"Önce Seçimlere Boykot, Şimdi de..."

"Önce Seçimlere Boykot, Şimdi de..."

Yazar Fehmi Koru, Erdoğan'ı Köşk'te istemeyen yazarların ortaya attığı referandum formülüne isyan etti.

Star gazetesi yazarı Fehmi Koru, bazı yazarların Köşk seçimlerinde Erdoğan'ı ikinci turda yüzde 50'nin altında bırakacak plan geliştirdiğini yazdı.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için muhalefet çevrelerinden Başbakan Erdoğan'a karşı akıl almaz formüller gelmeye devam ediyor.

Seçimler yaklaştıkça tansiyon da yükseliyor. Boykot önerisinden sonra şimdi de referandum planı devrede... 

Hükümete yakın isimlerden yazar Fehmi Koru, formülü köşesinde ele aldı. "Yeter artık" başlıklı yazısında Koru, Erdoğan ve AK Parti karşıtlığının geldiği noktaya tepkiliydi. İşte o yazıdan bir bölüm:

ERDOĞAN YANLIZ BIRAKILACAKMIŞ

Hayret bir şey: Daha düne kadar Ak Parti’yle yediği içtiği ayrı gitmeyen bir çevrenin yazarları şimdilerde cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP nâmına formül üretmekle meşguller...   Müthiş bir savrulma bu.

Önce ‘seçimi boykot’ fikri ortaya atılıp savunuldu; sonra katılımın az olmasıyla sonuç alınamayacağı fark edilince yeni bir formül geliştirildiği anlaşılıyor: Seçimi referanduma çevirmek... Birinci tur aşıldığında, ikinci gelen aday “Benden buraya kadar” deyip çekilecek ve Tayyip Erdoğan yalnız bırakılacakmış...

Anayasa (m. 102) ikinci oylamaya tek adayın kalması durumunda seçimin referandum şeklinde yapılacağını öngörüyor; Tayyip Erdoğan’ın yalnız katıldığı bir seçimde alacağı oyların yüzde 50’nin altında kalması bekleniyor...

Evet, aynen bu hesap...

CHP ile MHP tek aday üzerinde anlaşırlarsa mümkün olabilirmiş bu...

Formülün yine de küçük bir zaafı var: BDP/HDP de aday gösterebileceği için, yine anayasaya göre, ikinci tura kalan aday çekildiği taktirde daha az oy alanın önü açılacağı için, referandum şıkkı gerçekleşemiyor...

Önemli olan, formülün uygulanıp uygulanamaması değil... Önemli olan, Tayyip Erdoğan ve Ak Parti karşıtlığının o çevrede bulduğu akıl almaz seviye...

Artık CHP ile birlikte hareket edilmiyor, CHP için formüller de üretiliyor...

Her siyasi hareketin, her partinin muhalifleri vardır ve bizim gibi ülkelerde muhalefetin dili hayli keskin olabiliyor. Kanıta ihtiyaç yok: İktidar partisi lideriyle muhalefet partileri liderleri bu sebeple sıkça mahkemelik oluyor ve yargıçlar cezaya hükmedebiliyor...

Ancak o çevrenin yazarları son zamanlarda muhalefet partilerinin hakaret jargonuna yeni malzemeler kazandırmakta yarış halindeler. Kullandıkları incitici sözcükler kalemlerine hiç yakışmadığı için onların bu durumu daha da sırıtıyor. Bir siyasetçi söylediğinde kulağa o kadar yadırgatıcı gelmeyen ifadeler, çevre yazarları tarafından sarf edildiğinde, dinleyen —veya okuyan— şöyle bir irkiliyor...