Pakistan'a yardım imkânı ne büyük nimet


Başbakanlığın internet sitesinde, en tepede, gözden kaçması imkânsız bir şekilde, kırmızı alarm gibi yanıp sönen bir kutu içinde, "PAKİSTAN'A YARDIM KAMPANYASI" anonsu...

Hükümetin bu işi ne kadar önemsediğinin resmi...

Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, en çetrefilli iç politika meselelerinin konuşulduğu bir televizyon programının sonunda, "Ekleyecek bir şeyiniz var mı?" kabilinden bir soru üzerine, "Referandumda herkesi evet demeye çağırıyorum" demesi veya siyasi rakiplerine gol tadında son bir laf sokuşturması beklenirken, iç politikayı bir kenara itip, halka "Pakistan'ı unutmayın" diye sesleniyor...

1990'lı yılları hatırlıyorum da, imdat çığlıklarının yükseldiği bir ülke için yardım kampanyası düzenledik mi, karşımıza herkesten evvel -mesela Bosna savaşında Sırplardan da evvel- kendi hükümetimiz çıkardı.

Yasak savmak babından yarım yamalak ve ağır aksak bir Kızılay operasyonuyla yetinir, bununla yetinmeyip yardım seferberliği başlatan sivil örgütlerin de önünü kesmeye çalışırdı hükümet.

Bugün ise herkesten evvel hükümetin kendisi seferber oluyor; Bakanlar Kurulu, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nı, Pakistan'da meydana gelen sel felaketinden zarar gören kardeşlerimiz için yardım kampanyası düzenlemek ve bu kampanyanın ulusal koordinasyonunu yapmakla görevlendiriyor; Başbakanlığın Pakistan'a bağış için açtığı banka hesaplarında biriken paraların ihtiyaç sahiplerine geciktirilmeden aktarılması için tedbirler alınıyor; bizzat Başbakan, kampanyanın seyrini titizlikle takip ediyor...

Ve...

Kendi yardım kampanyasını düzenlemekle yetinmiyor hükümet; geçtiğimiz senelerde Açe'deki tsunami felaketinde, Pakistan depreminde, Lübnan savaşında olduğu gibi, kampanya düzenleyen sivil yardım kuruluşlarının da önünü açıyor.

İHH İnsani Yardım Vakfı geçen Cuma günü Pakistan'a 450 ton yardım taşıyan bir tren kaldırdı, öneki gün de 30 ton yardım taşıyan bir uçak...

Eskiden sivil yardım kuruluşları Türkiye dışına böyle dolambaçsız ve bu kadar süratli yardım operasyonlarını hayal bile edemezlerdi.

Bürokrasiyle aylarca boğuşmak, devletle saçma sapan 'uzlaşma' arayışlarına girmek ve çoğu zaman bundan da bir sonuç alamayıp işlerini yine devletle didişe didişe yapmak zorunda kalırlardı.

Bize bugünleri gösteren Allah'a şükretmeliyiz.

Pakistan'a yardım yollarının ardına kadar açık olması öyle büyük bir nimet ki, bu nimeti hakkıyla değerlendirmezsek kendimize (evet, Pakistan'dan evvel kendimize) yazık ederiz.

Evleri yıkılan, tarlaları mahvolan, aç ve bî ilaç kalan Pakistan halkının derdi o kadar büyük ki, o derde derman olmanın sevabını ve o derde kayıtsız kalmanın vebalini varın siz hesap edin.

Başbakanlığın, İHH İnsani Yardım Vakfı'nın, diğer yardım kuruluşlarının internet sitelerinde ve gazete ilanlarında yer alan banka yahut posta çeki hesap numaralarından bir tanesini hemen not edip o hesaba ilk fırsatta para yatırmak, az veya çok imkânı olan herkesin öncelikli gündem maddeleri arasında yer almalı.

"Verirsem azalır diye mi korkuyorsun? Öyleyse sen Allah'ı tanımıyorsun" diyor ya Mustafa İslamoğlu...

Verdiğiniz her kuruş size rahmet ve bereket olarak geri dönecektir inşaallah.

yenişafak

Bu yazı toplam 1884 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar