Ramazan’da Açık Olan Kebapçıların Sahipleri...

Ramazan’da Açık Olan Kebapçıların Sahipleri...

'Ramazan’da açık olan kebapçıların sahiplerini merak ediyorsanız söyleyeyim, bazıları cami derneği başkanı…'

Yeni Şafak Yazarı Fatma Barbarosoğlu, bugünkü köşesinde Ramazan’ın ruhunun bozulduğuna vurgu yaptı.

Cep Telefonlu Cami Performansı...

Her sene olduğu gibi bu sene de oruç tutanlar oruç tutmayanların sokaklarda aşikar bir şekilde yiyip içmesine gönül koydu. Oruç tutmayanların oruç tutanlara saygı göstermediğinden bahsetti. Açık olan lokantalar, kebapçılar eleştiri konusu yapıldı. Açık olan kebapçıların sahiplerinin kimliğini merak ettiniz mi?

Bazılarının sahipleri cami derneği başkanı mesela diyeyim de meseleyi yeni bir noktadan ele almanıza katkı sunmuş olayım.

Meseleyi yeni bir noktadan ele almanıza katkı sunayım demişken...

Oruç tutmayanların oruç tutanlara saygı göstermediği tartışmasını parantez içine alarak şu noktaya odaklanmanın faydalı olacağını düşünüyorum:

Oruç tutanlar niye teravih namazına gelmiyor? Camilerde kadınların sayısı her geçen artarken maalesef erkeklerin sayısı azalıyor.

Kadın cemaatin sayısının artması sevindirici bir gelişme lakin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cemaat ile namaz kılma noktasında bilgilendirici kamu spotları hazırlayarak üç ayların başlangıcından itibaren tekrar tekrar yayınlaması gerekiyor. Çünkü cemaat, cemaat ile namaz kılmayı, imama uymayı bilmiyor.

Saf tutma noktasında kadın cemaati ikna etmek pek mümkün değil. Herkes bireysel bir şekilde “takılma”yı tercih ediyor. Müezzin dua okurken cep telefonu ile konuşanı mı ararsın, imam ile namaz kılmaya başlamışken “a ben kendim kılacağım” diyerek cemaat tahiyyatta iken kıyamda olanı mı ararsınız?

Evlatların annelerini cep telefonu üzerinden denetlemeleri, annelerinin namazını ifsat etmesi ayrı bir dert. Nasıl mı? Çalan telefon, telefon değil de sanki başına bir şey gelmiş bebek gibi algılanıp namaz terkedilerek telefona cevap veriliyor: “Ben şimdi cemaatle namaz kılıyorum” deyip telefon açık bir şekilde cebe yerleştiriliyor. Telefondan gelen ses bütün şiddetiyle “Alo anne ne zaman bitiyor bu namaz, cevap versene anne” demeye devam ediyor.

Yaşlılar kısmında durum bu minvalde gayet yanlış bir şekilde seyrederken gençlerin cep telefonlu cami performansı bambaşka. Caminin kapısından adım atar atmaz selfi çekilmeye başlanıyor. Çekilen selfinin içine başka insanların görüntüleri girmiş bu vesile ile kul hakkı doğmuş hiç dertleri değil. Durmadan selfi çekiliyor. Nefes alır gibi. Her selam verişte cep telefonu ele alınıyor hemen bir poz inşa edilip, tuşa basılıyor.

Kadınlar birbiri ile saf tutmakta pek gönülsüz ama herkes kendi cep telefonu ile saf tutma noktasında pek kararlı. Telefonlar kapatma tuşuna basılıp çantaya konulacak iken sesi bile kapatılmadan, oldukça ışıklı bir şekilde ya secde edilecek yere yerleştiriliyor ya da yan tarafa konularak saf tutuluyor. Cep

telefonlarının sesi mekanik bir ses olduğunda hadi nispeten katlanılıyor da oryantal müzik camiyi doldurduğunda bazen aklım başımdan gidecek bir daha geri gelmeyecek diye bir hayli endişe ediyorum.

Her namaz arasında hemen bir ekran kaydırılıyor. Ahali hangi haberin peşinde! Camiye gelmişsiniz. “Haber” burada, ezelin ve ebedin haberi burada, ayetlerde... “Gaiplerden bir ses geldi” mısraına sosyal medyadan kavuşmayı uman bir ahali bu topraklarda ne zaman hangi hızla bu kadar çoğaldı!

Velhasıl DİB’in teknoloji kullanımı, özellikle “ekranda kalma/ekran ile kalma” konusunda tekrar tekrar çarpıcı eğitim vidyoları hazırlaması gerekiyor.

Gençlerin dini elden gidiyor diyenlere hatırlatayım yaşlılar kısmı hiç iç açıcı değil.