Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Osman Nuri Topbaş Efendi"den önemli mesajlar (1)


Geçtiğimiz hafta sonu, Konya beldesine teşrif eden bir güzel misafiri yakinen tanıma imkânını buldum. Bazı ziyaretler için şehrimize gelen Salih kulun sohbetlerine katıldım. Adeta ummandan katreler niteliğinde bazı notlar aldım.
Başta Vakit okuyucularımıza, inanan tüm kardeşlerimize ve diğer insanlara, onurlu misafirimizin sohbet ve eserleri ile beslenen ağabeylerimize ve kardeşlerimize, aldığım notları ikram etmek istiyorum. Mümkün ise bu yazı serimizi her aile reisi, aile fertleri ile ve insanın eğitim ve terbiyesinin sorumluluğunu almış her kesime ithaf ediyorum.
İnsanlığın manevi ve ruhi boşluğa girdiği, maddenin ve menfaatin altın çağını(!) yaşadığı günümüz insanına ilaç ve şifa olacak dokümanlar, sıradan konular değildir. Bir ilim ehlinin dediği gibi: İnsanların sadece kafalarına konuşanlar kaybedecek ve insanların kafalarıyla birlikte gönüllerine konuşanlar kazanacaktır. Tıpkı bunun gibi, gönüllerimize ve beyinlerimize adeta sünger gibi çekmeye çalıştığım o güzel insanın sohbetlerinden bazı bölümleri takdim etmeye çalışacağım.
Bu haftaki yazımızla, ilgili mesaja alt yapı teşkil edecek bazı konuları kısa olarak ele alıp, daha sonra asıl konuya geçmeye çalışacağım.
Kur"an-ı Kerim"in ayetlerini açıklarken, nasıl Kur"an"ın anlattıklarını değil de, Kur"an"dan anladıklarımızı anlatıyorsak; geçtiğimiz hafta sonu sohbetlerini sizlere cümle cümle değil, o cümlelerden anladıklarımı sunmaya çalışacağım.
Günümüzde bir insanın eline mikrofon geçtiğinde, zamanı ve dinleyenlerin durumunu göz ardı ederek, başlar konuşmaya ve neredeyse elinden mikrofonu almakta zorlanırız. Osman Nuri Efendi, kendisini dinlemek için salona gelmiş tıklım tıklım insanlara, 45 dakika ve en son 60 dakika kadar konuşmalar yapmış ve bu haliyle asr-ı saadet ikliminin yaşanmasına sebep olmuştur.
Peygamberimiz, "İnsanları bıktırmayın" buyurur. Darimi (1/453), aynı eserin ilerleyen sahifesinde ise "Şüphe yok ki, kalplerin arzuyla yapma, istekle yönelme anları vardır. Yine şüphe yok ki onların yüz çevirme, geri dönme yani isteksizlik anları da vardır. Binaenaleyh, insanlara hadisi, sözü, size istekle yöneldikleri sürece rivayet ediniz" buyurur.
Zühri isimli bir ilim ehli ise "Meclis yani toplantı, ders, sohbet uzayınca, Şeytan"ın onda nasibi olur" der. (Darimi. Es-Sünen:1/455)
Dört defa icra edilen sohbetlerde, sanki fikir dünyamıza iki kanat takıldı. Başta, içinde yaşadığımız ülkeyi ve tüm dünyayı dolaştık. Bazen Gazze"ye, bazen Konya"ya, oradan Moskova"ya gittik. Bir zamanlar "Komünistler Moskova"ya" sloganik sözün yerine: Moskova"da gün geçmez ki birkaç insan Müslüman olmasın, haberi ile ümit dünyalarımıza yeni bir can, yeni bir kan geliyordu...
Konuşurken, önünde sürekli dokümanlar vardı. Dosyalar, bilgiler ve belgelerle çıkıyordu dinleyenlerin huzuruna. Öyle bir Müslüman portresi çiziliyordu ki, korkak, pısırık, ülkesine, milletine faydası olmayan biri değil, çizdiği portredeki Müslüman, serçe kadar munis, arslan kadar heybetli bir görünüm veriyordu.
Konuşmalarıyla, insanların düşünce dünyasına, fikirlerine ipotek konulmuyor, hiçbir insanın fikrini cebine korcasına bir tavır sergilenmiyor, edep ve terbiyeye dayalı davetler, istekler ve tavsiyeler zincirleme devam ediyordu.
Kendilerini büyük bir iştah ve ihtiyaçla dinleyenleri yönlendirdiği, temayül ettirdiği adresler çok hoştu. Hepsi vahye dayanıyordu. Beynimize ve gönlümüze adeta nakşedilen şu ifadeyi sizlere sunarak, gelecek haftadan itibaren, mesajlarından özetler sunmaya çalışacağım:
"İlahi kamera altında geçecek bir hayatımız olmalı. Bu nimete erişmenin yolu ise imandan ihsana doğru yapılacak bir yolculukla mümkündür. Bu yolculukta, kalbin enerji, yakıt alma zamanı ise seher vakitleridir."

vakit

Bu yazı toplam 8038 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar