Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Ortaokulda başörtüsü

Kâinat içinde bulunduğumuz yer eşyanın tabiatı gereği her an, bir öncekinden daha farklı bir konumda. Türkiye de buna bir istisna teşkil etmiyor. Ülke bir çok konuda gelişiyor, değişiyor. Terazinin bir tarafına iyiye, diğer tarafına da kötüye doğru değişimi koysak daha çok iyiye gidiyor diyoruz. Kimi teoride, kimi de pratikte değişim sağlanıyor. Kimi değişimler kâğıt üzerinde oluyor da ne zaman halka yansıyacak diye bekliyoruz, kimi değişimler de tam tersine önce halka yansıyor, pratiği, teoriğindeki değişimin önüne geçiyor. Böylece değişim halka yansıyor ama hukuki anlamda bir güvenceyi de beraberinde getirmiyor.

Bir de değişmiş gibi gözüküp de aslında bukalemun misali renk değiştiren, özünde bir türlü gelişim sağlanamayan meselelerimiz var ki, insanı en çok umutsuzluğa gark eden de bu çeşit konular oluyor. Ülkemizdeki onyıllardır süren başörtüsü yasağı konusu da işte bu grupta, ne esef verici ki! Yol katettik, normalleştik, birbirimizle yaşamaya alıştık, bizim gibi olmayan, düşünmeyenlere karşı tahammül geliştirdik, onların da yaşama hakkı var cümlesini içselleştirmeye sonunda razı olduk derken tektipleştiriciliğin zehirleyici havası bir anda ciğerlerimizi dolduruveriyor. Nereden geldiğini anlamaya fırsat bile olmuyor ama hemen içimize nüfuz ediveriyor.

Ortaokullarda başörtüsü yasağının kalkması da işte yine böyle bir dönemi tetikledi. Birileri bitlendi, pirelendi zorla baş açtırmanın sonlandırılmasına. Kendilerinde hâlâ bu ülke sadece bize aittir, biz istediğimiz gibi eser gürleriz, bizim gibi düşünmeyen herkese de şirretlikle istediğimizi yaptırırız gibi bir bakış açısı hakim. Eminağaoğlu, ortaokuldaki oğlunu bulaştırarak bir dava açıyor, Feyzioğlu da zorla baş açtırmanın kaldırılmasını örtünmeme özgürlüğünü koruma adına bir başka dava açıyor. Korkusu, bunun kadın erkek ayrımına gideceği imiş. Ne garabet bir durum değil mi!? Hele hele bir de hukuk adamı olarak arz-ı endam edenlerden gelince bu tektipleştirici tepki, Türkiye’nin umutları adına ne düşünmemiz gerekiyor, hiç bilemiyorum…

Temelde ifade edilmek istenen özetle şu: Birilerinin örtünmeme hakkını kullanabilmesi için diğerlerinin başörtme hakları ellerinden alınması gerekiyor. Bunda hiç bir anormallik de görmüyorlar. Çünkü kendilerince bu ülke sadece onlara ait(!) Azınlık da olsalar onlara ait, çoğunluk da olsalar onlara ait. Kemalizm’in son temsilcileri, avuç içini doldurmazken, bu ülkenin kadınlarının yüzde yetmişi başlarını örterken, tektipleştiriciliği savunabiliyorlar. Baktım bugün haberlere, o avuç içini doldurmaz güruhta, CHP’li Cumhuriyet kadınları da var. Pek yakışır! Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM açılış konuşmasında başörtüsü yasaklarının kaldırılışından bahsedince rap! rap! dışarı çıkmışlar! İkna Odaları mucidi de aralarında. Pek münasip olmuş! Bu zihniyetten başka ne beklenebilirdi ki!

yeniakit

Bu yazı toplam 830 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar