Para Bitti!

Para Bitti!

Tahsilatı kolaylaştırmak için neden Kıdem Fonu ve Zorunlu BES fonu geliyor sandınız.... Şimdi anladınız mı. Yük yine dar gelirli çalışanın sırtına biniyor. Haydi bakalım zorunlu tasarrufla kurtaralım şu ülkeyi...

Para Bitti! / İbrahim Kahveci / Karar Gazetesi

Her nedense ‘para bitti’ dendiğinde aklıma Arif Susam’ın seslendirdiği “Para bitti aşk bitti” parçası geliyor.  

“Onun aşkı uğruna harcadım servetimi,  

Yazık çok geç anladım beni sevmediğini...” 

Tıpkı bizim son 17 yılımızı anlatıyor. Bize 650 milyar dolar yollayan “şer güçler” şimdi para yollamıyor.  

Biz de onları “Hain” ilan ettik. 

Para yollamıyorsanız hainlik var... 15-16 yılın hiç hatırı kalmaz tabii.  
Çok vefasız çıkmış olabiliriz. Hatta bu vefasızlığımızı da “Beka” diye örtebiliriz. 15-16 yıl bize 650 milyar dolar yollayarak bizi beslemiş olmanızın hiç hükmü olmaz.  

*** 

Hafta başında “Kamudan oluk oluk para aktı” başlıklı yazımda kamu bankalarının 2019’da 19 Nisan haftasına kadar 58,8 milyar lira kredi dağıttığını yazmıştım. Bunlar tabii ki TL kredisi...  

Bir de geçen yıl Eylül ayında “20 milyar dolar nereye gitti” diye sormuş ve bankaların kaynak bölümünden paranın dışarı gittiğini aktarmıştım.  

O tarihte henüz dış borç verileri yayınlanmadığı için bankaların dış borç ödediğini kimse bilmiyordu.  

Evet, bankalarımız 15-16 yıldır sürekli aldıkları dış borçları ödemeye başladı. Yabancılar artık paralarını istiyor.  

İyi ama yerli mevduatlar da yetersiz.  

Tahsil edilen krediler yenilenmiyor ve dış borç ödemesine gidiyor.  

O zaman para nerden bulunacak?  

***

Bakın hafta başı yazıma ek yapayım. 19 Nisan haftasına kadar kamu bankaları 58,8 milyar TL kredi verdiler de kaynak var mıydı?  

28 Aralık 2018 haftasında 958 milyar TL olan TL mevduatları 19 Nisan 2019’da 935,5 milyar liraya düşmüş. Yani bankalar TL mevduatlarında yüzde -2,3 (22 milyar 455 milyon TL) kaynak kaybı yaşamışlar. 

O da ne! 

Özel bankalar mevduatlarının yüzde -6,5’ini ve yabancı bankalar da yüzde -3,4’ünü kaybederken, kamu bankaları mevduatı yüzde 1,8 artıyor. Ama TL mevduatındaki bu artış sadece ve sadece 7,1 milyar lira.  

Toplanan mevduat 7,1 milyar lira; verilen kredi 58,8 milyar lira.  

Özel bankalar ise 21,1 milyar liralık TL mevduat kaybına rağmen kredilerini aynı seviyede tutmuş. Yabancı mevduat bankaları ise 8,4 milyar lira TL mevduat kaybı yaşarken, kredilerinde de 5,1 milyar lira azalışa gitmişler.  

Gelelim yabancı para mevduatlarına. 

Yılbaşından bu yana 161 milyar dolardan 181,2 milyar dolara yükselen döviz hesaplarına.  

2018 sonunda 5,25 civarında olan dolar kuru 19 Nisan haftasında artık 5,80 TL etmektedir. Sadece kur artışından dolayı en az yüzde 10’luk fark olacaktır.  

Ama öyle değil.  

YP mevduatları TL karşılığı olarak 784 milyar liradan 967,6 milyar liraya çıkıyor. Toplam artış 183,5 milyar lira (%23,4).  

Kamu bankalarının YP mevduatları %33,8 artarken, özel bankaların YP mevduatları sadece %17,7 artışta kalıyor. Yabancı bankaların YP mevduatları ise yüzde 21,8 artıyor.  

Milletin bir anda kamu bankası aşkı tutmadığını biliyoruz. Hatta Hazine’nin geri ödemesi olmamasına rağmen ilk 3 ayda 6,4 milyar dolar dış borçlanmaya gittiğini de... 

Elbette Hazine bu dış borç parasının üstüne yatmamış olacak ki, kamu bankalarının döviz mevduatları normal ötesi artış göstermiş.  

Yabancı para açısından kredi tarafına baktığımızda orada da yine kamu bankaları karşımızda. Daha düşük oranda olsa da kamu bankaları 18,7 milyar lira kadar YP kredilerini artırıyor (%8,6). 

Kısaca olay şu: Hazine’nin dış borçlanması ile elde edilen kaynakların büyük kısmı kamu bankaları eliyle TL kredi olarak seçim döneminde dağıtılmış.  

Ama şimdi o para da bitti. Hatta erken borçlanılan o dış borçlarında vadesi geliyor. Ya yeni dış borç bulunacak, ya da mevcut eski borçlardan ödeme yapılacak?  

İyi ama sistemin bir de özel bankacılık bölümü var. Orada zaten para yok.  

Özel bankalar adeta üç-beş kuruş tahsil ettikleri kredilerden imkan buldukça dış borç ödüyorlar.  Böyle bir ortamda özel bankalara “kredi verin” demekten daha abes bir şey olamaz.  

Eeee, o zaman ne olacak?  

Kredisiz-faizsiz büyüme modelinden başka bir şeye aklı ermeyen ekonomi yönetimi ne yapacak?  

Tahsilat zamanı elbette geldi. Ama tahsilatı kolaylaştırmak için neden Kıdem Fonu ve Zorunlu BES fonu geliyor sandınız.... 

Şimdi anladınız mı. Yük yine dar gelirli çalışanın sırtına biniyor. Haydi bakalım zorunlu tasarrufla kurtaralım şu ülkeyi...