Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

NEKBE!

7 milyon İsrailli için 7 Milyon Filistinli yurdundan edildi.. İsrail, 66 yıl önce kurulduğu günden bu yana, kan ve gözyaşı hiç durmadı..

Filistin topraklarını işgal eden İsrail’in kuruluşu Filistinliler tarafından Nekbe (Büyük Felaket) olarak anılıyor. 14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından kurulan İsrail’in kuruluşunun üzerinden 66 yıl geçti ve o günden sonra bu gün anılmaya devam ediyor.. “Filistin’e Geri Dönüş Platformu” bu sene bir çok ülkede bu günü değişik etkinliklerle andı.. Artık bu gün sadece acı ifade eden “Nekbe” yerine, daha umut dolu bir isim ile, “Filistin’e Dönüş” etkinlikleri ile anılıyor..

Mazlumder ve değişik STK’lar 15 Mayıs’ta İstanbul’da ve daha bir çok yerde bu günü andılar..

Bir yanda Mısır’daki idam kararlarını protesto etmek için başlatılan açlık grevlerine destek gösterileri, öte yandan Filistin’de yaşananlar üstüste geldi.. Ve Kudüs hâlâ işgal altında. Mescid-i Aksa’daki işgal devam ediyor. İsrail, FKÖ ve Gazze yönetimi arasındaki diyalog ve işbirliğine karşı tavrını da sürdürüyor..

Bana kalırsa İsrail’in, Mavi Marmara ile ilgili  özür ve tazminat şartını kabul etmesinin yanında Gazze’ye insani yardım konusunun ve İHH’nın bölgeye insani yardım maksadı ile girişinin güvence altına alınması gerek.. Gazze ve Kudüs’teki abluka ve girişler konusu da  öyle..

Bu konunun belki de aceleye getirilmemesi gerek.. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var ve ardından milletvekili seçimleri. O zamanı beklemek belki de daha doğru olur..

Ay sonunda Mavi Marmara’nın yıldönümünü anmak için hazırlıklar sürerken Soma’daki maden faciası gündem oldu..

Sisi’nin Mısır halkı için, Somadaki faciadan daha büyük bir Nekbe olduğu görülüyor.. Soma için çok geç, ama Mısır’daki felaket için dünya hâlâ yeteri kadar tepki vermiyor..

İsrail sorunu çözülecekse ABD ve İngiltere’nin de elini taşın altına sokması gerek.. İsrail Belfaur deklarasyonu ile kuruldu.. Dahası bir çok İsrail vatandaşı aynı zamanda Amerikan vatandaşı.. İsrail bir bakıma ABD’nin bir eyaleti gibi.. İsrail bu ülkelerin Arap yarımadasındaki ileri karakolu gibi.. 

İsrail’in kuruluşuna giden yolu hatırlayalım: I. Dünya Savaşı sonunda 2 Kasım 1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour bir deklarasyon yayınladı. Cemiyeti Akvam/Milletler Cemiyeti 1920 yılında, Filistin topraklarında İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere nezdinde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı. Ardından Siyonistler tüm dünyadaki Yahudi topluluklarını devlet kurabilmek için “etkili bir nüfus oluşturmak gayesiyle“ Filistin’e göçmeleri için iknaya çalıştı.. Nazi Almanyası’nın 1930’lardan 1940’ların ortalarına kadar süren Yahudilere soykırım uygulaması aslında bu göç hareketini destekleyen bir operasyondu.. İşlenen cinayetler, vahşet daha da artırılarak insanlar ölüm korkusuyla, Filistin topraklarına göçe zorlandı.. 

Araplar göçe karşı direniş gösterince göç politikasına ara verilmek istendi, ancak bu defa da Sion’a bağlı Silahlı Yahudi Teşkilatı Hagana, Filistin’e göç konusunda İngiltere’ye ve Araplara karşı silahlı terör eylemleri başlattı.. 

Filistin’e Yahudi göçü açık ve gizli devam etti.. 2. Dünya Harbi’nin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinin ardından ABD ve İngiltere konuyu Birleşmiş Milletler’e taşıdılar. BM, Kasım 1947’de Filistin’in biri Yahudi, öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise, BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Araplar bu teklifi kabul etmediler ve İsrail-Filistin Savaşı başladı.

14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçti.

1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Batı Şeria Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs’ün ise Eski Şehir’in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı. Sorun hâlâ devam ediyor.. Süreç içinde bir çok katliam gerçekleşti, Kudüs işgal edildi, yeni yerleşim bölgeleri kuruldu, Camp David gerçekleşti..

Gazze’de yaşananlar hâlâ sıcaklığını koruyor.. “One minute” ve Mavi Marmara tartışılmaya devam ediyor..

İsrail artık daha fazla büyüme değil, varolma savaşı veriyor bu gün.. İslam ve Arap ülkelerinin kuşatması değil, İhvan’ın kuşatması altına girmenin tedirginliğini yaşıyor.. İsrail’in varlık ve güvenlik endişesi, Mısır’da ve Suriye’de bugün yaşanmakta olan olaylarda kendini gösteriyor..

İçinde yaşadığımız bölgede bir yandan kan ve barut kokusu gelmeye devam ederken, Soma’dan gelen kaza haberi bütün gündemi altüst etti.. Türkiye enkazdan can kurtarmaya çalışırken Esed ve Sisi kendi halkını toprağa gömmek için gökten bomba yağdırma ya da idam sehpaları kurmak için kolunu sıvamış durumda.. Türkiye’de matem var.. Mısır, Filistin/Kudüs ve Suriye’de de..

Necip Fazıl’ın dediği gibi “Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu!”

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 940 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar