'Pusudaki Siyonizm'

'Pusudaki Siyonizm'

Doğru Haber yazarı: ABD'den cesaret alarak İran'a karşı bir maceraya sürüklenmenin sonucu çok vahim olur

oğru Haber Gazetesi yazarlarından Selahaddin Yıldırım, bugün yayımlanan 'Pusudaki Siyonizm' başlıklı yazısında, "Mukaddes toprakların servetini batılılara peşkeş çeken Suudi hanedanı şimdiye kadar israil ile gizliden yürüttüğü görüşmeleri artık alenen yapıyor" dedi ve "Şimdi soralım, Kudüs işgalcisi Siyonist yapıyı misafir eden bu bedeviler ne yaptıklarını biliyorlar mı acaba? Yeni ABD yönetiminden cesaret alarak İran'a karşı bir maceraya sürüklenmenin sonucu çok vahim olur." ifadelerini kullandı.
 
Selahaddin Yıldırım'ın söz konusu yazısı şöyle:
 
İslam âlemi ve coğrafyamız için en tehlikeli düşman şüphesiz siyonizmdir. İslam âleminin gerileyişinin tarihsel süreci dikkatlice incelendiğinde bunun bir hayal veya abartma değil, bir hakikat olduğu görülecektir. Kur'an-ı Kerim'de, Yahudilerin, İslam'a ve Müslümanlara en büyük düşman olduklarını belirtir. ‘İnsanların içinde iman edenlere düşmanlıkta en katı olanların Yahudilerle, müşrikler olduğunu görürsün. (Maide: 82)
 
Şunu da hemen belirtelim ki, her taşın altında siyonizmi aramak ve sorumluluklarımızdan bu şekilde kurtulmaya çalışmak elbette doğru değildir. Siyonizmin veya herhangi başka bir gücün kurduğu tuzağa düşmenin hatasını her kesten evvel kendimizde aramak gerekir. Ama Nasreddin Hoca'nın fıkrasında dile getirilen hakikatten de gafil olmamak gerekir:
 
Bir gün Nasreddin Hoca'nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış.
 
Birisi:
 
-          Hocam ahırın kapısına niye iyi bir kilit takmadın?
 
Bir başkası:
 
-         Evine hırsız giriyor da nasıl haberin olmuyor? Demiş. Hâsılı her kes suçu sadece Hoca'da bulunca Hoca kızmış ve:
 
-         Yahu demiş, iyi güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?
 
Evet, ihmallerimizi elbette bilecek ve tedbirlerimizi arttıracağız, ama düşmanı tamamen suçsuz çıkaracak tavır ve sözlerden de sakınacağız.
 
Siyonizm, Yahudi ırkını üstün gören ve bu ırkın refahı için bütün bir insanlığı feda etmekten çekinmeyen bencil ve acımasız bir yapının adıdır. Yahudilerin bu üstün ırk saplantısının yakın dönemde diğer milliyetçi, ırkçı düşüncelerin ortaya çıkmasına da katkı sağladığını unutmamak gerekir. Özellikle Türk ve Arap milliyetçiliklerinin teori ve pratik boyutunda kimi Yahudi şahsiyetlerden beslendiği inkâr edilmesi kabil olmayan tarihi bir hakikattir. Siyonizm, diğer milletleri parçalayıp güçten düşürmenin bir yolu olarak milliyetçi hareketleri desteklemiş ve fikren de beslemiştir.
 
Siyonistler, hedeflerine varmak için her aracı mubah görürler. Muharref Tevrat'a dayandırılan bu acımasız ve sinsi yapı, bugün ABD ve çoğu batı ülkelerinde etkisini paralel bir yapı gibi korumaya muvaffak olmuş ve bu yapısını yasalarla da meşru hale getirmiştir. Bugün birçok batı ülkesinde bu yapı yasalarla korunma altına alınmış durumdadır. Bunlar aleyhinde basit bir konuşmanız dahi sizin ‘antisemitizm' ile suçlanıp ceza almanıza sebebiyet verebilir. Batı toplumlarında İslam ve hatta Hıristiyanlık için olmayan bir korunma Yahudiler için vardır.
 
Siyonizm, Yahudilerin ‘arz-ı mevud' denilen toprakları elde etmek için başlattıkları faaliyetleri ve daha sonra da kurulan işgal devletlerini korumak için ortaya koydukları çalışma ve faaliyetlerin tümünü kapsar. Bu karanlık ve barbar düşünceye itibar etmeyen Yahudiler varsa da bunların sayısı çok azdır.
 
Siyonistler, Filistin konusunda kendilerine taviz vermeyen Sultan Abdulhamid'i devirdiler. Abdulhamid'in gitmesiyle beraber Osmanlı devleti sahadan hızla çekildi ve tarihe karıştı. Osmanlı gidince olanlar oldu ve Filistin toprakları üzerinde siyonist devlet rahatlıkla kuruldu. İşte günümüze kadar devam eden ve halen devam etmekte olan bölgedeki huzursuzluğun baş nedeni bu devlettir.
 
 Siyonizm, kendisi için hedef olarak İslam'ı ve Müslümanları seçmiştir. Amacına ulaşmak için başta Hıristiyanlar olmak üzere Müslümanları sevmeyen diğer bütün güç odaklarıyla ittifak halinde olmuştur. Osmanlının son dönemlerinden bugüne kadar Batı dünyasının bölgemize müdahale etme senaryolarının çoğunda Siyonistler etkin rol oynamışlardır. Son olarak ABD'nin Irak'ı işgali sürecinde de siyonistlerin etkisi inkâr edilemez. 
 
İşgalci siyonist devlet, altı yıldan beri Suriye'de cereyan eden iç savaşı sinsice takip ediyor. Tarafların savaşı sürdürmeleri ve bu savaşın bölgedeki diğer devletlere sıçramasını da iştahla arzu etmektedir. Yeni ABD yönetiminin başındaki deli dana Trump'un Müslümanlar aleyhindeki söz ve tavırları ve açıklamalarının israil'i böylesi bir çılgınlığa itebileceği konusunda ciddi endişeler var.
 
Siyonizm bölgenin bağrına saplanmış bir hançerdir. Bu hançerin açtığı yaradan akan kan henüz durmamışken bölgedeki Arap devletlerinin Siyonist yapı ile anlaşmalarına ne demeli peki? Arap dünyasının en güçlü devleti Mısır'ın 1979'da israil ile Camp David anlaşmasını imzaladı. Bugün körfezin zengin ülkeleri aynı hatayı işliyorlar. Siyonist israil ile işbirliği yaparak İran tehlikesini durdurmanın, daha doğrusu kendi tahtlarını sağlama almanın hesabını yapıyorlar. Mukaddes toprakların servetini batılılara peşkeş çeken Suudi hanedanı şimdiye kadar israil ile gizliden yürüttüğü görüşmeleri artık alenen yapıyor. Geçen hafta bir Yahudi heyetin Riyad'ı ziyaret ettiği ilan edildi.
 
Şimdi soralım, Kudüs işgalcisi Siyonist yapıyı misafir eden bu bedeviler ne yaptıklarını biliyorlar mı acaba? Yeni ABD yönetiminden cesaret alarak İran'a karşı bir maceraya sürüklenmenin sonucu çok vahim olur. Bu, aklı başında insanların ne düşüneceği ne de cüret edebileceği bir macera. Eğer bedevi Suud hanedanı böyle bir maceraya girişirse bunun kendi sonlarını getireceğini de bilmeleri lazım. Allah Müslümanları akıl ve ferasetten mahrum etmesin.