raştırmacı-yazar Ümit Aktaş, Düşünce Mektebi’ne Danıştay’ın ‘Öğrenci Andı’ kararı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“’Andımız’ adeta ‘amentü’nün yerine ikame edilmeye çalışılan, ama ilham kaynağı faşist eğitim modelleri olan CHP’nin 1930’lu yıllardaki faşist kadrolarının bir eseridir. Sadece o değil, ibadet dilinin Türkçeleştirilme çalışması, 19 Mayıs gösterileri, halkevleri gibi birçok uygulamanın menşei de faşizmdir. Ancak faşizm 2. Dünya Savaşında yenilgiye uğramıştır.” diyen Aktaş, “Tabi sadece askeri güç olarak değil, zihniyet olarak da yenilgiye uğramış ve tasfiye edilmiştir. Öyle ki özellikle faşizmin egemen olduğu ülkelerde, faşizmi hatırlatacak her simgesel söz ve davranış bile nefretle karşılanmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Aktaş şöyle devam etti:

“Oysa Türkiye, doğrudan faşizme geçmediği halde, o yıllarda devlet zihniyetine çöreklenen faşist zihniyeti tam olarak tasfiye edememiştir. “Andımız” meselesi bunun en basit bir örneğidir. Ki 2013 yılında kaldırıldığında, Ak Partili MEB bürokrasisi bile, Anayasa’yı dayanak göstererek bu karara itiraz etmişti. Doğrudur, karar Anayasaya aykırıdır. Çünkü 1930’lu yılların faşizminin ruhu, hâlâ Anayasanın satırlarında bir hayalet gibi dolaşmaktadır ve hiç kimse bu hayaleti kovamamaktadır. Bu yılların faşizmini özleyen bazı zevat ise ‘efendim ne var bunda, neden rahatsız olunuyor ki?’ diye apaçık ırkçı çağrıların yükseldiği bir metni savunmaya devam etmekteler. Irkçı bir çağrı ise aynı zamanda ırk ayrımcılığının da savunulmasıdır. Neymiş? Bu ülkede yaşayan herkes Türk kabul edilmekteymiş. Oysa Müslüman bir ülkede insanları ırklarıyla öne çıkarmak doğru olmadığı gibi, demokratik bir ülkede de herkes sizin kabullerinizi benimsemek mecburiyetinde değildir. Siz 'andımız’ı çok seviyorsanız, gider halkevlerinizde okursunuz. Ama kendisini Türk olarak kabul etmeyen, hissetmeyen ve Türk olmayan birilerine de, milletin bütününe hizmet veren mekteplerde bunu okuma mecburiyetini dayatamazsınız.”