Hukuk tanımayan İsrail'i Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) korkusu sardı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un, Filistin'in Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yaptığı başvuruyu kabul ettiğini açıklanmasının üzerine adalet süreci başlıyor. Filistin 1 Nisan'dan itibaren İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları için dava açabilecek. Bu gelişme üzerine dikkatler Paris'teki yürüyüşe giden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya çevrildi. Filistin'in UCM'ye dava açması halinde Netanyahu ve İsrail'deki siyasetçiler adeta Tel Aviv'e hapsolacak. İşte uzmanların gözünden İsrail yöneticilerinin akıbetleri. 

ULUSLARARASI YAKALAMA KARARI

Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Durmuş Tezcan: 
Uluslararası ceza kaidelerine göre topraklarında işlenen suçlardan dolayı soruşturmaları suç yerindeki devlet yapar. Filistin'in UCM'ye kabulü aynı zamanda devlet olarak varlığına dair siyasi bir destektir. UCM sadece devletleri değil sorumlu bulunduğu takdirde devlet başkanları için de ceza verebilir, uluslararası yakalama kararı çıkartabilir. Dolayısıyla Netanyahu ülkesinde yargılanabilir. 

Filistin'in gerekçesi: Bombalama 

Uluslararası İlişkiler ve Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni: 
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne iki yoldan başvuruluyor. Suç işlendiği gerekçesiyle davacı ülke, soykırım ile hastane ve evlerin bombalanması gibi suçlardan dolayı kendi ülkesinde dava açar ve kararı diğer ülkelere bildirilir. Diğer yol ise BM Genel Sekreteri'nin ilgili davayı gündeme alıp Güvenlik Konseyi'nde oylamaya açmasıdır. Bu noktada ABD İsrail'in lehine veto hakkını kullanıyor. Diğer yandan İsrail de dava açıp kendi halkına Filistinlilerin füze attığını gerekçe gösterip UCM'ye gidebilir. Bu aşamada da Rusya ve Çin, Filistin lehine veto hakkını kullanır. Her iki ihtimalde de Filistin'in elinde koz var. UCM'nin İsrail aleyhinde alacağı bir kararı herhangi bir ülke tanırsa İsrailli bir yetkili kendi ülkelerine geldiği zaman tutuklayabilir. Yani her koşulda İsrailli siyasetçilerin doğrudan tutuklanma riski çıkar. 

Kaynak: Akşam