Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Öğrenci evleri üzerine

 

Piyasa bu tartışmayı satın aldı. Herkesin en kolay konuşacağı bir alan bu konu. Bilgi sahibi olmaya da gerek yok..

Mesela neden kimse öğrenci otelleri, ya da öğrenciler için apart yurtlar konusunu konuşmaz.. Konuşmaz çünki bilmeyiz. Her şeyi devlet yapsın ama, karışmasın..

Biz tartışmayı seviyoruz.. Ve tartışma sürecek.. Başka söyleyeceklerim de var, ama dün nerede kalmıştık?.. Aşk sözlük tanımı ile “bir başka varlığa karşı duyulan şartsız derin sevgiyi” ifade eder. Burada annenin çocuğuna, çocuğun anne-babasına, müridin şeyhine, karı-koca arasındaki sevgi bağına aynı adlar verilse de, aynı değeri ifade etmez.. Sevgi kuramının kurucusu Psikanalist Erich Fromm, “sevgiyi, insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar.” Bu durum bu anlamda psikolojik ve biyolojik olgunluk için gerekli ve zorunlu bir süreçtir..

Bir de aşkın psikolojisi ve Psikologların aşk tanımı var elbette. Psikoloji, aşkı “bilişsel ve sosyal fenomen” olarak tanımlıyor.. Psikolog Robert Sternberge göre aşk üç bağdan oluşur bunlar: yakınlık, bağlılık ve tutkudur. Eğer bu üçünden biri yok olursa aşk biter. Aşk ilk önce hoşlanma ve beğenme sonucu samimiyetle başlar, dostlukla gelişir. Sonra yakınlık kurulur.

Bazan insan kendi eksiğini karşıdaki ile tamamlamak ister. Aslında her insan iki eksik parçadır ve birbirini tamamlar.. Bunun ilahi bir temeli vardır ve bu beraberlik dini açıdan belli esaslara ve terene bağlanmıştır. Bu konuda ilan/aleniyet ve kutsama sözkonusudur. Kutsal dışına çıkış ise lanetlenmiştir.. Meşru süreçte bu sevginin tabii sonucu evliliktir.. Mahremiyet, gizlilik, özel hayat, bu, 3. bir insanın dünyaya gelişine yol açacak kozmik ilişkinin gizliliğidir. Bu gün özel hayatın gizliliği cinsel tercihin dokunulmazlığı şeklinde anlaşılmaktadır ki, bu bir sapmadır.

Bu gidiş ailenin zarar görmesi, uyuşturucu, alkol, cinsel skandallar, kayıp nesiller, hastalık, can kaybı ve istenmeyen çocukların illegal bir şekilde yokedilmesi ile sonuçlanacaktır..

Yunan tanrıları kıskançtır, savaşçıdır, ama hep büyülü bir yanları vardır. Bu yanları ile de insanları kandırırlar.. Yunanca’da “karşılık, menfaat ya da herhangi bir cinsel dürtü gözetmeyen aşk” anlamında Agape kullanılır. “kardeşçe sevgi”nin arkasına saklanmış bir cinsel cazibe sözkonusudur.. Agape tutar size Eros’a teslim eder. “Cinsel sevgi” doğar.. Eros size kalbinizden vurur. Ondan sonra iş Philiaya düşer. O “Bozulan aşkları” düzeltecektir. Çünki sahip olduğun şey anlamını ve değerini kaybeder. İnsan nefsinin kölesi olmuşsa nankördür. Sahip olmak için çile çektiği şeyden sahip olduktan sonra şikayet eder. Sabırsız ve tatminsizdir. Şükretmeyi pek bilmez. Hatta yabanileşebilir.. Bu kafayla gidersen yeni maceralara yeni aşklara sürüklenirsin. “Aşk bağımlılık yapar” çünki. Artık sürekli aşık olursun. O aşk, diğer için ihanettir. Bu kez kıskançlık tanrısı girer devreye. Ve tragedya başlar. Kıskançlık, kin, öfke, ve savaş!. Artık sizinle Hera ilgilenecektir.. Hera, Yunan mitolojisinde Zeus’un eşi ve ablasıdır. Babası Titanlardan Kronus, annesi Rheia’dır. Olympos tanrıları arasında kraliçe vasfına sahiptir ve Evlilik Kraliçesi olarak anılır. O evliliği kutsamaktadır. Yani Aşk evlilikle sonuçlanmayacaksa, ihanettir. Kadın hamile kalıp doğurduğunda artık onun başka bir aşkı vardır. Kocası ya da sevgilisi değil çocuğu. Dünya onun etrafında döner.. Yunan mitolojisinde artık sizinle ilgilenecek olan Storge’dir.. Cinsel tutkunun yerini anaç bir sevgi alır. Bu içgüdü yaşama içgüdüsünden daha güçlüdür.. Görev sırası Xeniaya düşecektir. O artık durulan sularda yeniden bir kez daha İnsanlar arasındaki kini ve düşmanlığı aşka dönüştürmeye çalışacaktır. Pişmanlık ve acılar bir daha umuda dönüşmeyecektir aslında. Ama bu trajik ve zorunlu bir süreçtir. Tanrılar size aldatmıştır ve ileri yaşınızda yapacak fazla bir şey de yoktur.. Afrodit görevini yapmıştır. Daha doğrusu Şeytan artık tahtına kurulmuş ellerini ovuşturmaktadır! Şimdi doya doya ağlayabilirsiniz.. Bizdeki durum ne biliyor musunuz, aşkın patolojik halidir..

Bu aşk saçmalığından kurtulun. Sahi İffet denilen bir şey vardı, Haya, Namus gibi kavramlar, bunları bu hikayenin neresine yerleştirebiliriz! Ya da bizim hayatımızda bunların karşılığı nedir? İş Platonik aşktan, ilahi sevgiden çıktı, nerelere geldi.. Dolaştığınız vadi, cennet vadisi değil, cehennem vadisidir. Şeytanlar yolunuzu gözlüyor.

Bu tartışmayı biraz daha sürdürecek olursak, bu iş sadece laikleri ilgilendiren bir konu olmaktan çıkar, gizli nikah hatta Şiilerin uyguladığı Mut’a denilen geçici nikaha kadar uzar.. Bu konu sadece öğrencileri değil, işadamlarını, bürokratları, siyasileri de ilgilendiriyor.. Millet de bu işlere meraklı..

Nedense kimse Hz. Lut’tan, Sodom ve Gomore’den sözetmiyor.. Fuhuş, uyuşturucu, terör uyarıları da kimseyi rahatsız etmiyor.. Grup sex olaylarından söz ediliyor.. Dahası, artık sadece iş kadın-erkek ilişkisinden ibaret değil, kadın kadına, erkek erkeğe.. Gelinen nokta, ensest denilen aile içi çarpık ilişkiler.. Gençler artık risk almak istemiyor. Çile ve hüzün istemiyor.. Keyf almak istiyor, eğlenmek, zevk almak, heyecan duymak istiyor.. O kimseye hesap vermek istemiyor, herkesle çıkara dayalı geçici birlikteliklerle işi götürmek istiyor. Sıkılınca uçmalı.. Eş, iş, arkadaş, herşey geçici birliktelik üzerine kurulu. Aidiyet ve sadakat bağı yok.. Başkası için risk istemiyor, ama örgütlenmiş kontrollü, korku ve heyecan duyacağı riskleri satın alabilecek bir gençlik geliyor.. Örgütlenmiş ve kontrollü şiddete de bayılıyor.. Vefa, fedakarlık yok. Çilesiz, paracı, kariyerist bir gençlik. Ona bir makam, bir ünvan, para verin yeter..

Evlere baskın yapılıp, öğrenciler fişlenecekse bu da elbette bir felaket olur. Kan dökülür ya da bu kızların öğrenim hayatı biter, kendini sex mafiasının elinde bulur.. Ama, komşu, ev sahibi, mahalleli şikayetçi ise olanlardan, bunun da incelenmesi gerek.. İlk etapta işin içine hemen polis karışmasın da. Kaş yapalım derken göz çıkartmayalım, ama bu konu iktidarın mutlaka el atması gereken bir konudur.. Gençlik bir toplumun geleceğidir.. Bu toplumun büyük bir kısmı Müslümandır.. En azından, diğer toplulukların hassasiyetlerinin dikkate alındığı gibi Müslümanların hassasiyetlerinin de dikkate alınması gerekir.

Selam ve dua ile.

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1112 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar