacılıklar ve köle ticareti üzerine kurulan komşularla yan yana yaşamanın Rus köyleri için ne demek olduğunu düşünen oldu mu? Her ay, her hafta ve her gün bu ‘barışçıl’ dağlıların gelerek erkekleri öldürüp kadın ve çocukları esir aldığını hatırlayan var mı? İşte dönemin Rus hükümeti tüm bunlara sabrediyordu, ama sabır tükendi ve ön plana ordu çıktı.”

 

Yuh! Bin kere yuh! 500 bin kere yuh! 60 senede Çerkes halkının yarısı boğazlanmış ve adam bunu “dağlıların” "komşu" Rus köylerine baskınlarıyla izah etmeye kalkıyor! Bunu yaparken, “dağlılar”la “yan yana” yaşayan Rusların oraya nereden, niçin ve nasıl geldiğini / getirildiğini belirtme zahmetine girmiyor, “dağlılar”ın burnunun dibine kadar sokulma sürecine ışık tutmuyor ama. İşgalcilere tepkiyi işgalin sebebi olarak göstermesi gerekiyor çünkü! Ve Çerkesleri kıyasıya aşağılaması, onların saygıdeğer bir halk değil yağmacı katillerden ibaret bir güruh olduğunu vurgulaması gerekiyor!

 

Subliminal mesaj: ‘Bu aşağılık insanlar için üzülmeye değmez.’

 

***

 

Gelelim 1864’e…

 

Yerhov diyor ki:  

 

“(Rus hükümeti) Önce barış içinde yaşamayacakları ‘ayıklamaya’ ve onların kriminal hayat tarzını engellemeye çalıştı. Bu insanlara iki seçenek sunuldu, ya düzlük bir yere taşınıyorsunuz, size toprak veriliyor ve üretim yapmaya başlıyorsunuz ya da göç edin, kardeş Türkiye sizi kabul etmeye hazır. Bazıları gitmeyi seçti, gitti de… Kalmayı tercih edenler de oldu ve kaldı…”

 

1864 kafkas sürgünü ile ilgili görsel sonucu

 

Lafın başında sanki bir avuç insandan bahsediyormuş hissine kapılıyorsunuz, ama devamında anlıyorsunuz ki "ayıklama”nın konusu olan "kriminal"ler bütün Çerkes halkı...

 

Neymiş? Bunlara “ya düzlük bir yere taşınıyorsunuz, size toprak veriliyor ve üretim yapmaya başlıyorsunuz ya da göç edin, kardeş Türkiye sizi kabul etmeye hazır” denmiş! Bunun üzerine “bazıları” gitmeyi seçmiş! Demek ki o “bazıları” düzde yaşamayı reddedip ‘ille de dağlar ve kriminalite’ demiş!

 

Mesele bundan ibaretse ve bu kadar basitse, Yerhov şu basit soruyu cevaplasın bakalım: Türkiye’ye gitmeyi “seçen” o “bazıları”, Türkiye’den (yani Osmanlı Devleti’nden) Anadolu veya Balkan dağlarında kriminal kriminal yaşayabileceklerine dair söz mü almışlar?

 

Öyle ya; kendi vatanlarında toprak sahibi olarak barış, huzur ve refah içinde yaşama imkânını dağlılıkta ve kriminallikte ısrar ederek ve ölümcül derecede meşakkatli bir göçü göze alarak geri çevirebildiklerine göre, Payitaht’tan bu konuda sağlam bir güvence almış olmalılar!

 

Yerhov’un “bazıları” dediği Çerkeslerin, Rus kayıtlarına göre o dönemde Kafkasya’da yaşayan 560 bin Çerkes’in 500 bini olduğunu da hatırlatalım. Çerkes halkının neredeyse tamamı!

 

Gerçek şu ki, tercihe bağlı bir göç değil zorunlu bir göç, yani sürgün, yani düpedüz ‘etnik temizlik’ti bu. On yıllarca devam eden bu operasyon Rusya’nın 20’nci yüzyıl başlarında içine düştüğü kargaşa yüzünden akamete uğramasaydı, kalan 60 bin Çerkes de kalmayabilirdi orada.

 

Almir Abreg, Çerkeslerin göçe nasıl zorlandığını şöyle anlatıyor:

 

“Bütün Çerkesya’ya Rus Kozakları yerleştirildi.  Topraklar, nehirler, dağlar, her şey onlara verildi... Çerkesler için burada yaşamak imkânsız hale geldi... Ruslar bu zorunlu göçü Kafkas savaşının sonunda planlamadılar. Daha 1820’li yıllarda Rus komutanlarından Amiral Siribrikov, hükümete, Çerkeslerin Karadeniz sahilinden Türkiye’ye nakli için donanmayı kullanmayı önermişti. 19’uncu yüzyılın 20’li yıllarından bahsediyoruz! Demek ki Ruslar Çerkesleri Kafkasya’dan sürmeyi çok önceden planlamışlardı. Bu bir etnik temizlikti.” (Abreg'in açıklamalarının yer aldığı belgesel film "Adigey" Youtube'da izlenebilir: Linki: https://www.youtube.com/watch?v=hUfq6q73d6s&t=661s)

 

***

 

Yerhov’un iğrenç beyanatı bana -bir Çerkes olarak- “Rusya 1864’te bıraktığımız gibi” dedirtti.

 

Aynı vahşilik. Hem teoride hem pratikte. İşte İdlib!

Bu yazı toplam 929 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar