PKK lideri Abdullah, Öcalan, HDP Başkanı Selahattin Demirtaş ve Kandil’deki KCK yönetiminin yaptığı şiddet çağrısı üzerine, Kurban Bayramı'nın 4. gününde Kurban eti dağıtan Yasin Börü (16), Hasan Gökgöz (26) , Riyad Güneş ve Hüseyin Dakak (19) PKK'li çeteler tarafından barbarca katledilmişti.

7 Ekim Katliamının üzerinden 22 gün geçti, ancak katliamın tanığı Yusuf Er’in (18) canlı yayınlarda katliamın tüm ayrıntıları anlatmasına rağmen katiller bugüne kadar yakalanmadı.

PKK Medyası Katillere Sahip Çıkıyor

Diğer taraftan PKK medyası, yapılan şiddet çağrısı üzerine PKK’li çetelerin 6-9 Ekim tarihleri arasında başta Batman ve Diyarbakır olmak üzere birçok il ve ilçede gerçekleştirdiği yağma, talan ve cinayetleri meşrulaştırma çabasını sürdürüyor.

Haber ve makalelerinde kendilerinden olmayanları hedef göstererek nefret suçu işleyen PKK medyasında bugün yayınlnan bir makalede, muhtaçlara et dağıtırdken barbarca katledilen 4 genç, “silahlı militan” olarak lanse edilirken, bölgedeki esnafın işyerini ateşe verip talan eden, eğitim kurumlarını yakıp çocukları okulsuz bırakan, cami, dershane ve Kur’an kurslarını içindeki Kur’an-ı Kerimlerle birlikte yakanlar ise “Kürt özgürlük hareketi” mensubu olarak takdim edildiği görüldü. PKK medyasının masum sivilleri militan olarak lanse etmesi akıllara, “PKK medyası katillere sahip mi?” sorusunu getirdi.

PKK’nin Yeni İdeoluğu Eskisini Aratmıyor

90’lı yıllarda PKK’yi Hizbullah Cemaati’ne saldırtan Abdullah Öcalan’’ın eski ideoloğu Yalçın Küçük’ten boşalan yeri dolduran PKK’nin yeni ideoloğu Veysi Sarıözen’in yazdığı makalede, AK Parti hükümeti’nin ‘Kobani'de DAİŞ'e dayanarak Rojava devrimini çökertme’ çizgisinin iflas ettiği, hükümetin aynı yöntemi Türkiye Kürdistan’ında denediği ileri sürüldü.

Kurban eti dağıtırken katledilen Yasin ve 3 arkadaşını silahlı militan olara lanse PKK ideoluğu Sarıözen, “Kobane'de IŞİD'a dayanarak Rojava devrimini "çökertme" çizgisi iflas ettikten sonra, 7-9 Ekim günlerinde HÜDA PAR'lı militanlarla Kürt özgürlük hareketi arasındaki çatışmanın gösterdiği gibi, Hükümet hızla Rojava'da denediği yöntemi, "içeriye" taşımaya başladı. Onun yayın organlarında HÜDA PAR'lı militanların ölümüyle ilgili göz yaşartıcı yayınlar gırla giderken ve Ekim başında meydana gelen olaylarla ilgili HDP'liler kitlesel olarak tutuklanırken, silahlı Hizbullah unsurlarının öldürdüğü HDP'lilerle ilgili tek bir haber çıkmıyor ve onların katilleri hakkında tek bir soruşturma bile yapılmıyor. Bu da gösteriyor ki, Rojava'da izlenen ve dünyanın tepkisini çeken "IŞİD'ı destekleyerek" Rojava devrimini boğma yöntemi artık içeriye doğru büzülüyor ve bu da Türkiye için büyük bir tehlike oluşturuyor.”  savlarını öne sürdü.

PKK Saldırısını 'Çatışma' Gibi Gösterdi

PKK’nin, 1993-1995 yılları arası bölgedeki İslami kesimlere dayattığı çatışmadan halkın büyük zarar gördüğünü ve yıllardır kendilerine molotof, bıçak, satır, balta, sopalarla yapılan saldırılara Kürt halkının maslahatı için karşılık vermeyen HÜDA PAR ve bileşenlerine yapaılan PKK saldırılarını “karşılıklı çatışma” olarak gösteren Sarıözen, PKK içindeki karanlık güçlerin farkında Hatip Dicle’nin, PKK-Hizbullah çatışması çıkmaması için gösterdiği çabayı değinerek, “Hatip Dicle'nin HÜDA PAR'la çatışmaları durdurma çabalarına Hükümet karşılık vermezse, bu defa "Hizbullah" dönemi vahşet Kürdistan'la sınırlı kalmaz Bölgesel bir güç gibi görünen bu hareketi El Kaide, bir kaç ay içinde Türkiye çapında bir "Türk IŞİD'ına" dönüştürür. O halde "sıkıştıkça" tehlikeli dallara sarılan hükümet artık frene basmalıdır.” diyerek ne kadar art niyetli biri olduğunu ortaya koydu. (Hürseda Haber)