Orhan Miroğlu Diyarbakır Cezaevindeki İşkenceyi Anlattı

Orhan Miroğlu Diyarbakır Cezaevindeki İşkenceyi Anlattı

Diyarbakır Cezaevi’nde altı yılı aşkın tutuklu kalan AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, cezaevinde ve gözaltı sürecinde yaşadıkları nedeniyle annesinin kendisini tanıyamadığını söyledi.ve çektiği işkenceyi anlattı

Diyarbakır Cezaevi’nde altı yılı aşkın tutuklu kalan AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, cezaevinde ve gözaltı sürecinde yaşadıkları nedeniyle annesinin kendisini tanıyamadığını söyledi.

 

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan ’12 Eylül Askeri Darbesinden Sonra Oluşturulan Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu’ bugün toplandı.

 

Alt komisyonun başkanı Miroğlu, Diyarbakır’da Ocak 1981’de gözaltına alınınca ‘işkence merkezi’ dediği Kurtoğlu’na götürüldüğünü, buradaki üç aylık sürede gözlerinin tamamen bağlı olduğunu ifade etti.

AKP’li vekil, göz bağlarının kesmesinden dolayı oluşan yaraların izinin halen yüzünde olduğunu belirterek izleri gösterdi, Kurtoğlu’nda kendisi gibi tutuklanıp tutuklanmamayı bekleyen insanlar olduğunu kaydetti.

Miroğlu, gardiyanların her sabah Diyarbakır Cezaevi’ne gideceklerin listesini okurken ‘dehşetin yaşandığını’ ifade ederek “O listede isminizin olup olmamasını büyük bir heyecanla beklerdiniz. Hiç değilse bir gün geç gitmek bile büyük bir fayda sayılırdı” dedi.

‘Tamamen soydular’

Diyarbakır Cezaevi’ne ilk girdiğinde çok uzun bir koridora alındıklarını ve gözlerindeki bantların çıkarıldığını aktaran Miroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her katta 10 hücre vardı ve dört kattan oluşuyordu. Birinci katın birinci hücresi tamamen lağımla doldurulmuştu. Gelen herkes istisnasız o lağımın içerisine sokuldu. Ona da ‘banyo’ diyorlardı. Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran’ın geldiğini gördük. Herkes çıplak soyuldu. Köpekler saldırıya hazır bekliyorlar, zor tutuyorlar. Böyle bir tabloda Yüzbaşı Yıldıran, tek tek omuzlarımıza dokunarak tekmil istiyordu. Bunu yüksek sesle söylemezseniz defalarca tekrarlardınız.

Yüzbaşı, komut aldıktan sonra içeriye 40-50 kişilik gardiyan grubu girdi ve hepsinin elinde özel yapılmış sopalar vardı. Çıplak olan insanlara saldırmaya başladılar. Bir arkadaşımıza çantasından çıkan diş macununu yedirdiler. Yüzbaşı Esat, ‘Bunlara banyo yaptırın’ dedikten sonra bizi oraya soktular. Bu işkence süre olarak yaklaşık 4-5 saat sürdü. Kaçışıyorduk. Koridorun içerisinde feryat figan kaçıyorsunuz ama bir biçimde sizi buluyorlar ve işkence yapıyorlar. Yorulmalarının ardından bitti.”

‘Yemeği ortaya döktüler’

Miroğlu, bir-iki kişilik kapasiteye sahip hücrelere 20-25 kişinin sırt sırta konulduğunu aktarak vücutları mosmor olduğu için birbirlerine dokunamadıklarını, yemek vermek için gelen gardiyanların kapıyı açar açmaz ‘balık istifi’ gibi hepsinin betona döküldüğünü ifade etti.

AKP’li vekil, hücrelerde iki-üç ay tutulduktan sonra koğuşlara dağıtıldıklarını ve kendisinin yedinci koğuşa geçtiğini aktaran Miroğlu, bir örgütle herkesin özdeşleştirildiğini, hangi gruptan olursan ol ‘Hayır hepiniz PKK’lısınız’ denildiğini vurguladı.

‘Eşyalarını istemek öldüğünü gösterirdi’

Miroğlu, hastaneye götürüldükten sonra bazı mahkumların ölüm haberini aldıklarını, Diyarbakır Cezaevi’nde veremin çok yaygın bir hastalık olduğunu ve ölüm aşamasına gelinceye kadar tedavi edilmediğini dile getirdi.

Miroğlu, Şanlıurfalı Ramazan Ülek’in ölümünü anlatırken ağladı: “15-16 yaşlarındaydı. Hastaneye kaldırdılar ve bir gün sonra da gardiyan geldi ve eşyalarını istedi. Eşyalarını istemesi demek öldüğünün işaretiydi.”

Buzda işkence

Miroğlu, Diyarbakır’da 1982 kışının ‘dehşet bir kış olduğunu’ ve çok kar yağdığını anlatarak o kış hiç havalandırmaya çıkmadıklarını, bahar ayıyla birlikte havalandırmaya çıkarıldıklarını ve verilen balyozla buzların kırdırıldığını dile getirdi.

Kırılan buzların cam parçası gibi olduğunu vurgulayan Miroğlu, “Bir cam tarlası gibi oldu. Sonra ‘Soyunun’ dediler. Herkes soyunduktan sonra yerde süründürdüler. O anda tabii ki feryatlar yükseldi gökyüzüne. Her tarafınızı buz parçaları resmen kesmeye başladı. İçeriye girdiğimizde herkes iki büklüm olmuştu” dedi.

‘Annem tanıyamadı’

AKP’li vekil şunları kaydeti: “Babam cezaevine her zaman ziyarete gelebiliyordu. Annem yaşlı olduğu için çok gelemiyordu. Beni ilk gördüğünde tanıyamadı. Annem hem Kürtçe hem de Arapça bilirdi ama Türkçe konuşamazdı. Ben cezaevine girmeden önce 26-27 yaşındaydım. Hiçbir sağlık sorunum yoktu ve gayet iyi görünüyordum. Hem üç ay Kurtoğlu’ndaki işkenceler, açlık ve akabinde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadıklarımız kilolarımızın yarısını alıp götürmüştü. Galiba, 38-40 kilo civarındaydım. Annem, babamla birlikte görüş kabinine girdi. Görüşler çok kısa sürüyordu. Bana baktı ve beni tanıyamadı. Babama önce Kürtçe sordu, gardiyan müdahale ederek, ‘Kürtçe yasak’ dedi. Sonra Arapça, ‘Bu Orhan mı?’ dedi. Babam, Arapça ‘Evet Behiye odur’ dedi. Gardiyan yine müdahale etti ama annem görüş kabinin içinde ayakta duramadı yıkıldı.” 

Miroğlu, görüş günlerinin bir eziyet olarak geçtiğini dile getirerek görüşe dayakla gidip geldiklerini söyledi: “İki sene hiçbir şekilde bedenlerimize bir su falan değmedi. 1983’te ancak bir gün bizi banyoya götürdüler. Banyoda da çok kısa bir süre kış ayı olmasına rağmen buz gibi bir suyu hortumla hepimizin üzerine tuttular.”