'PKK 'yüzde 10 barajı kaldırılsın' şartını geri mi çekti?'

'PKK 'yüzde 10 barajı kaldırılsın' şartını geri mi çekti?'

Son günlerin bir numaralı gündem maddesi olan 'yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılması konusunda tartışmalar sürerken, Radikal yazarı Murat Yetkin ortaya çok konuşulacak bir iddia attı; Öcalan'ın yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi şartından vazgeçmiş

Son günlerin bir numaralı gündem maddesi olan 'yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılması konusunda tartışmalar sürerken, Radikal yazarı Murat Yetkin ortaya çok konuşulacak bir iddia attı; Öcalan'ın yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi şartından vazgeçmiş olabileceğini ileri sürdü.

Yetkin, Oslo görüşmelerinin bitiminde; 2010 yazında 12 Eylül'deki Anayasa değişikliği hazırlıkları esnasında, Öcalan'ın avukatları aracılığıyla hükümete ilettiği şartların arasında yer alan "yüzde 10 barajının düşürülmesi" maddesinin yerine getirilmediği takdirde, kendi kitlesinin Anayasa değişikliğine karşı oy kullanması yönünde yönlendireceğini belli ettiğini hatırlatarak, bugün neden herhangi bir açıklama yapmadığını sorguladı.

Yetkin'e göre, barajın düşürülmesi AK Parti'nin "hakim" konumunu en az 10-15 yıl daha sürdürmeyi öngören Erdoğan'ı rahatsız ediyor ve tam da bu sebeple "Erdoğan'dan bir şey isteyecek olanın neye dokunmaması gerektiği belli." Bu yüzden de Ak Parti hükünetinden talepleri olan Öcalan bu sebeple baraj seçiminin düşürülmesi şartını kaldırmış olabilir...

İşte Yetkin'in o yazısından çarpıcı satırlar:

(Öcalan'ın) Eğer (zamanın Başbakanı) Tayyip Erdoğan, görüşmelerin yeniden başlamasını istiyor ve kendisinin de bunda rol oynamasını istiyorsa, dört olmazsa olmaz şartı vardı:

1- Müzakerelerde devlet kendisini muhatap alacaktı; aracılar aradan çıkarılacaktı,

2- PKK’ya yönelik askeri operasyonlar durdurulacaktı,

3- KCK davaları tutukluları serbest bırakılacaktı,

4- Yüzde 10 seçim barajı düşürülecekti.

PKK ile görüşmeler 2012’de yeniden başladı.

Doğru bir karar ile, 2009-2010’daki gibi aracının başka milletler (İngiliz) ve mekanın başka ülke (Norveç) değil, Türkiye topraklarında, aracısız yürütülecekti görüşmeler.
Bu aslında Öcalan’ın söylediğinin başka türlü tercümesiydi.

Görüşmeler, MİT Müstaşarı Hakan Fidan ve ekibi tarafından İmralı’da doğrudan Öcalan ile yürütülmeye başladı. İlerleyen süreçte (önce BDP sonra) HDP milletvekilleri de görüşmelere dahil oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun imzasıyla görüşmeler 2014 Ekim itibarıyla resmiyet kazanmış, Meclis aşamasına ulaşmıştır.

(...)

Yüzde 10 seçim barajı Türkiye’de siyaset sahnesinin en adaletsiz faslıdır.

Askeri rejim tarafından İslam ve Kürt duyarlıkları odaklı siyaset yapan partilerin Meclis’e girmesini önlemek üzere icat edilmiş, 1982 Anayasasına konulmuştur.

Hak ve özgürlülerin kısıtlanmasını temel alan diğer siyasi mühendislik girişimleri gibi yüzde 10 da tutmamıştır.

İslami-muhafazakar kökten gelen AK Parti 2002’den bu yana iktidardadır.

Kürt siyasetçiler zaten yıllardır bağımsız olarak seçilip Meclis’te grup oluşturma ile yüzde 10’u aşmışlardır.

Kurulduğunda, iktidar olursa yüzde 10 adaletsizliğine son vereceğini vaat eden AK Parti, iktidar olduktan sonra en ateşli savunucusu haline gelmiştir.

Çünkü yüzde 10 hesabı, güçlüyü daha da güçlendiren temsil adaletsizliği üzerine kuruludur.

Örneğin yüzde 10 barajı mesela yüzde 5, ya da 7 olsa HDP’nin milletvekili sayısı 20 civarı değil, 45-50 civarı olabilirdi. Keza CHP ve MHP de aldıkları oyla daha fazla milletvekili çıkarabilirlerdi.

Bugünün Türkiye’sinde siyaset bir kez daha baraja kilitlendi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın bu konuyu değerlendirmekte olduklarını söylemesi dahi Erdoğan-Davutoğlu ekibi tarafından neredeyse darbeciliğe varan suçlamalara maruz kaldı.

HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaş, evet, yüzde 10’ün siyasi gasp olduğu eleştirisinde bulundu ama dedi ki, “Baraj yüzde 10 olsa da biz o barajı aşacağız”.

Özgür Gündem gazetesinde hergün bir başkasının demeçleri yayınlanan PKK şeflerinin bu konuya pek fazla dokunmaması da dikkat çekici.

Yüzde 10’un düşürülmesi ihtimali bile AK Parti’nin “hakim” konumunu en az 10-15 yıl daha sürdürmeyi öngören Erdoğan’ı ne kadar rahatsız ettiği ise ortada. Yani Erdoğan’dan bir şey isteyecek olanın neye dokunmaması gerektiği belli.

Bu gelişmeler, acaba Öcalan’ın barış için dört koşulu olan yüzde 10’un düşürülmesi koşulunu geri mi çektiği sorusunu doğuruyor zihinlerde.

Acaba bir sonraki İmralı heyetinde bu soruyu Öcalan’a soran, cevabını bizlere duyuracak HDP’li çıkar mı acaba?